WASHINGTON (AA) - Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları ihlalleri, ABD'de Beyaz Saray önünde protesto edildi.

İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatınca (İGMG) organize edilen gösteride, Çin'in insan hakları ihlalleri protesto edilerek, "Uygur Türklerinin yanındayız" mesajı verildi.

Gösteride konuşan İGMG Washington Şubesi Eğitim Başkanı Nurullah Işık, Çin hükümetinden Uygur Türklerine ve bölgedeki Müslümanlara uyguladığı baskıcı politikaları sonlandırması çağrısında bulundu.

Işık şöyle konuştu:

"Bugün burada Çin'in Sincan eyaleti olarak bilinen Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini protesto etmek için toplandık. Doğu Türkistan'a, özellikle Uygur asıllı Müslümanların yaşadığı acılara, sözde eğitim kamplarına ve dini özgürlüklerinin kısıtlanmasına dikkat çekmek için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Çin hükümetinden, din ve vicdan özgürlüğünü içeren tüm insan haklarını garanti altına almasını, din eğitimi ve ibadetlerin yerine getirilmesindeki engelleme ve kısıtlamaları kaldırılmasını talep ediyoruz."

Uygur Türklerinin konulduğu toplu ve zorunlu eğitim kamplarına da dikkati çeken Işık, bu kampların kapatılması ve bölgeden çıkarılan yeraltı kaynak gelirlerinin bölge halkının refahı için kullanılması gerektiğini de ifade etti.

Işık, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere diğer ülke ve uluslararası kuruluşlardan, Çin hükümetinin bu politikalarını değiştirmesi için gerekli yaptırımları uygulamasını beklediklerini belirtti.

- Uluslararası toplumdan Çin'e çağrılar

Dünya genelinde çok sayıda hükümet, uluslararası örgüt ve sivil toplum kuruluşu, Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarına tepki gösteriyor.

Avrupa Birliği (AB), Çin ile geçen yıl temmuzda başkent Pekin'de yaptığı İnsan Hakları Diyaloğu toplantısının ardından, insan hakları savunucuları, dini inançları nedeniyle zulüm gören kişiler ve ifade özgürlüğü ile temel insan haklarına aykırı şekilde hapsedilen Tibetlilerin ve Uygurların serbest bırakılmasını istemişti.

ABD Kongresi'nde görüşülmeye devam eden bir yasa tasarısı, 1 milyondan fazla Uygur Türkünün maruz kaldığı ağır insan hakları ihlallerinden dolayı Amerikan yönetiminin Çin’e yaptırım uygulamasını talep ediyor.

BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi, 30 Ağustos 2018 tarihli raporunda, kamplarda 1 milyondan fazla Uygur'un alıkonulduğuna ilişkin tahminler yapıldığını kayıtlara geçirmiş ve uygulamanın ürkütücü boyutlara ulaştığını vurgulamıştı.

Avrupa Parlamentosu da geçen yıl ekim ayında kabul ettiği kararla, toplama kamplarının derhal kapatılıp alıkonulan kişilerin serbest bırakılmasını istemişti.

Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve çok sayıda uluslararası sivil toplum kuruluşu, ağır hak ihlallerine maruz kalan en az 1 milyon civarında Uygur Türkünün durumunu görüşmesi, bölgeye gözlemci heyet göndermesi ve gerçekleri ortaya çıkarması için BM İnsan Hakları Konseyi'ne çağrı yapmıştı.

- Çin'in yanıtı

Çin, uluslararası kamuoyunda "toplama kampları" şeklinde adlandırılan yerlerin "mesleki eğitim merkezi" olduğunu ve buralarda tuttuğu kişileri "aşırıcı fikirlerden arındırarak topluma kazandırmayı" hedeflediğini iddia ediyor.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise Çin makamları geri çeviriyor.

- Türkiye'nin tepkisi

Dışişleri Bakanlığı, Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikasının insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu belirtmişti. Çin makamlarını, toplama kamplarını kapatmaya davet eden Bakanlık, "Türk kamuoyunun ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz." ifadesini kullanmıştı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de "Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamalar, bir milyondan fazla Uygur Türkünün toplama kamplarında ve hapishanelerde alıkonulması gibi eylemlerin hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz." değerlendirmesinde bulunmuştu.