Artık, ülkeler birbiri ile ne çatışıyor ne de savaşıyor. Yaptıkları taktikle, yasa dışı örgütleri destekleyerek düşman ülkelerin yıpranmasına, çatışmaların o ülkelerde yaygınlaşmasına çalışıyorlar. Bugün, Suriye’de çatışanlar birbiri ile düşman ülkeler ama onların yerine taşeron örgütler mücadele veriyor.

Dikkat edilecek olursa IŞİD, tüm dünyanın hedefine oturtulmasına rağmen bir türlü yenilemiyor ve yok edilemiyor. Bunun nedeni, IŞİD bahanesi ile dış güçlerin çıkar mücadelesidir. Yoksa süper güçlerin bu örgütün bir hafta içinde çökertmesi ve bitirmesi işten bile değildir.

IŞİD denilen örgütün Ortadoğu’da ve bölgemizde kullanıldığını artık hepimiz biliyoruz. Bu örgüt daha uzun süre kullanılacaktır.

Aylar önce IŞİD ile mücadeleye başlayan Amerikan Başkanı Obama “IŞİD ile mücadelemiz uzun yıllar sürecektir” diyerek bu konuda mesajını vermişti.

Suriye’deki gelişmeler IŞİD’ın gelecekte Türkiye için de çok büyük tehlike olduğunu ortaya koyuyor. Hem yanı başımızda olması, hem Türkiye’de bu örgüte sempati duyulması, hem de sınırdaki konumumuz nedeni ile IŞİD ile neredeyse iç içe durumda bulunuyoruz. Bu da IŞİD tehlikesi ile her zaman karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Özellikle IŞİD’ı hedef alan ve bu örgüte karşı başlatılan harekâtta yer almamız, örgütün ana hedeflerinden birisi haline gelmemiz için bir başka neden olarak da değerlendirilebilir. 

Nitekim zaman zaman IŞİD tarafından tehdit edildiğimiz, bazı canlı bombalarla ve patlamalarla da bu örgütün hedefine oturtulduğumuz biliniyor.

Şimdi gelelim son gelişmeye. Önce habere göz atalım:

Milli İstihbarat birimlerince Terör örgütü IŞİD'in, Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleştirdiği ve 132 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıların ardından yeni eylemler için hazırlandığı belirlendi. Türk istihbarat birimleri, IŞİD'in 'Lazkiye askeri ataşe yardımcısı' olduğu belirlenen ve bir süre Fransa'da yaşadığı tespit edilen Tunuslu, Hazim Bin Ali ABD Al Salam kod adlı Abu Qutadah Tunisi ile örgütün 'Baaj Valisi' olarak atanan Abd Al Aziz Khudayr Ahmed al Jaburi kod adlı Abu Musa'nın Irak'ın Ninova kentinde buluştuğunu belirledi. Birçok IŞİD'li üst düzey örgüt yöneticisinin de Musul'a geçtiği saptandı.

Hollanda ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde eylem planlayan 2 örgüt mensubunun, Avrupa'daki uyuyan hücreleri harekete geçirmek istedikleri tespit edildi. Tunusi'nin kimsenin haberi olmadığı uyuyan hücrelerle övündüğü öğrenildi. İstihbarat birimleri tarafından deşifre edilen görüşmede, bir grup Tunuslu IŞİD örgüt mensubunun Yunanistan'da bulunduğu, intihar saldırısı düzenlemek için Türkiye'ye gelmeyi planladığı da saptandı. Grupta bulunan bir kişinin Al Tunisi'nin akrabası olduğu ve irtibat kurduğu belirlenen kişinin Türkiye üzerinden Suriye'ye geçeceği tespit edildi. Kara harekâtına katılması durumunda terör örgütünün Türkiye'ye yönelik yeni cephe açacağı, Türk askerlerini esir almaya çalışacağı bilgisine ulaşıldı. Kobani'de yaklaşık 4 bin militanını kaybeden IŞİD'in kara harekâtında fazla zayiat vermemek için ilk etapta geri çekileceği de istihbarat raporlarına yansıdı. Bu tespitlerin ardından tüm yurtta ve Avrupa'da olası saldırılara karşı alarm verildi.

IŞİD’ın hiç kuşkunuz olmasın bazı üst akıllarca yönetildiği, taktik verildiği ve desteklendiği artık gün gibi açıktadır. 

Eğer dış güçler, Türkiye üzerinde de gelecek için oyun oynamak istiyorlarsa, IŞİD’ı Türkiye için kullanacaklardır. Gelişmeler bunu açık biçimde ortaya koyuyor. Kaldı ki en müttefik ve dost bildiğimiz ülkeler bile el altından bu tür örgütleri hedefleri için kullanabilmektedirler. 

Çevremize baktığımızda dost bir ülkenin kalmadığını görüyoruz. Bugün Suriye ve Irak’ta IŞİD ile mücadele ettiklerini söyleyen ülkeler yarın güçlerini çektiklerinde biz bölgede bu örgütle baş başa kalmış olmayacak mıyız? 

Bugün IŞİD ile mücadele ettiklerini söyleyenler, yarın çıkarları gereği bu örgüt ile işbirliğine girip, Türkiye’yi hedef alamazlar mı? Böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalabileceğimizi görüp, önlemlerimizi şimdiden almak, stratejilerimizi buna göre düzenlemek durumundayız.

Dış güçler, bu örgütü istedikleri takdirde istedikleri gibi bizi vurmak, yıpratmak, çökertmek ve güçsüz bırakmak için kullanmayacaklar mıdır? 

Şimdiden bundan endişe ediyoruz.

İstihbarat birimlerinde IŞİD konusunda hazırlanan raporlara bakacak olursak böyle bir tehlike ile her zaman karşı karşıya olduğumuzu görmüş oluyoruz. Şu anda bile içimizde dolaşmakta olan 9 IŞİD canlı bombasından söz edildiğine göre bu endişede haksız mıyız?

Onun için sürekli olarak, çevremizde düşman kazanılmaması konusunda hassasiyetlerimizi ortaya koyduk. Onun için Rusya gibi, İran ve Irak gibi, çevremizdeki ülkelerle iyi ilişkilerimizin zarar görmemesi gerektiğini vurguladık. 

İçeride zaten PKK terör örgütü ile gerektiği kadar yıpratıldık ve halen de bu örgüt ile uğraşmayı sürdürüyoruz. 

Bölgede yalnız kaldık. 

Bu yalnızlığımızın sıkıntılarını bugün zaten yaşıyoruz ama ya yarın?