KAYSERİ (AA) - Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, "Darbelerin belki en tehlikelisi ezoterik örgütlerin yaptığı darbelerdir. 622 yıllık Osmanlı tarihi içinde 3 yıl önce yaşadığımız darbe girişimi hiç yaşanmadı ancak Selçuklu dönemindeki Batınilikten neşet etmiş Sabbahi hareketine çok benziyor. Değerli Cumhurbaşkanımız çok isabetli bir paralellik kurarak buna 'Haşhaşiler' dedi, tam isabet." dedi.

Turan, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Stratejik Araştırmalar Merkezi ile Türk Tarih Kurumunca ERÜ Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen "Uluslararası, Osmanlıdan Cumhuriyet'e Türkiye'de Darbeler Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de yaklaşık 3 yıl önce hain bir darbe girişiminin yaşandığını anımsattı.

Darbe girişiminden tüm ülkenin etkilendiğini ancak Ankara ve İstanbul'daki olayların ön plana çıktığına dikkati çeken Turan, şöyle konuştu:

"Başkentte uçaklar uçmaya başladı, dev tankların yürüyüşüne şahit olduk. Bu, olağanüstü bir durumdu, anlatılması da çok zordu. Darbe teşebbüsü namına ortaya çıkmış kişiler, kendilerine emanet edilmiş silahları da kullanarak Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne saldırı yapmaktan çekinmediler. Aynı şekilde TRT ve Genelkurmay da işgal edilmişti. Bu, inanılmaz bir olaydı ve canlıydı. İstanbul'un köprüleri, İstanbul Belediyesi, Atatürk Havalimanı işgal altına girmişti. Saatler ilerledikçe durum tam anlamıyla saldırıya dönüşmüştü.

Gecenin yarısı bir liderin çağrı sesi duyuldu: 'Milletime sesleniyorum. Bu, bir grubun darbe teşebbüsüdür. Ey milletim ölümüne sokağa çıkın, her yeri doldurun.' diye."

Turan, çağrı üzerine dünya tarihinin şimdiye kadar hiç şahit olmadığı bir gelişme yaşandığını ve yüz binlerce kişinin sokağa çıktığını dile getirerek, bunun yeryüzünde hiç örneği görülmeyen büyük bir başarının da başlangıcı olduğunu söyledi.

Turan, "Gece saatler ilerledikçe ortalık kan revandı. 251 kişi kayıptı, 2 bin 200 civarında yaralı vardı. Aradan 24 saat geçmiş ama bu ağır kayıplara, yorgun, süzgün insanların durumuna rağmen muzaffer bir millet dünyaya 'Ben ayaktayım.' diyordu. Tarihte görülen darbe teşebbüslerinden birisi canlı olarak yaşanmıştı." şeklinde konuştu.

- "15 Temmuz 2016 günü yaşananlar tarihi bir olaydır"

Prof. Dr. Turan, olayların tarih haline gelebilmesinin bazı şartlara bağlı olduğunu, Türkiye'deki kıdemli tarihçilerin bunun için en az bir nesil geçmesi gerektiğini söylediğini, İngilizlerin ise bunu 30 yıl olarak belirlediklerini anlattı.

"15 Temmuz 2016 günü yaşananlar tarihi bir olaydır." diyen Turan, şöyle devam etti:

"Bunun planları nerede yapılmıştır, arkasında kimler vardır, planın ayrıntıları neydi, bunun ayrıntılarını tarih kaydedecek. Her şeye rağmen aziz milletimizin temiz ve büyük bir muzafferiyeti olarak tarihe geçecektir, buna hiç şüphe yok. Bugün bazı yanlış değerlendirmeler veya isabetsiz sözler duyabilirsiniz ama Tarih Kurumu bunu hiç şüpheniz olmasın yerli yerine oturtacak, gelecek nesillerimiz bunu bir iftihar olarak okuyacaklar.

Tarihimizde şüphesiz darbe teşebbüsleri var. Darbe teşebbüsü meşru iktidara karşı ayağa kalkmış birtakım gayrimeşru grupların belli bir plan çerçevesinde yönetim hakkını elde etme teşebbüsüdür."

Turan, darbelerin en tehlikelisinin ezoterik örgütlerin yaptıkları olduğunu vurguladı.

"622 yıllık Osmanlı tarihinde 3 yıl önce yaşadığımız darbe girişimi hiç yaşanmadı ancak Selçuklu dönemindeki Batınilikten neşet etmiş Sabbahi hareketine çok benziyor." diyen Turan, şunları ifade etti:

"Değerli Cumhurbaşkanımız çok isabetli bir paralellik kurarak buna 'Haşhaşiler' dedi, tam isabet. Karşımızda dış dünyaya kendini kapatmış, elbette okyanusun ötesindeki güçlerden destek almayı hedef edinmiş ama kendi ideolojisine hiçbir fikri katmayan, dinlemeyen bir yapı vardı, çok tehlikeliydiler."

Türk tarihindeki darbe teşebbüsleriyle taht mücadelelerinin birbirine karıştırıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Turan, taht kavgalarının da elim sonuçlar doğurduğunu ancak bunların bir darbe teşebbüsü olarak nitelendirilemeyeceğini sözlerine ekledi.

ERÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çalış da sempozyumun geleceğe ışık tutacağını kaydetti.

Farklı üniversitelerden akademisyenlerin bildiri sunacağı sempozyum yarın sona erecek.