İKİNCİ ÇEKİÇ GÜÇ

Abone Ol

En sonunda dağ fare doğurdu ve ABD’nin istediği oldu! Halbuki iktidar, tam bir yıldır Fırat’ın doğusuna harekât icra edeceğini söylüyor ama bir türlü gerçekleştiremiyordu. Çünkü ABD’den icazet bekleniyordu. İcazet yine gelmedi. Yalnızca; “Kendi halkını kandırabilecek kadar göstermelik operasyon yapabilir ve Suriye’nin kuzeyindeki dar bir alanda kendi radikal İslamcı unsurlarınla oyalanabilirsin”şeklinde izin çıktı.

ABDile üzerinde anlaşıldığı söylenen Güvenlikli Bölge,ABDaçısından nihai hedefe doğru ilerlerken bir oyalama ve kurbanı ürkütmeme hamlesidir. Nihai hedef ise Büyük Ortadoğu Projesi’nin en önemli maddesi olan bölgede kurulmaya çalışılan Kürt Devleti’nin Suriyebacağını inşa etmektir.

Tecavüzcü ile İşbirliği Yapmak

Türkiye, çıkarları ve güvenliği için en başta komşuları ve bölge ülkeleri olmak üzere, herkesle işbirliği yapabilir ve yapmalıdır da! Burada belirleyici olan, Türkiye’nin güvenliği ve çıkarlarıdır. Bu kapsamda, NATOdolayısıyla müttefikimiz olan ABDile de karşılıklı saygıya, güvene ve çıkara dayanan işbirliği yapılabilir, yapılmalıdır da. Ama Suriyekonusu farklı! Çünkü; Suriye’deki çıkarlarımız ve güvenliğimiz ABDile çelişiyor. Çünkü ABD; Suriye’de istikrar istemiyor, Suriyemerkezi hükümetinin güçlenmesini istemiyor, Suriye’nin bir bölümünde aynen Irak’ta olduğu gibi Kürt Devleti’nin Suriyeparçasını inşa ediyor.

Bu şartlar altında, Suriyekonusunda hala ABDile işbirliği yapıyor olmanın Türkiyeaçısından anlamı; tecavüzcüsü ile işbirliği yapmaktır. Ama Türkiye’yi yöneten iktidar açısından bu aynı anlama gelmiyor. Hatta Türkiye’ye tecavüz edilsin bile istiyor. Çünkü çok mesafe kat etmesine rağmen, kafasındaki Türkiye’yi yaratamadı.

İktidarın ve Türkiye’nin Bekası Ters Orantılı

İktidar, siyasi ömrünü uzatabilmek için ülkemizin çıkarları ve güvenliği hilafına ödünler vermekte ve hamleler yapmaktadır. Yani iktidarın bekası ile Türkiye’nin bekası ters orantılı duruma gelmiştir. İktidarın sürdürdüğü politikalar, artık çok belirgin şekilde Türkiyeiçin güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.

Türkiye, bütünlüğünükoruyabilmek ve terörle etkin bir şekilde mücadele edebilmek için bölge ülkeleri ile işbirliği yapmak zorundadır. Ülkemizin çıkarlarıve güvenliği; İran, Irak ve Suriyeile ortak hareket edilmesini gerektirmektedir. Suriyekonusunda farklı amaç ve hedeflere sahip ABDile işbirliği yapmak; kafamıza kurşun sıkarak intihar etmek veya uçurumdan aşağıya atlamak anlamındadır. Hangisini beğenirseniz!

Bunun Adı Aptallık!

Bir kere yaparsan hata, ikinci kere yaparsan aptallık olur. Suriye’de Güvenlik Bölgesi ile Türkiyeaptallık yapmaktadır. İlkini Irak’ta yaptık. Bu büyük bir hataydı ve Irak fiili olarak bölündü. Şimdi aynı hatayı Suriye’de tekrarlıyoruz ama buna artık hata denmez, dense dense ihaneti de içinde barındıran aptallık denir.

Huzuru Temin Harekâtı(Operation Provide Comfort); 1991’de KörfezSavaşı’ndan sonra, Kuzey Irak’taki Kürtleri Saddam Hüseyin’in saldırılarından korumak için ABDöncülüğünde Türkiye üzerinden gerçekleştirilen askeri operasyonun adıydı. Bu harekâtı uygulayan ve Türkiye’de konuşlanan hava gücü ise Çekiç Güç olarak adlandırıldı. Bu harekât; 1997-2003 arasında Kuzeyden Keşif Harekâtı olarak devam etti ve 2003’de yapılan İkinci Körfez Savaşı ile görevini tamamladı.

Tekrar ABD’nin Kucağına Atlandı!

Çekiç Güç’ün kurulmasının ABD tarafından açıklanamayan esas nedeni; Ortadoğu’da emperyalizmin çıkarları için elzem gördükleri Kürt Devleti’nin kurulmasına yönelik ana zeminin oluşturulması ve Irakbacağının inşasıydı. Özellikle Türkiye’ye bunu nasıl söyleyebilirlerdi? İnsani amaç, koruma ve huzur; işin göstermelik bölümüydü.

İktidar, Rusyave İran’ın yanına bilinçli bir tercih nedeniyle değil, savrulduğu için ve biraz da Putin’in zekice yaptığı hamleler nedeniyle gitmişti. Ama iktidarın gönlü ABD’den yanaydı. Rusyayakınlaşması bilinçli değil, eski sevgiliyi kıskandırmaya yönelik bir hamleydi. ABD’nin de Türkiye’den ve özellikle iktidardan bölgede yürüttüğü projesinin tamamlanmasına kadar ihtiyacı vardı, daha iyisini de şimdilik bulamazdı. Ekonomi iflas etmiş, para bitmiş, satacak bir şey de pek kalmamıştı. Bir de üzerine halk desteği hızla eriyordu. İşte bu nedenle ABD’nin kucağına tekrar atlandı, S-400’ler hava savunma sistemimize entegre edilmeyerek, şimdilik depoya kaldırıldı.