Ermenilerin Azerbaycan'da kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin yaptıkları katliamda birçok aile tamamen yok olurken, bazı aileler de üyelerinin bir kısmını kaybetti. Katliamdan sağ kurtulan insanlar, yaşadıkları işkencelerin ve yakınlarını kaybetmenin acısını bugün de aynı şekilde hatırlıyor ve tekrar yaşıyor.      

Hocalı Katliamı'nın tanıklarından Fitat Memmedova (58), Ermenilerin 1992 yılındaki saldırısında eşi, çocuğu ve iki ağabeyi dahil çok sayıda yakınını kaybetti. 

Yaşadıklarını AA'ya anlatan Memmedova, katliam öncesinde Ermenilerin Hocalı'yı günlerce top ateşine tuttuğunu, kasabadaki tüm kadın ve çocukların bodrumlarda saklanmak zorunda kaldığını söyledi.      

25 Şubat akşamı Ermenilerin artık kasabaya girmesi üzerine tüm  sivillerin soğuk havada kaçmaya çalıştığını hatırlatana  Memmedova, şunları anlattı: 

"Çocuğum katliamdan birkaç gün önce atılan zehirli bir top mermisi nedeniyle hayatını kaybetti. Asker olan iki ağabeyimden biri sivilleri korurken annemin gözleri önünde keskin nişancı ateşiyle şehit düştü. Ağabeylerimden birinin 17 yaşındaki çocuğunu asker kıyafeti giydiği için kurşun yağmuruna tuttular. Cesedinden 7 kurşun çıkarıldı. Ben kurtulmayı başardım ama annem, eşim ve diğer ağabeyim esir düştü. Annemi bir gün sonra bıraktılar fakat ağabeyimle eşimi katlettiler. Esaretten sağ kurtulanların anlattığına göre ağabeyim ve eşimi işkencelerle katletmişler. Eşimin kalbini canlı canlı çıkarmışlar. Ağabeyimin kolunu, bacaklarını kırmışlar. Cesetlerini 3 Mart'ta geri aldık. Hocalı yarası iyileşecek yara değil. Vücudun bir organı yaralandığında bir süre sonra iyileşiyor. Fakat bu yarayı, bu vahşeti biz hiçbir zaman unutamayacağız."      

KABURGA KIRIKLARI HALA İYİLEŞEMEDİ

Hüseyinağa Guliyev (52) isimli Hocalılı da yerli savunma alayında görev yapmış bir asker. Ermenilerin saldırısına güçleri yettiğince karşılık vermeye çalışmışlar fakat sayıları az olduğu için direnememişler. Alayın neredeyse tamamı şehit düşmüş. Zırhlı araçtan açılan ateşle yaralanan, daha sonra esir düşen Guliyev, gördüğü işkenceler dolayısıyla bugün bile sağlık sorunları yaşıyor. Esaretten kurtulduğu zaman çekilen fotoğraflar, Guliyev'in yaşadığı acıları ortaya koyuyor.      

Kaburgalarındaki kırıkları tam iyileşmeyen, kulak zarı problemi yaşayan, konuşmakta zorluk çeken Guliyev, yaşadıklarını şöyle anlattı:      

"Asker olduğum için en ağır işkencelere maruz kaldım. Üstüme benzin döküp yakmak istediler. Yaralı olduğum için hatırlamıyorum. Diğer esirler zamanında müdahale edip söndürmüşler. Sorguya çekildim günlerce. Fakat ölümü göze alarak susmayı tercih ettim. İşkenceler daha da arttı. Çenemi, burnumu, bileğimi, kaburgalarımı, ayak parmaklarımı kırdılar. 'Faik' isimli bir esiri 'Karabağ Ermenilerindir' demediği için kurşun yağmuruna tuttular. Kaçmaya çalıştım fakat demir çubukla vurarak beni bayılttılar. Daha sonra beni Ermeni bir esirle değiştiler. Bizimkilerin mevzilerine kadar gidemedim, yığılıp kaldım. Öldü sanıp Ağdam morguna kaldırmışlar. Annem ve dayım cesedimi almaya geldikleri zaman sağ olduğumu farketmişler. Hemen hastaneye kaldırmışlar. 1,5 sene hastanede tedavi gördüm. O acıları hala yaşıyorum. Çok yakınımı kaybettim. 85 yaşındaki yaşlı dedem dahil amcamın ailesi hunharca katledildi."