Hükümet ile, PKK’nın siyasi uzantısı HDP’liler arasında süren “çözüm süreci” içerisinde yer alan “kamu düzeni” sağlanması konusundaki pürüzler bugüne kadar aşılamadı. Aslında, Hükümet kamu düzeni konusundaki kararlılığını sürdürmekte son derece haklıdır. Ancak, PKK ve destekçileri bugüne kadar bu konuda olumlu adım atmadı ve atmaya da niyetli görünmüyor.

Aslında HDP’liler yaptıkları açıklamalarda “Bizim süreç ile ilgili ne istediğimiz belli. Bunları da Hükümet yetkilileri ile paylaşıyoruz. Bu isteklerimizde olumlu adımlar atılırsa sorun kalmayacak” diyor. 

Son olarak İmralı’da görüşmelere katılan HDP Heyeti, sorulan sorular üzerine bu istekler içinde “özerklik” ve “Geri dönüş” gibi talepler ön sıralarda görülüyor. Bir başka istek ise Anayasa’da yapılması gereken değişiklikler. Bunların yerine getirilmemesi halinde “Süreç işlemez” diyorlar.

Biz, Hükümet kanadının “Önce kamu güvenliği” isteğini baştan bu yana destekliyoruz. Görebildiğimiz kadarı ile kamu güvenliğini sarsacak eylemler Doğu ve Güneydoğu’da hız kesmeden sürüyor. HDP’liler de PKK ve yandaşlarının bu eylemlerini destekliyor. Geri adım atmamak için de çaba gösteriyor. 

Durum böyle olunca da süreç kilitleniyor.

HDP’nin İmralı heyeinde yer alan Sırrı Süreyya Önder, grup olarak bir başka endişelerini de şu ifadelerle dile getiriyor:

“ Biz Hükümet seçimi atlatıp,süreci yaymak istiyor izlenimini edindik. Buna patinaj diyelim. Artık nihai olarak adım atmak zamanı.Hükümette ise bu adımı atma konusunda istek,özellikle son zamanlarda geliştirdiği tutuma bakarak böyle bir siyasi irade ve kararlılığı gördüğümüzü söylemek çok güçtür.”

Diğer HDP milletvekili, KCK yöneticileri, Öcalan ve Kandil’dekilerin görüşlerinin de Sırrı Süreyya Önder’in görüşleri ile kesiştiğini vurgulayalım. BU nedenle de işlerin seçim öncesi çözüme kavuşturulması isteniliyor.

Bugüne kadar “çözüm süreci”nin iyi işlediğini söyleyemeyiz. İşler de giderek tıkanıyor. Her iki taraf da birbirine güvenmiyor.

Hükümet kanadından etkili bir isim bu konuda bakınız neler diyor,kendisini dinleyelim:

“Biz, terör örgütü ile masaya oturup, süreç konusunda anlaştığımızda PKK’lıların silah bırakmasını, kısa zaman sonra da sınır ötesine çekilmesini istedik. Bunu da kabul ettiler. İki yıldır bu konuda atılmış bir adım olmadı. Gelen raporlar, PKK’lıların silah bırakmadığını, sınır ötesine çekilmediğini,aksine güçlendiğini gösteriyor. Bunlar bizim için olmazsa olmazımızdı ama terör örgütü yöneticileri bu konuda sözlerini tutmayarak güvensizlik ortamı yarattı. Biz, bundan sonra yapılacaklara nasıl iananılım?”

Ortada görüldüğü gibi karşılıklı bir güvensizlik var. Her iki taraf da birbirine güvenmiyor. Kandil’den dönen heyet de Öcalan’ın mesajında da “Yasal güvence “isteklerini yinelediler. “Bu yasal güvence verilmeden Hükümetin isteklerinde adım atmamaız mümkün değildir” deniliyor.

HDP’kliler görüşmeleri yasal zeminde, tutanaklara işlenerek,imzalı yürütülmesinde israr ediyor. Hükümet ise “Önce siz kamu düzenini sağlamalısınız” konusunda geri adım amıyor. Süreç de işte bu noktada kilitlenmiş durumda.

Kamu düzeni sağlanması bir yana, “İç Güvenlik Paketi” bile Hükümet ile HDP arasaında gerilime neden oldu. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “İç Güvenlik Paketi geçerse sokağa çıkılır” tehditlerine karşı Başbakan Davutoğlu “Bundan sonra dökülecek her damla kandan Demirtaş sorumludur” şeklinde yanıt geldi. 

Özetle, taraflar arasına şimdi de “İç Güvenlik Paketi” girmiş bulunuyor.

Bundan sonra neler olur, bunu şu an için kestirmemiz mümkün değil. Eğer, terör örgütü yöneticilerinin istekleri Hükümet tarafından kabul görürse-ki bunların neler olduğu biliniyor- o zaman oratlığın iyice karışabileceği gözlerden uzak tutulmamalıdır. Bu da AK Parti’nin seçimde zora girmesi anlamına gelir. Hükümet,seçim arifesinde bunları göze alabilir mi bunu da bilemiyoruz?

Zaten terör örgütü yöneticileri bunu bildikleri için herşeyin seçim öncesi netleşmesini istiyor. “Kamu güvenliğini” sarsacak eylemlerin de bu nedenle sürmesinden yana tavır içine giriyorlar. Hükümetin bu konudaki siteklerine yeni istekleri masaya sürerek yanıt veriyorlar. İşler giderek karışıyor.

Konu ile ilgili bir başka noktaya daha değinelim:

Başbakan Davutoğlu, kamu güvenliğini sarsacak eylemlerde pararel yapının rolünün olduğunu söyledi. “Bu konuda da elimizde belgeler var” diyor. 

Herşey devletin elinde,devlet herşeyi aydınlatabilecek, ortaya çıkarabilecek güçtedir. Eğer, böyle bir iddia ve belgeler varsa, bunların da kamuoyu ile paylaşılmasında yarar vardır. Hiç değilse kamuoyu oynanan oyunları görür, devletin yanında yer alır ve yapılan mücadelede Hükümet ile beraber olur.

Biz, bu iddiaları ciddi ve önemli buluyoruz. Türkiye üzerinde oynanan oyunlar varsa bunu millet olarak bozmak ve birlik içinde hareket etmek hepimizin görevi olmalıdır.