İSTANBUL (AA) - Bayrampaşa Cezaevi'ndeki "Hayata Dönüş Operasyonu"nda görev sınırlarını aştığı öne sürülen dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılandığı davanın 36. duruşması yapıldı.

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 7 tutuksuz sanık Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tarafların avukatları salonda hazır bulundu.

Mahkeme Heyeti Başkanı Arzu Al, 4 sanığın, hakkındaki yakalama kararının infaz edildiği, bu sanıkların savunmalarının alınarak serbest bırakıldıklarını açıkladı.

Dosyaya gelen evrakı okuyan Al, telsiz görüşme kayıtları konusunda Jandarma Komutanlığı'na yazılan müzekkereye yanıt verildiği, cevabi yazıda ilgili kayıtların İl Jandarma Komutanlığı İl Yönetim Merkezi'nden istenmesi gerektiğinin belirtildiğini kaydetti.

Önceki celse oluşturulan ara karar gereği adli emanette kayıtlı eşyalarla ilgili Üye Hakim Kazım Sunar tarafından fiziki inceleme yapıldığını ifade eden Al, emanette bulunan tüm eşyaların 27 Ekim 2017'de 17 çuval halinde Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek rapor alındığından, eşyaların yeniden Adli Tıp'a gönderilmediğini belirtti.

Duruşmada daha sonra 7 tutuksuz sanığın kimlik tespitleri yapılarak, savunmaları alındı.

Sanık Ramazan Baygın, olay tarihinde Arama ve Kurtarma Taburu'nda görevli olduğunu söyleyerek, cezaevi önündeki görevinin ise dumandan rahatsızlanan kişileri ambulansa taşımak olduğunu dile getirdi.

Cezaevi ile bulunduğu yer arasında 6 metre kadar mesafe olduğunu anlatan sanık Baygın, karşıdan hasta gelince ona koşup yardımcı olduklarını belirtti. Sanık Baygın, dumandan etkilenip çıkanların kimler olduğunun sorulması üzerine, "Hükümlü de vardı, gardiyan da" dedi. Sanık Baygın, bir soru üzerine, olay tarihinde cezaevi önündeyken üzerinde silah olmadığını, "robocop" diye bilinen giysisi giydiklerini ve copları olduğunu anlattı.

Sanıklardan Erdal Topsakal da olay tarihinde Ankara'da Dağcılık Timi'nde uzman çavuş olarak görev yaptığını, "Hayata Dönüş Operasyonu" için olay tarihinden birkaç gün önce İstanbul'a geldiklerini dile getirdi. Operasyondan önce Hasdal Kışlası'nda kaldıklarını belirten Topsakal, olay günü cezaevi dış duvarı ile iç duvarı arasındaki yerde tedbir için bekletildiklerini, operasyona ilişkin görgüye dayalı bir bilgisi olmadığını aktardı.

Olay tarihinde Ankara Özel Harekat Bölük Komutanlığı'nda görevli olduğunu ve operasyon için İstanbul'a geldiklerini söyleyen sanık Hidayet Yorgancı ise cezaevinin içinde hiç girmediklerini savundu.

Tedbir amaçlı görevlendirildiklerini söyleyen Yorgancı, "İdare binasının orada, kapının yanında bekliyorduk. Birçok asker, itfaiye ekibi, iş makinesi vardı. Bizler personel olarak kasklıydık. Gelişen duruma göre verilecek bir emirle hareket edecektik." diye konuştu.

Eski ifadesi hatırlatılan sanık Yorgancı, "Astsubay Süreyya Yalçınkaya'nın, terör suçlularının olduğu koğuşa askerlerle girdiği hususunda verdiğim ifadeden emin değilim." dedi. İfadesinin bu kısmını neden değiştirdiği sorulan Yorgancı, Yalçınkaya ile 2014 yılında telefonla görüştüğünü, kendisine 'Ben içeri girmedim, yanlış görmüşsün.' dediğini, yürüyüş şeklini benzettiği için böyle bir beyanda bulunduğunu söyledi.

Sanıklardan Mustafa Karaca da Ankara'da görevli olduğunu ve operasyon için İstanbul'a geldiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Üzerimizde kask, cop, kalkan ve gaz maskesi vardı. Cezaevi dışındaydık. Görevim, sivil vatandaşların içeri girmesini engellemekti. İçeriyi görmem mümkün değildi. Kafamdaki kask ve yüzümdeki gaz maskesi nedeniyle yanımdaki kişiyi bile tanıyabilecek durumda değildim."

Savunma yapan bazı sanıklar da cezaevi içine girmediklerini ve içeride neler yaşandığını görmediklerini söyleyerek, suçlamaları reddetti.

Sanık savunmalarının ardından katılan vekillerinden Avni Güçlü Sevimli söz alarak, sanıkların bir kısmının doğruyu söylemediğini öne sürerek, "Şu ana kadar 'içerideyim' diyen 2 veya 3 kişi var. Bu koskoca operasyonu 3 kişi mi yaptı? Biz başka suçlardan cezaevinde bulunan müştekilerin sanıkları teşhis için huzura getirilmelerini istiyoruz. Yine yargılamanın büyük bir salonda tüm sanıkların olduğu bir oturumda yapılmasını talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Katılan vekillerinden biri ise teşhis işleminin soruşturma aşamasında yapıldığını söyleyerek, "Bu olsa olsa yüzleştirme olur. Olay tarihinde kask ve gaz maskesi takan kişilerin teşhisi nasıl yapılacak?" diye konuştu.

Avukatların taleplerinin ardından, mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.

Mahkeme heyeti, Telsiz İşleri Genel Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı'na yazı yazılarak olay tarihine dair telsiz görüşmelerinin gönderilmesi için yazı yazılmasına hükmetti. Ankara Özel Asayiş Birliği'nin olay günkü telsiz kodunun Ankara Özel Asayiş Birliği ve Jandarma Genel Komutanlığı'ndan sorulmasına karar veren heyet, duruşmayı 10 Temmuz'a erteledi.