Bordoeux’nun 2015 yılında Avrupa'nın en iyi destinasyonu seçildiğini öğrendikten sonra, uzun bir süredir daha önce hiç ziyaret etmediğim ama şarabını severek çok sıklıkla tükettiğim Fransa’nın 6. büyük şehrini görmek için fırsat kolluyordum. Sonunda Noel tatilini bahane ederek Easy Jet’ten uçak biletimi, Airbnb’den de kalacak yeri mi  ayarlayarak kendime bir güzellik yaptım. Gerçeği söylemek gerekirse Bordo için  beklentilerim yüksek değildi çünkü benim Fransa kültürüm Akdeniz’di, Atlas okyanusu kıyısında bir şehirde neler yapabilirdim bilmiyordum. Tatilimin sonunda Fransa her zamanki gibi  beni  yine hayal kırıklığına uğratmadı.

 Birbirinden görkemli şatoları, bağları, nefis  şarapları ve leziz yiyecekleriyle meşhur Bordo şehrinin kelime anlamı suyun kenarındaki şehirdir. Zengin tarihi ve mimari dokusunun yanı sira bir kültür kentide olan Bordo’yu ‘Bordo’ yapan aslında dünyaca ünlü şaraplarıdır. Aromatik, ağızda hoş bir burukluk bırakan, güzel kokulu Bordo şarapları güzel sohbetlere aracılık eder. Bazen aşk acımızı dindirmeye bir ilaç bazende mutluluklarımızı paylaşmaya araç olur.

 

 

BORDO ŞEHRI İÇİN TAVSİYELERIM

Bordo yürüyerek keşfetmesi güzel bir şehir ama yürümeyi sevmeyenlerdenseniz, iyi işleyen bir tramvay sistemi de var hemde cok sık temiz ve güvenli üstelik geç saatlere kadar. Size kaldığınız süre içerisinde Bordo Metropole City Pass kartlarından almanızı öneririm.. Size tüm toplu taşıma araçlarını kullanma olanağı sağlarken, nehir turları, bağ gezileri gibi çeşitli aktivitelerde indirimler sağlıyor. Müzelere ve  sergilere, rehberli turlara, anıtlara ve gezilere de bedava giriş sağlıyor.

 Bordo’nun en büyük turist atraksiyonlarından biri olan şarap üretilen şatolarını görmenin bedeli çokda ucuz değil biz bir sefer geldik sorun degil derseniz degişik bir gün geçireceginiz kesin ama  bütçeniz el vermiyorsa, birçok şatonun şehir içinde satış mağazaları var. Bu mağazalardan birine uğrayıp, inanılmaz bir fiyata güzel bir şişe Bordo şarabı alabilirsiniz. Unutmayin her bütceye uygun kalitede şarap var çünkü siz şarabın başkentindesiniz. Ben ilk defa beyaz şaraptan yapılmış tatlı likor tadında  Lillet denedim ve çok sevdim.

 

 

 Bordo alanı geniş olmasına rağmen nüfusu az  sakin bir şehir ama şaşırtıcı olarak yapılacak çok şey var. Üniversite şehri olması şehire, çok sey katıyor. Şehrin en görkemli yapıtı 18. yüzyılda inşa edilen Büyük Tiyatro binası. Nehirden gelen dar sokaklardan ulaşılabilen St. Andre Katedrali, Bourse (Borsa) Meydanı, Napolyon tarafından inşa ettirilen Garonne üzerindeki tarihi tas Pont de  Pierre Köprüsü ve Güzel Sanatlar Müzesi görülebilecek yerlerinden başlıcaları 

 L’intendance bulvarındaki 57 numaralı binada ünlü ressam Goya 1828’de hayata veda ettiği evi görebilirsiniz.

 

 

Bordo’da büyük bir Türkçe konuşan kesim var kendinizi birden kebapcıların marketlerin kafelerin içinde bulursanız hiç şaşırmayın esnaf cok candan ve güler yüzlü ellerinden geldiği kadar rehberlik yapmaya çalışıyorlar. Bordo, Atlas okyanus kıyısına çok yakın olduğu için deniz mahsülleri taze ve her yerde, özellikle istiridyelerini kesinlikle tavsiye ediyorum. Fiyatları restoranta göre değisiyor ama hiçde ucuz değil.

Nehir kenarındaki yan yana sıralanmış  huzur veren kafelerden birinde bol muzla yapılmış rom ve kuru üzümlü meşhur fransız krepesinin tadına bakmadan dönmeyin sanki mutluluk iksiri eklemişler içine…

Makorona rakip gördüğüm Kaneles kendine has bir kalıbı, şekli olan dışı karamelize içi nemli ve yumuşak, çok alttan alttan saf vanilya ve rom tadı gelen buraya özel bir hamur tatlısı. 

Bordo’dan günü birlik yapacağınız bir çok alternative var. Okyanus kıyısı olan Arcanonda midye ve patates kızartması yiyebilir, mimarisi zevkle yapılmış yazlıkların önünde denize girebilir ya da yarım saat uzağındaki kum tepesi Dune du Pilat da 60 milyon m3 kumla savaşarak doruğa ulaşmaya çalışırken neşeli anlar geçirebilirsiniz. Belkide bir ortaçağ köyü olan Saint Emilion’daki şatolarda şarap tadımı yaparak başka bir zamana ışınlanabilirsiniz 

 

 

UEFA 2016’nında yapılacağı bu aristokrat şehrini ziyaret etmeniz için bir çok neden var. Fransa’nın sadece bir akdeniz ülkesinden ya da Paris’ten ibaret olmadığını  anlayacaksınız

 

2016 yılında da hiç ümitsiz kalmamanız ve hayallerinize kavuşmanız dileğimle... İyi ve sağlıklı seneler