2015’in ilk ayı ile birlikte et fiyatları iki kez zamlandı. Son yapılan zamla fiyatların % 35 arttığına dikkat çekiliyor. Kasaplar, önlem alınamadığı takdirde fiyatların daha da artabileceğini söylüyorlar.

Daha önce de et konusunda birçok kriz yaşanmıştı. Hayvancılığın can çekişmesi ve büyükbaş hayvanlardaki azalış nedeni ile hükümet olanlar ithal et getirerek fiyatları ayarlamaya çalıştı. Ancak, zaman içinde bunların da yetersiz olduğu görüldü. Çünkü tüketiciler daha çok yerli eti tercih ediyor. İthal ete olan talebin azlığı ile sorun beklendiği gibi çözülemedi.

Bugün, yine kırmızı et sorun olmaya devam ediyor.

Konu ete ard arda gelen zamdan açılmışken, bu fiyat artışlarının neden enflasyon rakamlarına yansıtılmadığını sormak istiyoruz. Temel gıda maddelerinin başına yer alan ete gelen zamların enflasyonu doğrudan etkilediği bir gerçektir. Eğer, 2015 ile başlayan yıldan günümüze kadar et fiyatları % 35 zamlandıysa buna ilgisiz kalınabilir mi?

Bu konunun mutlaka gündeme alınması gerektiğini düşünüyoruz. Temel gıda maddesi et fiyatlarındaki bu aşırı artış nasıl görmezden gelinir? Nasıl enflasyon rakamlarına yansıtılmaz buna bir anlam veremiyoruz. 

Şimdi asıl sorgulanması ve masaya yatırılması gereken konu, besiciliktir. Eğer, büyükbaş hayvan üretimi azalıyor, hayvancılık can çekişiyorsa, uygulanan politikalarda bir yanlışlık var demektir. Neden üretici hayvancılık yapmıyor? Neden büyükbaş hayvan sayısı artmıyor ve günden güne yetersiz kalıyor? 

Nitekim kırmızı etteki artışın, yeterli büyükbaş hayvanın olmadığından kaynaklandığı söyleniyor. Hükümetin, teşvikte yetersiz kaldığı, yem fiyatlarındaki artışlara yetişilemediği, maliyetlerin ağırlığından hayvan üreticilerinin başa çıkamadığı belirtiliyor. Eğer önlem alınmış olsa, doğru dürüst üretim sağlanmasının yolları açılmış olsa, hayvancılık bugünkü konuma düşer miydi?

Sanıyoruz, eğer ilgililer yüzlerini bu önemli konuya çevirirlerse, yine ithal et konusu gündeme gelecektir. Canlı ve kesilmiş et ithalatı başlayabilir. 

İthal et konusunun da konuya kesin çözüm olmadığını geçmiş yıllardaki uygulamalarda gördük. Günü kurtarmak amacı ile yapılan bu uygulamalar yerine, hayvancılığı gelişmesine yönelik köklü çözümlerin getirilmesine çalışılmalıdır. Eğer, kırmızı ete bugüne kadar bir çözüm getirilememişse bunda hükümet olanların köklü çözümden uzak kalan tarım politikaları uygulamaları başrol oynamıştır.

Kaldı ki, et fiyatlarındaki artışlar hileli gıdaların oluşumunu da ortaya getiriyor. Kaçak et, kaçak kesim, ete hileli maddelerin karışımı, at, eşek, yaban domuzu karışımlarının da piyasalarda satıldığı görülüyor. İşlenmiş gıda maddeleri içinde de hileli üretimin artığı görülüyor. Yapılan denetimlerde bunların ortaya çıkarıldığını da görüyoruz. Ancak, lokantalarda ve toplu yemek yapılan yerlerde nelerin pişirildiğini tespit edemiyoruz. Özetle, ne yediğimizi, ne içtiğimizi bilemez duruma geldik.

İşin bir başka ilginç yönü de şu:

Kasaplar, et fiyatlarının sürekli arttığını söylüyor. Tüketiciler, et alamadıklarını, fiyatlardaki artışlar nedeni ile de şikâyet ettiklerini dile getiriyor.

Ancak, bizi yönetenler her nedense bu çok önemli konu hakkında ortaya çıkıp bir açıklama yapmıyor. Tarım Bakanı susuyor. Konuya nasıl bir çözüm getireceklerini söylemiyor. Fiyatlardaki artışları nasıl durduracakları hakkında bilgi vermiyor. 

Hayvancılık sektörünün sorunları ortada. Nelerin istenildiği biliniyor. İlgililerin bu konudaki raporları da var. Hayvan üreticilerinin sıkıntıları da biliniyor. Elde kesilecek hayvan kalmıyor. Tarım Bakanlığı, bu konuda ne kararlar alıyor, nasıl bir önlem alınacak, sorun nasıl çözülecek bunları açıklamak durumundadır. 

Yoksa piyasada önüne gelen kırmızı ete zam yapar, etiketler sürekli değiştirilirse tüketici ne yapacak? Bu konuda tüketiciyi kim koruyacak?

Hiç kimsenin şüphesi olmasın, kırmızı et pahalandıkça, hile de artacaktır. 

Daha önceki denetimlerde bile, kırmızı ete şırınga ile hileli maddelerin katıldığı ortaya çıkarılmadı mı? Etin daha fazla kilo çekmesi için şırınga ile sıvı maddelerle ağırlaştırıldığı görülmedi mi? Şimdi, bu sistem daha da artacaktır. 

Ortada bir sıkıntı varsa bunu çözmek hükümet olanların görevidir.

Bununla birlikte artan bu fiyatlar pahalılığı getiriyor. Pahalılık demek, enflasyonun artması demektir. Bütün bunlara rağmen halen enflasyon rakamlarını küçük göstermek de tüketici ile alay etmek anlamına gelmiyor mu? Tam bir çelişki değil mi? Bir vatandaş olarak, tüketici olarak bunu sormak bizim hakkımız değil mi?