Ortadoğu uzmanları ve Pentagon yetkilileri IŞİD terör örgütü ile ilgili şu görüşleri paylaşıyor:

 

“Örgütün bir anda çökertilmesi mümkün değil. Ancak, bulundukları bölgelerden dağıtılmaları, zayıflatılmaları ve marjinal bir örgüt haline getirilmeleri mümkün. Bugün IŞİD terör örgütüne karşı yapılan mücadelede bu kriterler ele alınıyor. Bunun için de IŞİD karşıtı kim mücadele ediyorsa, tüm dünya onun yanında yer alıyor. “

 

IŞİD Münbiç’ten sonra El Bab’ı da kaybederse Halep ile bağlantısı tümden kesilerek Rakka, Deyrizor ve Humus’a sıkışacak.’ Örgütün Suriye’deki kalesi olan Rakka’da dahi tahmin edilenden daha az direniş olacağı öngörülüyor. 

 

Bu nedenle Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu’nu kullanarak Cerablus’tan IŞİD’ı temizlemesi konusunda Amerika, Rusya ve Batı ses çıkarmıyor. Sadece “IŞİD dışındaki güçlerle mücadele edilmesin, tek hedef IŞİD olmalıdır” uyarısı yapılıyor.

 

İşin asıl kısmı Irak’ın Musul kentine iyice yerleşmiş olan IŞİD’ın buradan nasıl sökülüp atılacağı konusudur. Bu konuda da uzmanların görüşlerine bakalım:

 

“IŞİD için en büyük sorun noktası Musul’dur. Suriye’den sökülüp atılan ve dağıtılan IŞİD için Musul’dan sökülüp atılması kolay olmayacak. Bunun için Amerika ve Batı kara gücü kullanmak istemiyor. Suriye’deki PYD ve Kuzey Irak’daki Peşmergeleri Musul’da kara gücü olarak kullanmak istiyorlar. Aylardır Musul planları yapılıyor. PYD ve Peşmergeler bu planın önemli parçalarıdır. O nedenle Suriye’deki PYD güçleri korunuyor, silahlandırılıyor.”

 

Akıllardaki soruya gelince:

 

“Türkiye Suriye’deki IŞİD güçlerine karşı yaptığı mücadeleyi Musul’daki IŞİD’a karşı da yapabilir mi?”

 

Amerika’nın bunu uzun zamandır istediğini biliyoruz. Eğer, Türkiye bölgede önemli bir aktör olmayı hedefliyorsa, Musul operasyonuna doğrudan olmasa bile dolaylı olarak katılabilir. PYD’ye değil ama, bugün müttefik gibi davrandığı Peşmergelere örtülü destekle bunu sağlar.

 

Geçenlerde Türkiye’ye gelen Peşmergebaşı Mesut Barzani ile de bu konunun masaya yatırılmış olabileceği söyleniyor.

 

Ancak unutulmaması gereken bir konuyu da dikkatlerinize sunalım:

 

Musul geniş bir coğrafya, IŞİD birçok noktada güçlü durumda. Sivil halktan da destek alıyor. Bu topraklarda IŞİD’ı peşmerge ve PYD güçleri ile yenmek ve temizlemek mümkün olabilir ki, sanmıyoruz.

 

Amerika, Musul’da IŞİD’a karşı başlatılacak operasyonda bu nedenle Türkiye’nin ve Irak ordusunun da işin içinde olmasını istiyor. ıŞİD’ın kara harekâtı ile peşmerge ve PYD tarafından yenilemeyeceği görüşü ağır basıyor.

 

Bir başka soru da şu:

 

“Günü geldiğinde Amerika PYD’yi gözden çıkarır mı, satar mı?”

 

Bunun yanıtını da konunun uzmanlarından alalım:

 

- ABD’nin Suriye’deki angajmanı tamamen konjonktürel IŞİD’le mücadele merkezli. Bu nedenle ABD PYD’yi de çok rahat satabilir. Reel politik ve bunun da sinyallerini PYD’ye hava desteği vermemekle gösterdi zaten. Yani ABD’nin bir Kürt koridoru hayalinin olduğunu düşünmüyorum. Bunun için mücadele edecek yani harcayacağı bir dolar parası yok, artı, kan olarak bir ABD askerinin bedelini tolere edemez şu anda.

 

- ABD’nin sıkıntısı şu: Siyaseten PYD’nin önerdiği model bitmiş durumda yani federatif Suriye ve Kürt koridoru dediğimiz şeyi Washington desteklemiyor ama askeri olarak da sahada YPG’nin askeri gücüne ihtiyacı var.

 

- O nedenle, ABD harekâtın üçüncü aşamasındaki hedefin El Bab olmasını, dolayısıyla da Türkiye destekli ÖSO’nun IŞİD’e karşı performansını görmek istiyor. El Bab alınırsa ABD YPG’yi çok rahat satar, Menbic’i verir. Türkiye ise önce Menbic sonra El Bab diyor.

 

-IŞİD dört aydan beri orada tahkimat yapıyor, en sıkıntılı yer şu an Bab. YPG’nin Menbic’i alması 72 gün sürdü ve 500’e yakın militan kaybetti. Bab’a mayınlamasıyla, tahkimatıyla 10 çarpı Menbic deyin. 3-4 bin savaşçısı olan IŞİD’in Bab’ı çok kolay bırakacağını düşünmüyorum. 75-80 bin nüfuslu bir ilçeden bahsediyoruz. ÖSO orada nasıl bir performans sergileyecek? ÖSO bıraktı, kaçtı, dağıldı, o zaman bizimkiler mi girecek? Bab’ın içerisinde Türk askeri bir felaket senaryosudur. Yani öyle kolay lokma değil, Cerablus gibi düşünmeyin orayı...”

 

Bu görüş doğrultusunda Suriye’de işlerin karışık olduğunu, ilerleyen zaman diliminde de daha da karışabileceğini görüyoruz.

 

Kaldı ki, şu ana kadar Rusya ve İran’ın tüm olup bitenler karşısında sessiz kalmasını da başka türlü yorumlamayalım. Eğer, dengeler değişmeye başlar ve Musul’daki operasyonlar konusunda görüş ayrılıkları gündeme gelirse bölgedeki iki güçlü aktör Rusya ve İran’ın da ağırlıklarını ortaya koymaları kaçınılmaz olabilir.