İtalya’nın kuzeyinde yer alan ve ülkenin en büyük gölü olan Garda, Milano ile Venedik arasında olup Romeo ve Julietin şehri Verona'ya çok yakındır. Denizleri ile bilinen İtalya’nın gölleri de ayrı bir güzel.

Göl etrafında bir çok küçüklü büyüklü ortaçağdan kalma köylerden oluşmuş. Bunlardan en meşhuru Sirmione olsa da bence en güzeli Pesciera. Manolya, ıhlamur, lavanta ve yasemin kokularını içinize çekerken cennette olduğunuzu düşündürecek kadar masalımsı.

Rengi zümrüt yeşili olan tertemiz göl sanki Alp dağlarının altında gizli kalmış bir cennet. Como gölünden cok daha büyük olmasına rağmen Como gölü kadar şöhrete ulaşamamış olması ilginç. Gölün içerisinde vapur seferleri düzenlendiği icin bütün yerleşim yerlerinde inip gezebilir tekrar yolunuza devam edebilirsiniz.

Gölün bitimindeki kasaba Riva Del Garda, Sarp dağların arasında mis gibi çiçek kokuları ile bizi karşıladı. Sörf ve yelkencilerin gözdesi bu bölgede pek çok restoran ve kafe turistlere hizmet sunmakta. 4 km kuzeyindeki şelale Cascate Varone Grotta inanılmaz güzellikte. Arkadaşım Hülya ile Peschiera kasabasında beyazlar içerisinde döşenmiş bir butik otelde kaldık. (2 kişi kahvaltı dahil 90 Euro) Gölün etrafını otobüs ve vapur ile dolaştık. Mitolojide Demeter'in güzelleşmek için girdiği su olarak gecen gölde bir kaç gün geçirince Demeter'in neden burayı seçtiğine şaşırmadım doğrusu.

Garda gölü büyüleyici anlatılmayla tarif edilmez. Gidilip yaşanması gerekir. Beyaz, yatay kocaman kaygan taşların olduğu kıyılarından yemyeşil göl suyuna girip kuğularla birlikte yüzebilir, termallerinde detoks yapabilir. Avrupa’nın en çok ziyaret edilen ve 3. büyük eğlence parkı olan Gardaland eğlence parkında bütün aile ile eğlencenin doruklarına çıkabilirsiniz. Ve emin olun ki hayatınızda bu kadar lezzetli ve büyük dondurma hiç bir yerde bulamazsınız.

Garda golüne gidip bir kaç gün nefes almanın tam vakti.

Haftaya görüşmek üzere...