İSTANBUL (AA) - Büyükçekmece'de Sedef Güler'in halıya sarılmış ve ayaklarına ağırlık bağlanmış halde denizde ölü bulunmasına ilişkin 2 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör katıldı. Maktulün annesi Gülizar Sezer, ablası Sevda Güler, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da duruşmada hazır bulundu.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) avukatı ise duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Maktulün annesi Gülizar Sezer beyanında, şikayetçi olduğunu belirterek, sanıkların en ağır cezayı almasını istediğini söyledi.
Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Sanık Yavuz Güngör savunmasında, hiçbir şey yapmadığını, uyandığında Sedef Güler'in ölü olduğunu, olay anında akıl sağlığını kaybettiğini ve maktule bir şey yapmadığını iddia etti.
Sanık Fırat Baykara ise olayda en zayıf halkanın kendisi olduğunu, olayın kendisi üzerine yıkılmaya çalışıldığını ve eve giderken Sedef Güler'in ölü olduğunu bilmediğini öne sürdü.
Müşteki Gülizar Sezer'in sanıklarla sözlü münakaşaya girmesi nedeniyle mahkeme başkanı duruşmaya bir süre ara verdi.
Aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Firarı sanık Yiğit Hüseyin Ayvalık hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesini kararlaştıran heyet, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi.
- KADEM'den açıklama
Duruşma öncesi adliye önünde açıklama yapan KADEM avukatı Sinem Ermiş, sanıklar hakkındaki suçlamayı hatırlatarak, şunları kaydetti:
'Bugün 7 Haziran 2024'te İstanbul Büyükçekmece'de vahşice katledilen Sedef Güler'in altıncı duruşmasını takip etmek ve adalet talebimizi yinelemek için bir kez daha toplandık. Sedef, iş bulma vaadiyle kandırılmış, elleri koli bandıyla bağlanmış, ayaklarına zincir ve ağırlık takılarak bir halıya sarılıp denize atılmıştır. Biz bugün yalnızca bir cinayeti değil, görmezden gelinen bir toplumsal yarayı haykırıyoruz.'
KADEM olarak bu davanın sonuna kadar takipçisi olacaklarını vurgulayan Ermiş, 'Kadınların yaşama hakkını savunmak yalnızca hukukçuların değil, her birey ve kurumun ortak sorumluluğudur. Biz, kadınların hayatlarını savunmaktan, adaletin takipçisi olmaktan ve tüm kadınlar özgürce yaşayana kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.' diye konuştu.
- İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 7 Haziran 2024'te Büyükçekmece Mimar Sinan Mahallesi Gülcemal Sosyal Tesisleri önündeki balıkçı barınağının bulunduğu mevkideki incelemede, elleri koli bandıyla, ayakları ise zincirle bağlanan maktulün cesedinin sarıldığı halının çuval ve perde parçalarıyla çevrildiği belirtiliyor.
Maktulden alınan parmak iziyle cesedin Sinem Güler'e ait olduğu kaydedilen iddianamede, cesedin sarılı olduğu halının sahibinin ise etiketteki yıkama fabrikası aracılığıyla Z.E'ye ait olduğunun anlaşıldığı, emlak işiyle uğraşan bu kişinin de halının bulunduğu daireyi sanık Fırat Baykara'ya kiraladığı anlatılıyor.
İddianamede, dairenin sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör tarafından kullanıldığı ifade edilerek, incelenen kamera görüntülerinden Güngör'ün 4 Temmuz 2024'te siteye girdiği, ardından Onur Özbey'in Güler'i adrese getirdiği, maktulle buradakiler arasında tartışma yaşandığı, 5 Temmuz'da Yavuz Güngör'ün Sedef Güler'le siteden ayrılıp Fırat Baykara'nın evine gittikleri ve bir süre sonra Baykara'nın da eve geldiği kaydediliyor.
Sanıkların tespit edilemeyen bir nedenden dolayı Güler'i öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları aktarılan iddianamede, sanıkların 6 Temmuz 2024'te tekrar buluştukları, cesedi Mimar Sinan Köprüsü'nün bulunduğu yere atmaya karar verdikleri, cesedi koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları belirtiliyor.
Firari olarak aranan sanık Yavuz Güngör'ün, sanık Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan'a gönderildiği bildirilen iddianamede, ancak Güngör'ün daha sonra ülkeye iadesinin sağlandığı kaydediliyor.
İddianamede, sanıklar Yavuz Güngör ve Fırat Baykara hakkında 'çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. Sanık Yiğit Hüseyin Ayvalık hakkında ise 'suçluyu kayırma' suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.




