Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi'nce (UHİM) yayımlanan raporda, mülteci çocukların Avrupa ülkelerinde maruz kaldıkları zorlu koşullar sebebiyle her türlü zararlı alışkanlığa ve şiddet eğilimine açık hale geldiği bildirildi.UHİM tarafından yayımlanan "AB Ülkelerinde, Mülteci Çocukların Yaşadığı Hak İhlalleri" başlıklı raporda, dünya genelinde her yıl yaşanan savaşlar, çatışmalar, baskıcı rejimler ve yoksulluk gibi sebeplerle milyonlarca insanın yaşadıkları yerleri terk ederek, ulaşabildikleri ülkelere sığınmaya çalıştıkları belirtildi.

Ülkesini terk eden insan sayısı 2008 yılında 42 milyonken 2018'de bu sayının 70 milyona ulaştığına işaret edilen açıklamada, "Günümüzde 70 milyonluk bu nüfusun yalnızca 22.5 milyonluk kısmı mülteci statüsüne sahiptir. Yapılan araştırmalar göz önünde bulundurulduğunda, bugün dünya genelinde ortalama her 113 kişiden birinin zorla yerinden edildiği anlaşılmaktadır." denildi.

Mülteci çocukların Avrupa'daki mevcut durumlarına ve maruz kaldıkları hak ihlallerine odaklanılan raporda, şu bilgiler verildi:

"2015 yılında, yanında herhangi bir yakını olmadan AB ülkelerine sığınma başvurusu yapan akabinde de kayıplara karışan çocuk sayısı 96 bin 465’tir. Yine 2015 yılında Avrupa’ya botlarla ulaşmaya çalışan 1 milyonun üzerinde mültecinin 3 bin 771’i boğularak can vermiştir. 2016 yılında bu rakam 5 bin 96 olurken, 2017 yılında 3 bin 139 olarak kayıtlara geçmiştir. 2016 senesinde Avrupa’ya gelen 100 bini aşkın mülteci ve göçmen çocuğun yaklaşık 33 bin 800’ünün yanında herhangi bir yakını yoktu."

Avrupa Polis Örgütü Europol'ün 2016 senesinde yaptığı bir çalışmadan elde edilen verilere göre son 2 yıl içerisinde 10 binin üzerinde çocuğun, AB ülkelerine geldikten sonra kaybolduğuna işaret edilen raporda, Almanya'ya sığınma talebinde bulunan 350 binden fazla çocuğun güvenli olmayan ve aşırı kalabalık barınaklarda aylardır bekletildiği vurgulandı.

Raporda, Avrupa'daki mülteci çocukların durumu ve maruz kaldıkları hak ihlallerine ilişkin şu bilgilere yer verildi:

"Avrupalı yetkili mercilerin vurdumduymazlığı sebebiyle mülteci çocuklar, insan kaçakçılarının, fuhuş çetelerinin ve organ tüccarlarının açık hedefi haline gelmiştir. Zorla çalıştırılan, eğitim olanaklarından yoksun bırakılan, anne-baba sevgisinden mahrum kalan mülteci çocuklar, yaşadıkları sosyo-psikolojik travmalar sebebiyle kendi öz değerlerini yitirme noktasına gelmektedirler. Mülteci çocuklar Avrupa ülkelerinde maruz kaldıkları zorlu koşullar sebebiyle her türlü zararlı alışkanlığa ve şiddet eğilimine açık hale gelmektedirler. Şiddet, cinsel istismar, kötü muamele ve benzeri sömürü yöntemleriyle karşı karşıya kalan çocukların ruhsal ve bedensel gelişimlerinde hasarlar oluşmakta, bu durum nesil kaybına varan sonuçlar doğurmaktadır. Resmi rakamların gerçeği yansıtmada yetersiz olduğu hesaba katıldığında, Avrupa’daki mülteci çocuklara yönelik etraflı bir çalışma yapılması bir zaruret haline gelmiştir. Ülkelerini dayanılmaz koşullar sebebiyle terk eden çocuklar kaostan uzak bir hayat umuduyla geldikleri Avrupa’da, devletlerin birbirleriyle çekişmelerine ve bürokratik süreçlere kurban edilmektedir. Günümüzde 'aşırı sağ' ideolojinin revaçta olduğu, İslamofobi ve zenofobinin çok yoğun bir biçimde hissedildiği Avrupa’da, mülteci çocukların akıbetleri meçhuldür. Mülteci çocuklar meselesinde de, Avrupa’nın hamisi olduğunu iddia ettiği insan hakları, eşitlik ve demokrasi gibi kavramları kendi menfaati için bir kez daha hiçe saydığı anlaşılmaktadır."

Türkiye'nin mülteci meselesinde Avrupa için örnek teşkil ettiği vurgulanan raporda, 1.6 milyondan fazla mülteci çocuğun yaşadığı ve 1.3 milyonunun eğitim imkanına eriştiği Türkiye'de, eğitim gören çocuk sayısı oranının Avrupa ülkelerindeki toplam mülteci sayısının iki katına denk olduğunu belirtildi.

Raporda, mülteci kamplarında hayatlarını idame ettirmeye çalışan çocukların sağlıklı birey olarak hayatına devam etmeleri için gerekli önlemlerin alınması, çocukların fiziksel ve cinsel istismara maruz kalmasını önlemek adına güvenlik tedbirlerinin sıkılaştırılması ve buna yönelik yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi gerektiği vurgulandı.