The Times gazetesi başyazısında 'Genelkurmay Çatı Davası'na yer verdi.

Mahkeme salonu dışında toplanan bir grubun da intikam sloganları attığını aktaran gazete, dava için "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a muhalif görünenlere yönelik ihraçların bir parçası" ifadesini kullandı.

"Bu ülkeyi ters yüz eden olağanüstü bir süreç, kamuda 100 binden fazla çalışan ihraç edildi" denilen başyazıda 'OHAL'in mahiyetine ve temyiz sürecine' dair kaygılar olduğu yorumu var:

"Geçen yaz yaşanan darbe girişimi şüphesiz, on yıllar boyunca siyasete karışmaya hazır bir askeri kadroyla boğuşan Erdoğan'ın iktidarına ciddi bir saldırıydı (…) Ama başarısız olan bu darbe girişimi Erdoğan tarafından, demokrasi pahasına, gücünü merkezde toplama aracı olarak kullanıldı."

"Geçen ay yapılan anayasa referandumunda az farkla çoğunluğun desteğini alarak geniş kapsamlı yetkilerle yürütme yetkisiyle başkanlık sistemi getirdi."

The Times gazetesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gücü elinde toplamasını Bertolt Brecht'in İkinci Dünya Savaşı döneminde kaleme aldığı 'Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı' adlı oyunundaki kurguya benzetiyor.

Başyazıda, Erdoğan'ın 'idam cezası için referandum yapılabileceği' sözleri de hatırlatılırken "korumalarının Washington'da göstericileri dövmesine ise göz yumduğu" ifade edildi.

Amerikalı güvenlik personelinin 'korumalara saldırgan davranışlarda bulunduğu' gerekçesiyle, ABD'nin Ankara büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığına da haberde yer verildi.

Başyazının devamı şöyle:

"Batı'nın istikrarlı, iyi yönetilen bir Türkiye'yi desteklemek için çok sayıda makul gerekçesi var. Stratejik coğrafyası, IŞİD tehdidine ve Suriye'de Esad rejimine karşı Türkiye kilit öneme sahip bir Nato ülkesi. Bu hafta düzenlenecek Nato zirvesinde Erdoğan, ABD Başkanı Trump'a yakın bir koltuk arayışında olacak."

"Türkiye, Avrupa Birliği (AB) açısından göçmen akınına karşı hayati öneme sahip bir unsur. AB'den Türk vatandaşları için vize serbestliği istiyor, ABD'den de her ne kadar IŞİD'e karşı mücadele önemli bir güç olsalar da, Suriyeli Kürtlere desteği kesmesini ve Fethullah Gülen'i iade etmesini istiyor."

"Bunların hiçbiri Türkiye'yi kolay bir ortak yapmıyor. Ama güçlü ittifaklar çoğu zaman dik başlı üyeleri idare edebilir. Ama bu ortaklar da, diğer ortakların görüşlerine itimat etmeli ve duyarlı olmalı. Nato ve Avrupa Birliği'nin geniş demokratik yetkilerine uygun davranmalılar. Keyfi davranışlar, bu ittifakların otoritesini zayıflatır. Eğer Erdoğan ülkesini otokratik bir çıkmaza sürüklemekte ısrar ederse, ortaklarının güvenini kaybeder."

'Deneyimsiz hâkimler atandı'

The Times gazetesinde ayrıca Türkiye'deki yargı sistemine ilişkin de haber var.

Darbe girişimi sonrası Fethullah Gülen'le ilişkileri olduğu gerekçesiyle 4 binden fazla savcı, hâkim ve Adalet Bakanlığı yetkilisinin ihraç edildiğini aktaran gazete ülkedeki hukukun üstünlüğü ilkesinin sarsılmaya başladığını yazıyor.

Kimliğini açıklamayan avukatların da görüşlerine yer verilen haberde şu ifadeler var:

"Kimliğinin açıklanmaması şartıyla The Times'a konuşan avukatlar, ihraçlarla açılan boşluklara atanan hâkimlerin deneyimsiz olduğunu ve yasaların ayrıntılarını savcılara sorduklarını söylüyor."

"İhraç edilenlerin bazıları şüphesiz, yıllar önce yargı sistemine sızan Gülencilerle bağlantılıydı ve sistemi muhaliflere karşı uydurma davalar açmak için kullandı. Ama birçok hâkim, Erdoğan'ın muhalifleri bastırmasına karşı aldıkları kararlar nedeniyle görevlerinden uzaklaştırıldı."

"Kargaşa yaratan tek mesele hâkimlerin deneyimsiz olmaları değil. Darbe girişimi şüphelileri hakkında açılan davaların sayısı arttı. İhraçlarla ilgili temyize götürülmeyi bekleyen anayasa mahkemesindeki davalar 100 bini aştı."

'Düşük profilli davalar tıkandı'

Gazete, Genelkurmay Çatı davasının başladığını aktarıp "Bu göstermelik davalara öncelik veriliyor. Binlerce daha düşük profilli davalar tıkanmış durumda" diyor.

Gülen Cemaati'yle bağlantılı oldukları suçlamasıyla 2015 yılı sonunda güvenlik güçleri hakkında açılan davada müşteki olan bir kişi gazeteye konuştu:

"Mahkeme salonu dışında beklemek zorunda kaldık. Kim mağdur, kim avukat, kim sanık, kim akraba belli değil. 100'den fazla bekleyen vardı. Kaos vardı. İçeri girdiğimizde belki 20 dakika ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Sonra hâkim çıkabileceğimizi söyledi."

Haberde, 2010 yılında İsrail güvenlik güçlerinin baskınına uğrayan Mavi Marmara filosunda bulunan İngiltere vatandaşı Alexandra Lort Phillips'in de İstanbul'da İsrail'e karşı dava açtığını, Aralık ayında ise İsrail ile Türkiye arasında varılan anlaşmayla davanın düştüğü hatırlatılıyor.

Guardian gazetesi de, Türkiye'yle ilgili haberinde açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın gözaltına alınmasını, 15 Temmuz davasını ve Uluslararası Af Örgütü'nün ihraç edilenlerin yaşadıkları zorluklara ilişkin raporunu aktardı.

Gazete ayrıca, ABD'nin Ankara büyükelçisinin Dışişleri'ne çağrılmasına ilişkin habere de yer verdi ve haberde "Bu son diplomatik olay, Türkiye'nin Trump'ın başkan seçilmesiyle aylarca Washington'la kurulmasını umduğu iyi ilişkiler yerine memnuniyetsizlik olduğuna işaret ediyor" dedi.

The Daily Telegraph gazetesi de büyükelçiye verilen notayı haberleştirip Nato üyesi ABD ile Türkiye'nin arasının, Amerika'nın Suriyeli Kürtlere destek vermesiyle açıldığını yazdı. Aynı haberde 15 Temmuz davasının da başladığına da aktarılıyor ve Akın Öztürk'ün ifadelerine yer verildi.

Kaynak: BBC Türkçe