Suriye’de oyun üstüne oyun oynanıyor. İdlib ile yatıp, İdlib ile kalkıyoruz. Asıl sorun Fırat’ın Doğusu ve buradaki silahlandırılmış PYD/PKK teröristleridir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da Amerika’ya giderken yaptığı açıklamada "Önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde Suriye’de güvenli bölgeleri genişletmeye devam edeceğiz “ diyerek buradaki tehlikeye dikkat çekmiştir.

Önce Erdoğan’ın açıklamalarından bazı bölümlere bakalım:

“Türkiye’nin PYD-YPG ve DEAŞ’li terör örgütü üyeleri ile mücadeleyi aralıksız sürdürmektedir. Şehitler vererek gerçekleştirdiğimiz operasyonlar sayesinde 260 binin üzerinde Suriyeli kardeşimizin vatanlarına dönmesini sağladık. Son İdlib krizinde olduğu gibi, tek bir sivilin dahi burnunun kanamaması için diplomatik alanda yoğun çabalar yürüttük. Bu gayretlerimizin meyvesini almaya da başladık. Bir dönem teröristlerin ellerini kollarını sallayarak dolaştığı bölgelerde, bugün Suriyeli çocuklar hiçbir korku duymadan okullarına gidiyor. Afrin’de, El-Bab’da, Cerablus’ta gidiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat'ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye'nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz. Ülkemize yönelik terör tehdidi son bulana, Suriye'nin geleceğine kasteden çetelerin kökü kazınana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Aynı şekilde ilk kıblemiz Kudüs’ü, işgalcilerin ve Filistinlilere devlet terörü uygulayanların ihtiraslarına terk etmeyeceğiz. İsrail ve Amerikan yönetimlerinin Kudüs’ün izzetini ve onurunu ayaklar altına alan tacizlerine karşı mücadelemizi diplomaside en üst düzeyde vereceğiz."

İşin ilginç tarafı, Amerika’nın halen tır’lar dolusu silahı PYD’li teröristlere vermeye devam etmesidir. Verilen sözlerin bugüne kadar hiç birinin yerine getirilmemiş olmasıdır.

Dikkat edilmesi gereken konu şu olmalıdır:

Fırat’ın Doğusu şu anda Amerika’nın kontrolünde bulunuyor. Amerika burada 8 tane üs kurdu ve asker bulunduruyor. PYD’ye de halen silah yardımı yapıyor. Üslerde eğitim veriyor.

Türkiye’nin bu noktalara askeri operasyonlar yapabilmesi için öncelikle Amerika ile anlaşması ve bir mutabakat içinde olması gerekiyor.

Amerika buna izin verir mi?

Böylesi operasyonlar Amerika’nın desteklediği PYD/PKK’lılarla Mehmetçiği karşı karşıya getirecektir.

Bugüne kadar Türkiye’nin tüm uyarı ve itirazlarına rağmen PYD’ ye silah yağdıran Amerika, tercihini terör örgütünden yana kullanmıştır. Daha önce açıkladığı “Verilen silahlar toplanacak” sözünü bile tutmamıştır.

Kaldı ki, PYD/PKK’lı terör örgütünün Fırat’ın Doğusunda yer tutması hem Amerika, hem de İsrail’in vaz geçemeyeceği bir stratejik durum olarak öne çıkıyor.

Daha da açıkçası, Amerika ve İsrail bölgede Bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulmasını destekliyor. İran’ın yayılmacılığının da böylece önlenebileceğinin hesapları yapılıyor. Her ne kadar Rusya, açıklamalarında PYD’den rahatsızlığını dile getiriyorsa da Rusya/PYD aşkı devam ediyor.

Şimdi gelelim Türkiye’nin durumuna:

Biz şunu söylüyoruz:

“Fırat’ın doğusu bu teröristlerden temizlenmeden Türkiye’nin güvenliği sağlama alınamaz.”

İdlib’de ya da başka yerleşim bölgelerindeki gelişmeler ve durum Fırat’ın Doğusunu pek ilgilendirmiyor.

Bu noktada PYD/PKK’lı teröristler olduğu süre içinde Türkiye’nin de bir beka sorunu var olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyduğu bu endişeleri dile getirmesi ve "Önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde Suriye’de güvenli bölgeleri genişletmeye devam edeceğiz “ demesi bundandır.

Bunu doğru buluyoruz.

Fırat’ın Doğusu Türkiye’nin rahat edebilmesi açısından tamamen temizlenmeli, terörist gruplar silahsız ve etkisiz duruma getirilmelidir.

Ancak, bu adımlar nasıl atılacak, bu iş nasıl gerçekleştirilecek asıl önemli olan budur. Bu işin söylendiği kadar kolay olmayacağını biliyoruz.

Her konuda olduğu gibi Amerika bu konuda da karşımıza sorun çıkaracak altımı oymaya devam edecektir.

Geçenlerde Suriye ile ilgili yazdığımı bir yazıda “Suriye bataklığındaki sorunlar bizi çıkmaza sokabilir. Yeni stratejiler geliştirmek durumundayız” demiştik. Şimdi, Fırat’ın Doğusu konusu ile bu sorunlardan en önemlisi ile karşı karşıya gelmek üzere olduğumuzu görüyoruz.