Osmanlı I. Dünya Savaşı’na 29 Ekim 1914’de Çarlık Rusya’sının Karadeniz’de bulunan üs ve limanlarına akın harekatı yapması ile girdi. Tam tamına dört uzun yıl savaştıktan sonra 30 Ekim 1918’de Limni adasının Mondros Limanı’nda demirli İngiliz zırhlısı Agamemnon’da yenilgiyi kabul ederek teslim mütarekesini imzaladı.

 

Avrupa merkezli bu küresel savaşta Osmanlı, Süveyş Kanalı, Ortadoğu, Doğu Anadolu, Güney Kafkasya ve Orta Avrupa’da çoğu zaman kendi çıkarına olmasa da kahramanlar gibi savaştı.

 

Büyük Paylaşım Savaşı da denilen bu acımasız mücadelede cephelerden birisi de Çanakkale idi. İtilaf Devletleri Osmanlı’ya öldürücü darbeyi vurabilmek için donanmaları ile Çanakkale’yi zorla geçerek İstanbul’u işgal etmek ve ele geçirmek istiyorlardı. Bu maksatla ilk defa 19 Şubat 1915’de Çanakkale’ye yüklendiler. Bir aylık mücadeleden sonra 18 Mart’ta donanmaları ile zorla geçemeyeceklerini anladılar. Bu sefer Çanakkale’den geçişi engelleyen tahkimatları ve bataryaları tesirsiz hale getirmek için Gelibolu’ya amfibi harekat yapmaya kalktılar.

 

Anzak koyuna baştankara olacak

 

İtilaf Devletleri 25 Nisan 1915 sabahı şafağında donanmalarının himayesinde Gelibolu yarımadasının güneyinde beş noktadan karaya çıkarma yaptılar. Sonrasında meydana gelen gelişmeleri, kayıplarımızı, yitirilen nesilleri ve yazılan destanı iyi biliyorsunuz. Gelecek yıl bu acımasız saldırının 100’ünci yılını idrak edeceğiz.

 

Erden Eruç Amerika’nın doğu sahilinden çıkış yaparak Atlas Okyanusu’nu 7,5 metrelik teknesiyle kürekle geçmeyi, Cebelitarık Boğazı’ndan Akdeniz’e girmeyi ve bu denizi batıdan doğuya kürekle seyretmeyi planlıyor.

 

Eruç, Akdeniz’de İtalya yarımadası ile Sicilya arasında bulunan Mesina Boğazı’ndan geçtikten sonra eğer Yunanistan sorun çıkarmaz ise Korent kanalına yönelmeyi buradan geçerken İnebahtı ( Lepanto ) Şehitlerimizi denizde selamlamayı, Ege’ye çıktıktan sonra kuzeye yönelmeyi ve 25 Nisan 2015’de Anzak koyuna baştankara olmayı düşünüyor.

 

Eruç, bu fikrini 19 Mart’a benimde aralarında bulunduğum üç kişiyle elektronik posta yolu ile paylaştı. Aynı gün harika bir fikir olduğunu ve desteklediğimi kendisine ilettim.

 

Dağcı, denizci ve gezgin

 

Düşünebiliyor musunuz, arkasında tabiata meydan okuyan aklın bulunduğu kas gücüyle okyanus geçeceksiniz, yaklaşık olarak 5 bin deniz milinden ( 9200 km ) fazla mesafeyi kat ederek denizleri aşacaksınız, dünyada bu işe kaç kişi soyunabilir? Bunun için Erden Eruç bu Haziran’da Amerika’nın doğusundan denize açılacak, sadece okyanusu geçerek Portekiz sahillerine ulaşması bile yaklaşık 3 ay sürecek. Bunun ne anlama geldiğini hangi ölümcül zorlukları içerdiğini sanırım tahayyül edebiliyorsunuzdur! 

 

Erden Eruç 1961’de Lefkoşa’da doğmuş. Babası asker olduğu için Türkiye’nin değişik yerlerinde bulunmuş ve okumuş. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra yüksek lisans için gittiği Amerika’da yerleşmiş. Ama hep Türk kalmış ve Türk olmaktan onur duymuş. Amerika’da yaşıyor olmasına rağmen teknesinde beyaz ay yıldızlı al bayrağımızı daima dalgalandırmış.

 

Eruç’u dağcı, denizci ve gezgin olarak tanımlamak çok doğru olur. İlk tırmanışını daha 11 yaşında iken babası ile Erciyes dağının doğu zirvesine gerçekleştirmiş. 2007 yazında başladığı Kas Gücüyle Devrialem programını 5 sene 11 gün sonra 2012 yazında tamamlamış. Pasifik Okyanusu’nda teknesinde geçirdiği 312 gün ile denizde en uzun süre kalan kürekçi olarak Guinness Dünya Rekoru sahibi olmuş. Bunlar başarılarının sadece bir bölümü.

 

11 ay denizlerde boğuşacak

 

Şimdi bu insan Türk Bayrağını dalgalandırarak ve yaklaşık 11 ay denizlerde boğuşarak ANZAK (Avustralya ve Yeni Zelanda) kuvvetlerinin saldırmak için çıktığı plaja onlardan 100 yıl sonra barış adına çıkacaktır. Ben ve arkadaşlarım eğer proje gerçekleşirse orada olacağız aynı gün Yeni Zelandalılar tarafından kendilerine özgü ritüeller ihtiva eden Haka savaş dansları sergilerken bizde Zeybek oynayarak, Horon teperek, Halay çekerek Erden Eruç’u dünya barışı adına karşılayacağız ve kin gütmeden aynen Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi onlarla kucaklaşacağız.

 

Batı’dan doğuya gelişler 3500 yıldır, Truva’yla, Haçlı Seferleri’yle ve emperyalist savaşlarla hep yağma yapma adına olmuş, kan, kin ve gözyaşından başka bir şey getirmemiştir. Şimdi Batı’ya yerleşen bir doğulu, yaşadığımız topraklara dünya barışı, kardeşlik, bir daha savaş olmasın ve insanlar ölmesin adına tüm dünyanın dikkatini çekecek bir geliş peşindedir. Sanırım Erden Eruç’un bu girişimi her türlü resmi ve özel desteği hak etmektedir. Bu konuda olumlu veya olumsuz görüşlerinizi bana [email protected] ve/veya Erden Eruç’a [email protected] yazabilirsiniz.

 

Saygılar sunarım.