Rusya ile olan gerginliğimizin siyasi ve ekonomik açıdan faturasının ağır olacağını her geçen gün daha net görüyoruz. Uçağı düşürmede haklıyız yahut haksızız tartışmalarını artık bir kenara bırakıp, önümüze bakmak durumundayız. Görebildiğimiz kadarı ile Rusya Devlet Başkanı Putin “Arkamızdan bıçaklandık” diyerek elindeki bütün kartları açmaya başladı.

Ard arda gelen yaptırımlar Türkiye’yi adeta köşeye sıkıştıracak gibi görülüyor. Hemen her gün yapılan bir açıklama ile Rusya’nın aldığı kararlar açıklanıyor. Gerginliğin de giderek arttığını görmekteyiz. Rusya’nın Türkiye için aldığı olumsuz kararların neler olduğunu hepimiz biliyoruz, bunları burada yinelemek istemedik.

Bunun sonunda kayıplarımızı hızla onarabilme yoluna girmeliyiz.

Bazı işgüzarlar, ya da Cumhurbaşkanı’na, AK Parti kurmaylarına yararlanmak isteyenlerin bugünlerde ortaya çıkıp “Rusya’nın uygulamaları ve yaptırımları hiç önemli değil. Bu kayıpları başka yollardan telafi ederiz” diyorlar.

Nasıl telafi edilecekse, hiç de hayalci olmaya gerek yok. Geçekçi olmalıyız. Önümüzü görmek durumundayız. Rusya ile olan ilişkilerimizi kökten ilgilendirecek olan kararları başka yollardan telafi etmek o kadar kolay mı?

Bölgede dış güçlerin gövde gösterisi NATO’nun Akdeniz’e takviye güçleri ile dengelenmeye çalışılıyor. Bunlara da pek fazla güvenmemek gerektiğini anımsatalım.

Kimileri “Rus turistler gelmezse, biz de yüzümüzü tamamen Araplara döneriz, bu boşluğu Arap turistlerle doldururuz” diyor. 

Sorun hiç kuşkusuz sadece turizm ve Rusya’da gelecek turistlerle ile sınırlı değil. Bu işin siyasi ve ekonomik boyutu var. Yanı başımızdaki Suriye sorunu var. İçte ve dışta terör endişesi ve tehditleri var. 

Söz turizmden açılmışken, Bahattin Yücel’in Turizmde Bu Sabah’ta yayınlanan “Başkaları gelirmiş” başlıklı yazısında değindiği önemli noktaları sizlerle paylaşmak istedik, işte o yazı:

Rusya ile aramızda baş veren uçak düşürülmesi kaynaklı sorunun, ekonomi üzerindeki etkilerini hesaplamakta yetersiz kalanlar, çözüm önermek yerine boş konuşmayı yeğliyorlar.

 

Buldukları çözüm ise Kolomb'un yumurtasından farksız.. 

 

Ulaştırma Bakanımıza göre Dünya'da 8 milyar insan yaşıyormuş. Ruslar olmazsa başka gelenler bulunurmuş. 

 

G-20 Zirvesinde Obama'nın konakladığı tesisin çok başarılı bir işadamı olan sahibi de; boşluk başkaları tarafından doldurulur yorumu yapmış.

 

Yakında seçime girecek TÜRSAB'ın Başkanı Sevgili Ulusoy da; Rusların boşluğunu dolduracak yeni pazarları eliyle koymuşçasına tanımlamış: İran ve Hindistan.

 

Bu arada AKP'ye yakın olanların gizli özlemlerinin doğal sonucu olarak, Arap Pazarı beklentisine girmeleri de işin çabası.

“Rusya'nın almış olduğu kararları çok hızlı biçimde analiz ederek, önlemleri gecikmeden uygulamaya sokmak zorundayız. 

 

Salt uçuş sübvansiyonlarıyla bu sorunun çözüleceğini sanmak, akıntıya kürek çekmekten öteye geçemez.

 

Olumsuzluklardan en fazla etkilenecek olan Antalya'da; turizm sektörünün temsilcileri, sektör çalışanları, Rusya'ya ihracat yapan iş çevreleri, gecikmeden bir araya gelmeliler. 

 

Kentte yaşayan Rus uyruklular ile geniş katılımlı bir toplantı düzenleyerek, Türkiye'ye uygulanan ambargonun yanlışlığına vurgu yapmalılar. 

 

Ruslardan boşalacak kapasitenin hızla doldurulmasına katkı amacıyla, THY derhal alternatif pazarlara Antalya'dan tarifeli uçuşlara başlamalı.

 

SGK ve vergi ödemeleri belirlenecek kritelere göre "0" faizle ertelenmeli.

 

Hazine; bankacılık sisteminin zarar görmesini engellemek için olası kredi ertelemelerinin koşullarını ve maliyetini şimdiden belirlemeli.

 

Bölgede konut sahibi olan Rus Uyrukluların, ellerindeki varlığı değerinin altında satmalarını engellemek için geçici bir fon kurulması desteklenmeli.

 

Ve son olarak Bakanlık, nitelikli bir sosyal medya kampanyasını özellikle Rusya ve diğer Kritik Ülkelerde başlatarak, bu süreçte olumlu algı yaratmayı sağlamalı.”

 

Şu anda Rusya ile adı konulmamış müthiş bir savaş yaşanıyor. Bu savaş cephede değil, siyasi ve ekonomik alanda yoğunlaşıyor. Zaten şimdiki savaşların masa başında ve özellikle ekonomik alanda olduğunu söylersek, Rusya ile olan savaşta her iki tarafın da zararlı çıkacağını söylemeye gerek kalmayacaktır. 

 

Bu nedenle bazılarının ve bazı çevrelerin dolduruşuna gelerek geriye dönüşü mümkün olmayan adımları atmamız gerekiyor. Gerçekçi olmak ve attığımız her adımı inceden inceye hesap etmemiz kaçınılmazdır.