Hep uzaklarda ararız aşkımızı, umutlarımızı, geleceğimizi. Yoksa gökteki yıldızlar, ay ışığı, yakamoz ya da gece izlenen şehir ışıkları ve manzarası ne işe yarardı.  Uzakların, ışıkların, yıldızların derinliğinde kaybolup, tadamadığımız aşkımızı, gerçekleştiremediğimiz ve hep ertelediğimiz; bir gün olacak diye beklediğimiz umutlarımızı, hep güzelliklerle dolu olmasını istediğimiz geleceğimizi görürüz. 

Günlük sıkıntılarımızdan, streslerimizden ve hergün yapmak zorunda olduğumuz işlerden kalan bir zaman olsa da değerlendirsek diye düşüne düşüne belki bir gün olur sevdası ile yaşadığımız umutlar hep uzaklarda kalır. 

Yok yok merak etmeyin yazarınız aşık falan değil, mevsim bahar hiç değil. Zaten insanın içinde olan güzelliklerin, umutların ortaya çıkması için aşk ya da bahar havası gerekli değildir, öyle değil mi? 

Ben, en basitinden başladım. Bak biraz kendine, zaman ayır, hep çalışıyorsun nereye kadar diye kendimle konuşurken tamam dedim bugün benim. 

Bugünü ayırdım ama biliyorum ki yarın bugünün acısını çıkaracak. 

Uzaklarda ararken mutluluğumuzu, o uzaklar, biraz daha uzaklaştı. 

Eskiden istediğimiz güzelliklere ulaşmak için bir şanşımız vardı ama şimdi bizim uzaklara bir daha uzaklaştık.

Gurbetten sılaya diye gelen mektuplara alıştiğımız çocukluk günlerindeki uzağın tuzağına şimdi biz düştük. 

Almanya, İngiltere veya Avupa Ülkeleri, umutlarımıza, yarınlarımıza, hayallerimize biraz daha uzak. 

Şimdi içinden ben mutluluğu burada buldum, buradan, uzağın uzağından memnunum diyenler olacaktır. Maddi mutluluğa tamam diyeceğim. 

Sahte olan manevi mutluluğa ne diyecegiz. 

Her fırsatta maddi mutluluk sayesinde özlem çekilen manevi mutluluğa doğru yolculuk yapan gurbetçilerimiz ne demek istediğimi anlayacaklardır. 

***

Sevgi; bu yoğunlukta, kargaşada arasıra uğruyor. 

Aşk; var mı, yok mu hiç anlamadım. Bazen mutlu ediyor tamam diyorsunuz, bazen de mutsuz ediyor, kahretsin dedirttiyor. 

İş; her zaman var ve hiç bitmiyor. 

Stres; misafir ama yatıya kaldı, gitmiyor. 

Para; bizim misafir yatıya kaldığına göre bu konuda bir hayli rahatız.

Mutluluk; sevgi arasıra uğradığına, aşkın ne olduğunu, ne işe yaradığını anlayamadığıma, işin hiç bitmediğine ve giderek arttığına, stresin yatıya kaldığına ve paranın sorun olmadığına göre varın gelin mutluluğun tanımını siz yapın, adını hep birlikte belirleyelim. 

Gönül ne ister onu bilmem ama Thames manzarasına baktığımda, nehire vuran ışıkların yarattığı yakamoz aldı beni götürdü uzaklara, şu an sizlerle buluşturdu. 

Zaten uzağa iyice uzağız diye üzülürken gece gece başıma gelene bakın. 

Thames nehrine vuran ışıkların yarattığı yakamoz Göltürkbükü’ndeki yakamozun eşsiz manzarasına benzemez ama yine de hiç yoktan iyidir.

 Göltürkbükü’ndeki yakamoz, mum ışıklarıyla aydınlatılmış masamızda mezeler çupra, levrek, ve tatlılardan aldığımız lezzet, Londra’da Oxford Street’teki Özer’de yediğimiz ‘çupra’nın yerini tutmaz ama Bodrum’un Göltürkbükü ne ise Londra’nın da bir Özer restaurantı var.

Umutlar aşk, mutluluk uzaklar, sıla, bütün güzellikler yarına kaldı. 

Zaten hep erteledik bugüne kadar. 

Varsın yarın olsun.

(Bütün Avrupa okurlarının bayramını kutlarım.)