Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal, "Türkiye, salgın karşısında almış olduğu tedbirler, altyapısının sağlamlığıyla hızlı toparlanma sağladığı için 2021 yılında da sağlanan kazanımların ekonominin büyüme ve üretim tarafında bu gücünü koruyacağını değerlendiriyoruz." dedi.Ağbal, "Enflasyon Raporu 2021-1" çevrim içi bilgilendirme toplantısında, ekonomistlerin ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Naci Ağbal, ikinci dalga başlamadan önce ülkelerin önden yapılan hazırlıkların etkisiyle ikinci dalgaya girdiğini belirtti. Türkiye'de de diğer ülkelerde de ikinci dalga denilen dönemde görülen genel gidişata ilişkin Ağbal, şunları aktardı:

"Her ne kadar salgınla doğrudan ilişkili bazı hizmet sektörlerindeki talep yavaşlaması ve arz şokları kısmi olarak devam etse de burada bile bir uyarlama söz konusu. Birinci şoka göre daha ılımlı bir hizmetler sektörleri daralması var. Buna rağmen sanayi sektörlerinde ve üretim tarafında çok güçlü bir toparlanma meydana geldi. Bu sayede 2020'nin 3. çeyreğinde Türkiye'nin de dahil olduğu birçok ülke çok güçlü bir şekilde ekonomide toparlanma yaptı. Sanayide üretim ayağa kalktı. Talep hızlı şekilde toparlandı ve gerek alınan tedbirlerin etkisi gerekse yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile yaşamaya alışma zorunluluğu ekonomiyi hızlı toparlanma evresine soktu. Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekteki daralmasının arkasından üçüncü çeyrekte çok güçlü bir toparlanma yaptı, arkasından dördüncü çeyrekte de bu toparlanmayı daha yukarı noktalara taşıdı. Bugün ekonomimizin üretim, tüketim, yatırım harcamaları ve ihracat tarafı güçlü seyrediyor. İthalat tarafında bir miktar yavaşlama görülmekle birlikte orada da güçlü bir trendin olduğunu görüyoruz ve buradan kaynaklı risklere de işaret ediyoruz.”

Ağbal, tahminleri yaparken, salgının birinci dalgasından sonra ikinci dalgasındaki toparlanmanın hızını ve yaygınlığını görerek, 2021 yılında herhangi bir şekilde aşı ile ilişkili konularda yavaşlama veya Kovid-19 ile ilgili ilave risklerin meydana çıkması halinde hiçbir şekilde birinci dalgadaki senaryonun olmayacağını, ikinci dalgada görülen toparlanma ve iyileşmenin ekonomilerde önemli bir kapasite değişim ve dönüşümü başlattığını varsaydıklarını söyledi.

2021 yılında Kovid-19 ile ilişkili devam edecek risklerin global ekonomide bütün ekonomiler tarafından öncekilere kıyasla daha iyi yönetilecek, özellikle gelişmiş ülke merkez bankalarının genişleyici para politikası uygulamalarına devam edecek ve maliye politikası kanalının daha fazla devreye girecek olmasının 2021 yılı senaryoları üzerinde belirleyici olduğunu söyleyen Ağbal, Türkiye'de de Kovid-19’un doğurduğu ekonomik ve sosyal yansımaların bertaraf edilmesi amacıyla ortaya konulan maliye politikası adımlarının bu anlamda ekonomik ve sosyal hayata destek kadar üretim ve hizmetler sektörünün ayakta kalmasına da destek vereceğini anlattı.

Ağbal, "Bütün bu gerçekleri esas alarak senaryomuzu ürettik ve nitekim uluslararası kuruluşlar da aşı kaynaklı riskler olmakla birlikte küresel ekonominin 2021 yılında daha yukarı yönlü görünüm içerisinde olacağına tahminlerinde yer verdiler. İyimser değil, kötümser de değil, ihtiyatlı bir tahmin." ifadelerini kullandı.

- "Dezenflasyonist etkiyi talep, üretim hangi koşullarda karşılıyorsa bunu sağlayacağız"

Ağbal, Türkiye'nin salgın karşısında aldığı tedbirler, altyapısının sağlamlığıyla çok hızlı bir toparlanma sağladığı için 2021 yılında da bu sağlanan kazanımların ekonominin büyüme ve üretim tarafında bu gücünü koruyacağını değerlendirdiklerini vurguladı.

Merkez Bankası olarak yakın zamandan beridir açık, samimi, piyasadaki beklentileri karşılayan iletişim stratejisi yürüttüklerini ifade eden Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerek para politikası kararlarında gerek para kur metninde uyguladığımız para politikası setinin dayandığı varsayımları, çerçevesini, yönünü, piyasadaki beklentileri de dikkate alarak daha açık bir iletişimle paylaşıyoruz ve paylaşmaya devam edeceğiz. Bu enflasyon raporunda da para politikasındaki duruşumuza ilişkin temel yaklaşımı, temel kodları, temel yönetimi paylaştım. Esas belirleyici olan şudur; Merkez Bankası’nın para politikası duruşu dezenflasyonist bir duruş mudur? Buna hizmet etmekte midir ve bu kararlılıkla sürdürülmekte midir?

Biz diyoruz ki; para politikası duruşu bundan sonraki süreçte hedef elde edilene kadar dezenflasyonist derecede, düzeyde, sıkılıkta olacaktır. Bunun göstergelerini sizlerle paylaşmak üzere bir takım indikasyonlar veriyoruz. Bu indikasyonların para politikası kararları üzerinden gerçekten enflasyonu aşağı çekmeye yarayıp yaramadığını her Para Politikası Kurulu toplantısında kurul değerlendirecek ve yüzde 5 hedefini yakınsayacak sıkılık düzeyini belirleyecek. Şu anda hedefin uzağındayız. Bu hedefe varabilmek için sıkı para politikası hangi düzeyi gerektiriyorsa dezenflasyonist etkiyi talep, üretim hangi koşullarda karşılıyorsa bunu sağlayacağız."

- "Bankalar döviz pozisyonlarını güçlendirdi"

TCMB Başkanı Ağbal, ters dolarizasyon konusuna çok önem verdikleri bir konu olduğunu belirterek, "Fiyat istikrarı hedefinin önemli nedenlerinden birisi de aslında finansal istikrarın güçlü bir şekilde sağlanması ve sürdürülmesi. Özellikle dolarizasyonun ekonomimiz üzerinde meydana getirdiği riskleri bertaraf etmek amacıyla ters dolarizasyon sürecinin dikkatle takip edilmesi ve bu konuda gerek para politikasının gerekse diğer ekonomi politikası alanlarının bu süreci yönetmesi gerekiyor." diye konuştu.

Son dönemde döviz arz ve talebinde ortaya çıkan dengeleyici ve kurdaki volatiliteyi aşağı çeken görünüm altında bankaların döviz pozisyonlarını güçlendirdiğini ifade eden Ağbal, bunun da finansal sistem üzerinde olumlu bir etki meydana getirdiğini söyledi.

Ağbal, 2021 yılında para ve kur politikalarına ilişkin izleyecekleri stratejiyi para kur dokümanında paylaştıklarını anımsatarak, "Orada gerek döviz gerekse Türk lirası likiditesi yönetiminde uygulayacağımız temel ilkeleri belirledik. Gerek açık piyasa işlemleri pazarından gerek swap kanalından bankalarımızın ihtiyacı olan likiditeyi zaman ve miktar itibarıyla hangi operasyon çerçevesi içerisinde paylaşacağımızı söyledik. Bütün bu operasyonel çerçevenin de detaylarını paylaştık." dedi.

Swap mekanizmasının bankaların ihtiyacı olan likiditenin zamanlı olarak veya ihtiyaç nispetinde karşılanmasını sağlamak üzere kullanılan mekanizmalardan biri olduğuna işaret eden Ağbal, para kur dokümanında yıl içerisinde swap işlemlerinin miktarsal olarak azalabileceğini ifade ettiklerini, gelişmeleri takip ettiklerini dile getirdi.

Ağbal, sistemin fonlama ihtiyacı içerisinde son 2-2,5 aydır gelişime bakıldığında sistemin fonlama ihtiyacının karşılanmasında APİ kanalının oran olarak arttığını, swap kanalının da azaldığının görüldüğünü, bunun aslında para politikasının aktarım mekanizması üzerinden etkileşimini artıran bir gelişme olduğunu kaydetti.

2021 yılında finansal istikrarın güçlendirilmesi bakımından Merkez Bankasının döviz ve Türk lirası likidite yönetiminde de finansal istikrara destek verecek politika çerçevesini uygulayacağını belirten Ağbal, gerek bankalarla gerekse finansal kuruluşlarla sistemin sağlıklılığının artırılması konusunda Merkez Bankasının operasyonuyla bankaların likidite ihtiyaçlarının dengelenmesi konusunda yapıcı bir diyalogun olduğunu vurguladı.

Ağbal, enflasyon hedeflemesi rejimi içerisinde fiyat istikrarına giderken toplumsal sahiplenmenin önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bunun korunması ve geliştirilmesini önemli görüyoruz. Sivil toplum örgütlerimizin bu yönde kamuoyuyla açıklama yapmalarını takdir ile karşılıyorum, önemli görüyorum. Sivil toplum örgütlerimiz önemli bir inisiyatif almışlardır, toplumla fiyat istikrarı konusundaki yaklaşımlarını paylaşmışlardır. Kendilerine teşekkürlerimizi ifade ediyoruz. Bundan sonraki süreçte yine enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesi içerisinde güçlü iletişim anlayışıyla, ekonomi içerisinde çok önemli bir ağırlığa sahip olan, açıklama yapan sivil toplum örgütlerimize ziyaretlerde bulunacağız. Kendileriyle bu konularda istişarelerde bulunacağız ve fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda farkındalığı artıracağız."

Bütün sivil toplum örgütü başkanlarına teşekkürlerini ileten Ağbal, "Fiyat istikrarıyla ekonomik büyüme, fiyat istikrarıyla yatırım ve üretim arasında kurmuş oldukları bağın da aslında hepimizin üzerinde ortak bir alan olduğunu düşünüyorum. Toplumun farklı katmanları, paydaşları, farklı konulara farklı yaklaşabilirler ama fiyat istikrarı ve ekonomik büyüme arasında, ekonominin uzun vadeli yatırım ve üretim görünümü üzerindeki ilişkinin bu kadar kuvvetli şekilde sivil toplum örgütleri tarafından paylaşılmasını çok değerli görüyorum." ifadelerini kullandı.

(Son)