BURSA (AA) - BÜŞRA NUR ÖZCAN - Bursa'da bir ilkokuldaki öğrenciler üzerinde yapılan araştırma sonucunda, okuduğunu kavramayı sağlayan ve dolayısıyla okuma hızını da artıran "Süper Okuma Sistemi" (SOS Plus) adlı model geliştirildi.

Söz konusu okuldan bir öğretmenin, öğrencilerin bir matematik problemini kendileri okuduğunda değil kendisinden dinlediğinde anladığını fark etmesi üzerine okulun tüm ikinci sınıflarında yapılan araştırmada, çocukların kavrama sorununun temelinde nefes sorunu olduğu tespit edildi.

Yanlış nefes alışverişiyle okumanın Türkçe'deki anlamsal birliklerin sınırını değiştirmeye yol açtığı, dolayısıyla anlamayı zorlaştırdığı ve okuma hızını düşürdüğü belirlenen araştırmanın sonucunda yeni bir okuma modeli ortaya konuldu.

İlk önce doğru solumayı sağlayan nefes egzersizleriyle başlayan ve 20 adımı içeren Süper Okuma Sistemi adlı bu model, sözcük sözcük okuma yerine doğru anlamsal birlikleri görüntüleyerek algılamayla süratli okuma ve kavrama sağlıyor.

Bu 20 adımda, diyafram nefesinin öğrenilmesinin ardından doğru anlamsal birliklerin görüntülenmesi için görme alanının geliştirilmesi ve görüntülemenin hızlanması öğretiliyor. Gözün altyapısı bu görüntülemeye hazırlandıktan sonra zihinsel odak kurma, zihnin anlamsal birlik sınırlarını refleks olarak tespiti sağlanıyor. Fotoğraflayıp algılama sağlanarak sonraki adımlara geçildikçe okuma hızı artıyor, kavrama güçleniyor ve son adımda, Türkçe'ye uygun bir okuma davranışı kazanılıyor.

Kısa süre sonra bulut teknolojisiyle cep telefonu, tablet ve bilgisayardan erişim sağlanabilecek Süper Okuma Sistemi, bireysel, okullar ve iş dünyası kullanımına uygun şekilde tasarlanıyor. Hedefin aynı fakat uygulanan yöntemlerin farklı olduğu sisteme dahil olan öğrenciyse okuluna ve öğretmenlerine, bireysel kullanıcıysa velisine, iş dünyasından ise kendisine her hafta durumu rapor ediliyor. Her adımın başarı endeksinin olduğu uygulamada, ancak istenen yeterliliğe ulaşıldığında bir üst adıma geçilebiliyor.

- "Kavrama probleminin temelinde, nefes problemi vardı"

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dramatik Yazarlık Bölümü Ana Sanat Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Öztahtalı, AA muhabirine, öğrencilerin dinleme, okuma, yazma ve konuşma becerilerini kazanmasının çok önemli olduğunu, bunların hem akademik hem de sosyal hayatta ciddi bir başarı sağladığını söyledi.

Öztahtalı, ilkokulda ikinci sınıflara ders veren bir öğretmenin anlattıkları üzerine araştırma yaptığını belirtti. Bu öğretmenin, "Öğrenciler okumayı öğrendi fakat kavrama konusunda ciddi bir sıkıntı var; okuduklarını anlamıyorlar ama ben okuduğum zaman rahat bir şekilde anlıyorlar. Öğrenci, basit bir matematik problemini okuyor ama yapamıyor, ben okuduğumda yapabiliyor." dediğini aktaran Öztahtalı, aynı geri bildirimi daha sonra binlerce veliden de aldıklarını, araştırmanın başlangıç noktasını bu problemin oluşturduğunu dile getirdi.

Gerekli izinleri alarak çocuklar üzerinde 2,5 ay süren bir çalışma yaptıkları bilgisini veren Öztahtalı, çocukların kavrama sorununun temelinde, nefes problemi olduğunu söyledi.

Öztahtalı, kavrama sorununun temelinde sözcük sözcük okumanın olduğunu, Türkçenin ise bu davranışı reddettiğini vurguladı.

Öğrencinin nefes alışverişinin, okumaya başladığında sınıfta yaşadığı heyecan, korku ya da başka nedenlerle değiştiğini ifade eden Öztahtalı, "Okuyucu, nefes alışverişi değiştiğinde otomatik olarak anlamsal birliklerin sınırını değiştirmeye, bu birlikleri parçalamaya başlıyor. Var olan bir sınırı atlıyor, olmayan bir yerde sınır oluşturuyor. Bu da doğal olarak algılamanın gerçekleşmemesine neden oluyor. Böylece okuyor gibi görünen ama anlamayan bir okuma profili ortaya çıkıyor." bilgisini paylaştı.

- "Türkçenin anlamsal işletim sistemine uygun bir model"

Öztahtalı, araştırmanın sonunda elde edilen verilerle geliştirdikleri modelin detayları hakkında şunları anlattı:

"Süper Okuma Sistemi'nde, önce nefes alışverişini normal bir solumaya dönüştürüp durakların doğru yerlerde yapılmasını ve bu doğru duraklarla doğru anlamsal birlikleri görüntüleyerek algılama sağlıyoruz. Böylece hem çok süratli bir okuma elde ediyoruz hem de inanılmaz bir kavrama gerçekleştiriyoruz. Sözcük sözcük okuyan bir okuyucunun en önemli problemlerinden biri de zihnin sadece sözcüklerin temel anlamını algılamasıdır. O yüzden anlamsal birliklerle görüntülemeyi öğrenerek okuma davranışı kazanmak, ciddi bir hız ve emek tasarrufu sağlıyor. Sistem, Türkçenin anlamsal işletim sistemine uygun yeni bir okuma davranışı modeli ortaya koyuyor. Bu sistem sözcükleri değil, sözcüklerin bir araya getirerek oluşturduğu kompozisyonları esas alır."

Mevcut okuma davranışında yanlışlıklar olduğuna, görerek algılanamayanın, bir de içten tekrar ederek işitsel algı yoluyla algılanmaya çalışıldığına işaret eden Öztahtalı, "Bu da doğal olarak bizi konuştuğumuz hızda okumaya itiyor. Türkiye ortalaması, dakikada 150 kelime. Halbuki nörologlar bir beynin dakikada 600 ila 800 kelimeyi rahatlıkla okuyabileceğini söylüyor." dedi.

Öztahtalı, tüm okullarda bu yeni okuma davranışının yerleşmesini sağlamayı hedeflediklerini belirtti.

Araştırmanın sonuçlarının uluslararası bir dergide İngilizce yayımlandığını ve sistemle ilgili bir yazılım hazırlanacağını aktaran Öztahtalı, "Sistem, yakın gelecekte bulutta olacak. Hazırlanan yazılım hem iş dünyası hem bireysel kullanımlar için hem de okul kullanımları için öğrencilere, öğretmenlere çok önemli avantajlar sağlayacak." diye konuştu.