Başbakan Tufan Erhürman, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıs müzakerelerinde zamanın kendi lehine çalıştığı inancıyla süreci uzatmaya çalıştığını belirterek, "Nicos Anastasiadis'te de bu çok somut bir şekilde ortaya çıkıyor. O yüzden Kıbrıs Türk tarafı olarak biz ve Türkiye Cumhuriyeti eş güdüm içerisinde böyle bir şeye fırsat tanımamakta kararlıyız." dedi.


Erhürman, bir dizi temasta bulunmak için gittiği Londra'da AA muhabirinin sorularını yanıtladı. 
''Kıbrıs Rum tarafında zaman nasılsa bizim lehimize çalışıyor, bu işi ne kadar zamana yayarsak o kadar bizim lehimize sonuçlara ulaşmak kolay olur anlayışı hep hakim oldu.'' diyen Erhürman, ''(Güney Kıbrıs Rum lideri) Nicos Anastasiadis'te de bu çok somut bir şekilde ortaya çıkıyor. O yüzden Kıbrıs Türk tarafı olarak biz ve Türkiye Cumhuriyeti eş güdüm içerisinde böyle bir şeye fırsat tanımamakta kararlıyız.'' ifadelerini kullandı. 
Erhürman, Kıbrıs Türk tarafının da Türkiye'nin de müzakerelere sıfırdan başlanmasını doğru bulmayacağını belirterek, ''Bunun çözüm iradesine destek olduğunu falan da düşünmüyoruz. Bu yeniden işi zamana yayan, bizi belirsiz bir sürece hapseden bir yaklaşım olur." diye konuştu. 
Kıbrıs Türklerinin 2004'teki Annan Planı referandumunda büyük çoğunlukla evet oyu vererek çözüm konusunda iradesini ve iyi niyetini ortaya koyduğuna dikkati çeken Erhürman, ''Ama 2004'ten sonra maalesef Kıbrıs Türklerinin 'evet', Rumların 'hayır' demesine rağmen süreç en azından orta vadede Kıbrıslı Türklerin lehine çalışmadı.'' değerlendirmesinde bulundu. 


Erhürman, buna rağmen Kıbrıslı Türklerin Türkiye Cumhuriyeti ile Kıbrıs sorununa bir an önce çözüm bulmaya dönük arayışlarının devam ettiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
''Bu süreç bizi Crans-Montana'ya kadar taşıdı. Crans-Montana'da bütün uluslararası aktörlerin teslim ettiği bir gerçeklik var. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye Cumhuriyeti, Rumları bile şaşırtacak oranda ciddi bir irade koydu ortaya. Bu irade bir an önce adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönündeydi ancak Kıbrıs Rum tarafı başta Anastasiadis olmak üzere orada böyle bir çözüme hazırlıklı bir biçimde Crans-Montana'ya gelmediklerini ortaya koyacak bir tavır sergiledi." 
Crans-Montana sürecinin sonuçsuz kalmasının ardından Rum liderin farklı bir takım kavramları ortaya atmaya başladığına dikkati çeken Erhürman, ''İlk defa Kıbrıs Rum tarafı yetkili makamlara kapalı kapılar ardında da olsa iki devletli çözüm, konfederasyon gibi çözüm formüllerini de tartışabileceğine dair bir takım mesajlar verdi. Kamuoyuna açık bir şekilde de gevşek federasyon veya desantralize federasyon gibi kavramları tartışmaya açtı ve bunlarla aslında bir anlamda ortamı bulandırdı." dedi.


Erhürman, Kıbrıs Türk tarafının Crans-Montana'dan sonra ''Bundan böyle artık bir müzakere süreci olacaksa bu, sonuç odaklı bir müzakere süreci olacak ve bunun takvimi de belli olacak. Ucu açık müzakereler şeklinde olmayacak.'' mesajını verdiğini belirterek, ''Bu Sayın Genel Sekreter (Antonio) Guterres'in raporuna da bu şekilde girdi, aslında artık Birleşmiş Milletlerin resmi pozisyonu haline de geldi." ifadelerini kullandı. 
Rum liderin "siyasi eşitlik" gibi kavramları kullanarak ortamı bulandırdığını söyleyen Erhürman, bu yolla Kıbrıs Türk tarafının Annan referandumu ve Crans-Montana'daki olumlu tutumuyla kazandığı ''ahlaki üstünlüğü'' zaman içinde eritmeye çalıştığını kaydetti.
Anastasiadis ile KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa  Akıncı'nın son görüşmelerinde elektrik ve mobil telefon şebekesi gibi alanlarda bazı güven artırıcı önlemler konusunda adımlar atıldığını anlatan Erhürman, şu değerlendirmelerde bulundu:
''İşin özüne ilişkin herhangi bir gelişme yaşanmadı. Kıbrıs Türk tarafı olarak biz de şunu söylüyoruz, bir yandan irademiz nettir, Annan Planı'nda da Crans-Montana'da da ortaya koyduk, bu söylediğimiz yöntemle bir an önce çözüm için müzakere olacaksa biz burada varız ama o yoksa, biz de KKTC'de sosyal ve ekonomik kalkınma konusunda yapmamız gereken şeylere yoğunlaşmak durumundayız çünkü bu kadar yıldır bu belirsizlik ortamında, Kıbrıs sorunu ha bugün ha yarın çözülecek diyerek, aslında sosyal ve ekonomik kalkınma konusundaki hamlelerde arzu ettiğimiz noktaya gelemedik. O hamleleri arzu ettiğimiz kadar yapamadık." 


Erhürman, İngiltere ziyaretinin de bununla bağlantılı olduğuna işaret ederek, bu ülkede yaşayan çok sayıda başarılı Kıbrıslı iş adamı olduğunu ve önemli bir sermaye birikimi bulunduğunu söyledi. 
Yurt dışındaki temaslarında Kıbrıslı Türklere KKTC'ye yatırım yapma çağrısında bulunduğunu aktaran Erhürman, yurt dışındaki Kıbrıslı Türklerin, KKTC ile bağlantılarını tekrar sağlamlaştırmaları temennisinde bulundu. 
İngiltere ziyaretinde kendisine çok sayıda KKTC'li iş adamının da eşlik ettiğini belirten Erhürman, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz Kıbrıslı Türkler olarak aslında küçük bir nüfusa sahibiz, dünyanın diğer ülkeleriyle kıyasladığımız zaman ama bu kadarcık bir nüfustan bu kadar çok başarı hikayesi çıkaran da çok fazla ülke yok. Şimdi bu bireysel başarı hikayelerini yan yana getirip Kıbrıs Türk halkının ortak başarı hikayesini yazma zamanıdır. Çok sıcak karşılandık. Onlar da bu mesajdan etkilendiler. Bunu bir hamle olarak görüyorlar." 


Anastasiadis'in bu hafta Londra'daki temaslarının ardından İngiltere'nin Kıbrıs'ta garantilerden vazgeçtiği yönünde haberler yayıldığını dile getiren Erhürman, bunların İngiltere'nin resmi açıklamalarına yansımadığını vurguladı. 
''Burada bir Brexit süreci yaşanıyor, bu süreç AB üyeleriyle İngiltere'nin çok sıkı ilişkiler kurmasını gerektiren bir süreç.'' diyen Erhürman, şunları kaydetti:
''Ayrıca İngiltere Kıbrıs'ta üslere sahip olan bir ülke. Dolayısıyla Brexit sürecinde üslerin konumunun ne olacağı meselesi de ciddi bir tartışma. İngiltere belli ki Güney Kıbrıs'la ilişkilerini bir anlamda sıcak tutma ihtiyacı hissediyor ama İngiliz makamlarından garantiler konusunda henüz resmi bir açıklama işitmiş değiliz. Anastasiadis'in kendi açıklamalarıdır bu ama bizim bu anlamda bir irtibatımız kesinlikle Anastasiadis'le olmadı.''