FETÖ terör örgütü lideri Fethullah Gülen ile 38 FETÖ mensubunun Amerika’dan Türkiye’ye iadesi konusunda yıllardır bizi oyalayan Amerika, bu konuda halen beklenen adımı atmıyor. Bu konuda bugüne kadar verilen hiçbir söz de yerine getirilmedi.

Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun en üst düzeydeki görüşmeleri bugüne kadar bir sonuç vermedi. Kaldı ki, FETÖ elebaşısı konusunda dosyalar dolusu bilgi ve belgeler de Amerikalı ilgililere ulaştırıldı.

ABD’de yaşayan 15 Temmuz hain darbe girişiminin sorumlusu FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in, Türkiye’ye iadesi konusunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “En son Buenos Aires’te bir araya geldiğimizde ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu konu üzerinde çalıştıklarını söyledi ancak somut adımları görmemiz gerek” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Önceki gün Reuters’ın bir Beyaz Saray yetkilisine dayandırdığı haberde Trump’ın FETÖ elebaşının iadesi konusunda bir taahhütte bulunmadığı belirtilmişti. Nitekim Beyaz Saray sözcüsü de yaptığı açıklamada bu iddiaları doğruladı.

Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders tarafından yapılan açıklamada “ABD Başkanı Trump, Türk lidere (Cumhurbaşkanı Erdoğan) sadece “Bir bakacağız dedi” ifadesi kullanıldı.

Sanders, “İade ihtimallerine bir bakacağız denildi ancak her hangi bir taahhütte bulunulmadı”diyerek önceki gün yapılan açıklamanın bir benzerini yapmış oldu.

Bugüne kadar hep söyledik ve yazdık:

Trump ve ekibine güvenmiyoruz. Bizi ilgilendiren hangi konuda ne söyledilerse hep tersini yaptılar. Sözlerinin arkasında durmadılar. Türkiye’yi hemen her konuda oyaladılar.

Konu hiç kuşkusuz sadece FETÖ ile sınırlı değil.

Yanı başımızda Suriye sınırında bizi tehdit eden terörist gruplar konusunda da Amerika’nın bugüne kadar Türkiye’yi oyaladığını ve altımızı oymaya devam ettiğini görüyoruz.

Yazımızın başlığına aldığımız “FETÖ elebaşısı iade edilecek mi?” sorusu yıllardır soruluyor. Bu konuda atılan adımların hiçbir sonuç vermemesi Amerika’nın her konuda olduğu gibi FETÖ konusunda da Türkiye’yi oyalamaya devam edeceğini gösteriyor.

Konu ile ilgili şunu da belirtelim:

Trump Amerika’da çok zor durumda. Etrafındaki bazı yetkililerin FETÖ’nün iade edilmesi konusunda etkili olmaya çalışmasına karşın, bazılarının buna karşı çıktığı söyleniyor. Trump’un birçok konuda olduğu gibi bu konuda da karar alamamasının arkasında grup çatışmalarının bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Çünkü Amerika senatosunda da bürokrasisinde de Türkiye karşıtları birçok konuda ortaya çıkıyor.

Mahmut Övür de geçenlerde köşesinde “FETÖ iade edilir mi?” başlıklı bir yazıyı kaleme aldı. Konumuz içinde olduğu için yazımızı Övür’ün bu yazısından bir alıntı ile noktalıyoruz:

“FETÖ'nün 17 Aralık 2013'te açığa çıkan darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçmesine, araya 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi girmesine rağmen ABD, bugüne kadar kılını bile kıpırdatmadı.
İkili görüşmelerde verilen sözler, istenen dosyalar göstermelik olmaktan öteye gitmedi.
Obama ve Trump dahil ABD'li yetkililer, "statejik ortakları" Türkiye'de kan döken bir darbeciyi korudukları gerçeğini görmezlikten geldi. Çünkü FETÖ bir CIA projesiydi ve 160'ı aşkın ülkede ABD'nin gözü kulağıydı. Onlar için FETÖ'nün kan dökücülüğü yok hükmündeydi.
Peki, şimdi ne oldu da medya, Beyaz Saray'ın, Gülen'in iadesi için yollar arandığına ilişkin bir haber yaptı?
Bu sorunun cevabıyla, yol açacağı sonuçlar, Türkiye'nin bölgedeki rolü ve geleceğiyle ilgili.
Öncelikle şunu söyleyelim; haber yalanlansa da gerçeği yansıtıyordu ve ABD yönetiminin FETÖ elebaşı Gülen'e bir mesajıydı.
Bu mesajı, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin sonuçları, PKK'lı Cemil Bayık, Murat Karayılan ve Duran Kalkan'ın başlarına ödül konması ve Suriye'de Türkiye'nin izlediği siyasetle birlikte ele almak gerekiyor. Çünkü bütün bunlar birbiriyle ilişkiliydi ve Türkiye-ABD arasındaki sorun noktalarıydı.
Daha açık söylersek, Türkiye, ABD'yi, Gülen, PKK ve Ortadoğu'da izlediği "kirli" siyaset nedeniyle en zayıf yerinden yakalamış ve sıkıştırmış durumda. Şimdi ABD bu sıkışmışlığı aşmak için yol arıyor ve o yolu Gülen'e yeni bir formül, PKK'lıların başına da ödül koyarak bulmak istiyor.
Burada önemli olan ABD'nin samimiyeti değil, bu noktaya gelmesidir. Artık ABD, Türkiye ile ilişkilerinde Gülen'i, PKK'yı ve Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Suudileri birlikte taşıyamaz durumda. Sıkıştı ve her zaman yaptığı gibi birilerini "satmak" zorunda.
Tabi bu "satış" tamamen vazgeçmek anlamına da gelmiyor. Yıllardır terörist ilan ettiği PKK'lıların başına ödül koyarak, FETÖ'ye de "Artık sen ABD içinde sorun oldun" diyerek şimdilik uyarıyor..