KAHİRE (AA) - AYDOĞAN KALABALIK – Mısır'da Hasan el-Benna (1906-1949) tarafından 1928'de kurulan ve Arap ile İslam dünyasının en köklü siyasi hareketi olarak nitelendirilen Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan), her dönem liderlik düzeyinde yaptığı “barışçıllık” vurgusuna rağmen rejimler tarafından dönem dönem "şiddet" ile anılıyor.

Rejimler tarafından siyasi hasım olarak görülen İhvan, başta kurulduğu ülke Mısır olmak üzere belirli dönemlerde şiddete karışmakla suçlanarak baskı altına alındı, kapatıldı, mal varlığına el konuldu ve üyeleri yargılandı.

Bu süreçlerde bazı üyelerin teşkilatın emir ve prensipleri dışına çıkarak ferdi şekilde bir takım saldırılara karıştığı görüldü. Bu isimler İhvan yöneticileri tarafından dışlandı.

İhvan liderleri bütün söylemlerinde şiddeti reddettiklerini ifade etse de Mısır yönetimleri hep teşkilatı "yasaklı bir örgüt" olarak tanımlamayı tercih etti.

AA muhabirine konuşan Mısırlı fikir adamı Kemal Habib, teşkilatın çok daha açık ve net bir şekilde tutum takınmadığı sürece "İhvan ve şiddet" kelimelerinin yan yana getirilmesinin süreceğini söyledi.

1960'lı yıllarda İhvan tarafından çıkarılan "Yargı Değil Davet" kitabına işaret eden Habib, bu kitapta teşkilatın "tekfir" anlayışını tamamen kenara ittiğini ve mensuplarının kitabın yayınlanmasından sonra hiç kimseyi dinden çıkmakla suçlamadığını hatırlattı. Habib buna benzer bir çalışmanın da "şiddet" için yapılabileceğinin altını çizdi.

-Hazendar ve Nukraşi suikastı

Mısır'ın İngiliz boyunduruğunda bulunduğu ve Filistin topraklarında İsrail'in kuruluşunun ilk yıllarında ülkede İngilizlere karşı direniş ve mücadeleyi hedef alan silahlı parti ve teşkilatlar kurulmuştu.

İhvan'ın suçlandığı ilk olay İngilizler döneminde Yargıç Ahmed Hazendar suikastıdır. İhvan ile ilgili bir davaya bakan Hazendar, 22 Mart 1948'de başkent Kahire'nin güneyinde yer alan Helvan'daki evinden işine giderken öldürüldü.

Resmi makamlar Hazendar cinayetinin İhvan mensubu iki kişi tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. Teşkilat ise söz konusu cinayetin sorumluluğunu üstlenmeyerek, saldırıyı "adaletin uygulanmamasına kızan iki kişinin şahsi tepkisi" olarak yorumladı.

Ardından İhvan'ın kapatılması için açılan dava hızlandırıldı. İhvan mensubu bir grup davanın görüldüğü mahkeme salonunu havaya uçurma girişiminde bulundu.

- "Müslüman da değiller kardeş de"

Hasan el-Benna söz konusu girişim ile ilgili tarihe geçen "Müslüman da değiller kardeş de" açıklamasını yaptı. Buna rağmen mahkeme teşkilatın kapatılmasını ve mal varlığına el konulmasını kararlaştırdı.

28 Aralık 1948'de Başbakan Mahmud Nukraşi Paşa'nın bir suikast sonucu öldürülmesi ise İhvan için en büyük kırılma noktasıydı.

Suikastın İhvan bünyesinde İngiliz işgaline direniş için kurulan "Özel Teşkilat" tarafından düzenlendiği iddia edildi. Hasan el-Benna, bizzat bir açıklama yaparak, İhvan'ın Nukraşi suikastıyla bir alakası olmadığını duyurdu.

- Hasan el-Benna suikastı

Başbakan Nukraşi suikastının, İhvan'ın kapatılması ve bütün mal varlığına el konulması kararından 20 gün sonra gerçekleştirilmiş olması, doğrudan teşkilat yöneticilerinin ve haliyle Hasan el-Benna'nın hedef tahtasına oturtulmasına neden oldu.

Oyunu kuranlar, hem Başbakan Nukraşi ve hem de Hasan el-Benna'dan kurtulmak istemiş olacak ki bir buçuk ay sonra 12 Şubat 1949'da Hasan el-Benna, Tahrir ve Ramses meydanları arasında yer alan Müslüman Gençlik Cemiyeti'nden çıkarken suikasta uğradı ve hayatın kaybetti.

- Menşiye olayı

İskenderiye kentinin Menşiye Meydanı’nda 26 Ekim 1954'te dönemin başbakanı Cemal Abdunnasır'a yönelik bir silahlı suikast girişiminde bulunuldu.

Suikast girişimine müteakiben 4 Aralık 1954'te, 6 İhvan yöneticisi hakkında idam, 7'si hakkında ise müebbet (25 yıl) hapis cezası verildi. Ardından İhvan yeniden yasaklı ilan edildi.

Halbuki 1952'de Kral Faruk'un devrilmesinde İhvan, Abdunnasır ve arkadaşlarından oluşan "Hür Subaylar" grubuna destek vermiş, bu süreçte Mısır'ın yeni askeri yönetimi ile İhvan bir nevi ittifak kurmuştu.

Söz konusu suikast hala aydınlatılamadı ve saldırgan bulunamadı. Abdunnasır'ın arkadaşlarından Hasan et-Tuhami gibi isimler dahi olayın provokasyon olabileceği şüphesini ifade etti.

Abdunnasır'ın Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte İhvan'a yönelik baskılar daha da şiddetlendi. Ünlü fikir adamı Seyyid Kutup onun döneminde (29 Ağustos 1966) idam edildi. Ülkede tekfir cemaatlerinin sayısı da yine bu süreçte arttı.

Abdunnasır'ın ölümü ve Enver Sedat'ın Cumhurbaşkanı olmasından sonraki süreçte Sedat, İhvan mensupları hakkında af kararı çıkardı.

Mısır ve İsrail arasındaki Camp David Anlaşması ve 6 Ekim 1981'de Cumhurbaşkanı Enver Sedat suikastından sonra İhvan mensupları yine baskı altına alındı. Ancak 30 yıllık Hüsnü Mübarek döneminde İhvan yasaklı olsa da daha rahat bir nefes aldı.

- "Bizim barışçıllığımız kurşundan daha güçlüdür"

Mübarek'in 30 yıllık iktidarının sona ermesinin ardından İhvan, ülkede ilk kez düzenlenen demokratik seçimlere girerek parlamentoda çoğunluğu sağlamış ve ardından Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı olmuştu.

Bir yıl sonra Mursi'nin 3 Temmuz 2013'te askeri müdahaleyle devrilmesinin ardından şiddet olayları yaşandı. İhvan teşkilatı burada da şiddete karşı olduğunu deklare etti. Rabia Meydanı'nda Ağustos 2013'te bir konuşma yapan İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii, "Bizim barışçıllığımız kurşundan daha güçlüdür." ifadesini kullandı.

Ancak Rabia Meydanı'nın boşaltılması esnasında yaşanan acılara tepki olarak, başkent Kahire'nin batısındaki Kirdase bölgesinde olduğu gibi bazı şehirlerde karakolların basıldığı ve polis memurlarının öldürüldüğü görüldü.

- Hasm Hareketi

Darbeden sonraki süreçte yaşanan gözaltı ve yargılamalara tepki olarak 2015'te İhvan'ın içinden genç bir grubun silahlanmak için harekete geçtiği konuşuldu. Fiilen "Hasm Hareketi" adında bir örgüt kurulduğu ve bu oluşumun şiddet eylemleri düzenledikleri resmi açıklamalar ve yerel medyada yer aldı.

İhvan'ın içerisinden "intikam alınması gerektiğine" inanan bir grubun bu oluşuma destek verdiği, ancak teşkilatın genel olarak Hasm Hareketi'ne karşı olumsuz tavır takındığı ve Hasm'ın bertaraf edildiği biliniyor.

- Sınavda son aşama

Hasan el-Benna suikastının gerçekleştiği 1940'lı yılların sonu ve Cemal Abdunnasır dönemi İhvan için zor yıllardı. Teşkilat bu süreçte şiddete başvurup vurmama konusunda ciddi bir sınavdan geçti.

Doksan yıllık serüveni içerisinde İhvan'ın bazı dönemler çok ağır baskılar altında kaldığı ortada. Rejimlerin baskılarına tepki olarak teşkilatın içinden farklı grupların şahsi veya küçük örgütlenmelerle şiddete karıştığı da görülüyor.

Ancak teşkilat yönetiminin bu tür girişimleri desteklemediği için "şiddet" yanlısı olanların İhvan'dan ayrılarak Cemaatül İslamiyye gibi yeni oluşumlara gittikleri bir gerçek.

Ülkede Mart 2015 ile Şubat 2019 arasında çoğu İhvan mensubu 42 mahkum hakkında verilen idam cezaları infaz edildi. Ancak teşkilat infiale neden olmamak için infazlarla ilgili herhangi bir açıklama yapmamayı tercih etti.

Mısır'da demokratik yollarla işbaşına gelmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrildiği 3 Temmuz 2013'ten bu yana yaşananlar, belki de İhvan'ın şiddet ile arasına mesafe koyması adına verdiği sınavların en zor aşamasını oluşturuyor.

Çünkü ufukta bir uzlaşma sinyali gözükmüyor.