İki yıl önce Maltepe’de Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde Uğur Mumcu için düzenlenen etkinlikte bir konuşma yapmıştım. Ağzına kadar dolu salonda yaptığım konuşmada ülke olarak yaşanan zorlukları, nedenlerini, Erdoğan ve AKP’nin ne anlama geldiğini ve bizi bekleyen tehlikeleri anlatmaya çalışmıştım. 

O konuşmamdan üretilen ve internette bulabileceğiniz küçük video bölümlerden bir tanesi “Hepinizin Kapısına Dayanacaklar” başlığını taşıyor. Tekrar izledim neler söylememişiz ki! “Bunlar Cumhuriyetimize, Türk Devrimlerine, Atatürk’e ve tüm değerlerimize düşmandır. Hepinizin kapısına dayanacaklar. Sadece sıranız gelmediği ve öncelikli hedef olmadığınız için size gelmediler” demişiz.

Bugün Meclis’te bulunan İç Güvenlik Yasa Tasarısı halen dörtnala gittiğimiz bölünme, parçalanma ve Ortaçağ karanlığına sürüklenme sürecine itiraz etmeye tevessül edenleri, direnenleri, düşünce başta olmak üzere özgürlük peşinde koşanları ezmek ve kafasını kırmak için vardır.

AİHM Kararları

Geçtiğimiz çarşamba günü İstanbul Anadolu Adliyesi 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşmam vardı. Taksim Gezi Olaylarının yıldönümünde Tekirdağ’da “Sessiz Çığlık” eyleminde yaptığım konuşmamda Tayyip Erdoğan’a  “faşist ve diktatör” dediğim için beni hapsetmek daha doğrusu sindirmek istiyorlar. Hakime Hanım suçlama ile ilgili olarak ifademi aldı. Esas duruşma 30 Nisan’da Tekirdağ’da olacak. 

İfademizde sözlerimizin arkasında durduk. Faşistliğin ve diktatörlüğün ne olduğunu anlattık. Gazeteci ve siyasetçi kimliğimizle yine siyasetçi olan Erdoğan hakkında böyle bir değerlendirme hakkımızın olduğunu ve bunun bizim ifade özgürlüğümüz içinde kaldığını örnekleriyle ifade ettik.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları “Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları özel bir şahsa yönelik eleştirilere göre daha geniştir. Bir siyasetçi özel şahıstan farklı olarak her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar. Bu nedenle daha geniş hoşgörü göstermek zorundadır” diyor.

İfade verdiğim mahkemede gerçekten izdiham yaşandı. Salonun dışı da çok kalabalıktı. Mahkemeye bizzat gelerek destek verenlere, öncesinde ve sonrasında telefonla ve mesajla bize ulaşıp desteğini ifade edenlere teşekkür ediyorum. Mahkemeye giderken bir avukatım vardı salonda gönüllülerin katılımı ile beş oldu.

Sıra sana da gelecek

Destek vermeyenlerin de canı sağ olsun ama bilmeliler ki; Tayyip Erdoğan ile herhangi bir alacak verecek meselem yok, şahsi husumetim hiç yok! Erdoğan ile sorunum ülkesel ve toplumsal, kişisel değil! Bugün bana yarın sana, hiç şüphen olmasın. Sorun demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, faşizme ve diktatörlüğe direnenlerin ezilmesi, geniş toplum kesimlerinin korkutulması ve sindirilmesi meselesidir.

Sanatçı Atilla Taş’ı twitter üzerinden yaptığı bir paylaşım nedeniyle içeri alıp ifadesini aldılar. Son günlerde evlere “7 gün içinde emniyete gelip ifade verin” diye tebligatlar geliyor twitter ve facebook gibi sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar nedeniyle. Amaç belli!

“Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı” diyor Alman ilahiyatçı Martin Niemöller.

Susma, susarsan, örgütsel ve kişisel olarak sesini çıkarmazsan, sıra sana da gelecek. Herkesin ama herkesin kapısına dayanacaklar. Özgürlere susarak ve sessiz kalınarak sahip çıkılamaz.

“Mesele üç beş ağaç değil, Cumhuriyetin çınarıydı yıkılmak istenen” diyen İlk Kurşun Gazetesi’nin sahibi Güneş Erkul’un yeni çıkan “Türküm, Doğruyum, Direniyorum” kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.

Saygılar sunarım.