Bu satırların yazıldığı an itibariyle maalesef Brexit ve Finans Dünyası konusunda kesin olan tek şey, belirsizlik. Birliğin en baştan söylediği gibi, her konuda uzlaşılmadan, hiçbir konuda uzlaşılamayacak.Sayın Başbakan May, oluşturulması yıllar süren, yüzlerce sayfalık ayrılık paketini kimselere beğendirebilmiş değil. Brexit yanlıları bu paketin özde değil sözde ayrılık anlamına geldiğini, halkın oyuna, demokrasinin kuralarına saygı gösterilmediğini, iddia ediyorlar. Birlikte kalmak yönünde oy kullananlar da, elbette işi daha da yokuşa sürmek için elinden geleni arkasına koymuyorlar. Herkesi mutlu etmek gibi zorlu, hatta imkânsız, bir göreve soyunan May, sonuçta kimseye yaranamıyor.

Uçak havada kalmayacak, ya inecek, ya da düşecek

Takvim hızla ilerliyor, Mart sonu itibariyle o ya da bu şekilde birlikten çıkılacak. Uçak havada kalmayacak, ya inecek, ya da düşecek. 11 Aralık’ta Meclisin onayına sunulacak paketin içeriği hala muamma. Birçok konu ilerideki bir tarihte kararlaştırılmak üzere askıya alındı. Görünen o ki, Brexit ‘hard landing’ i ile İngiltere demokrasisi ve ekonomisi kafa üstü çakılmaya doğru ilerliyor.

Çakılır mı?

Çakılmaz ama yara alacaktır. İngiltere yüzlerce yıldır sadece Avrupa değil ve Dünyanın finans merkezidir. Euro/ USD işlemlerin %80 i Londra’da yapılır. Avrupa’da faaliyet gösteren Varlık Yönetimi ve Hedge Fonların yine bu oranda çoğunluğu Londra merkezlidir.

İngiltere ekonomisinin %80i servis sektörüne dayalı. Bankacılık / Finansın dışında reklam- cılıktan, hukuk ve denetim şirketlerine kadar yüksek katma değerli hizmetlerin neredeyse tümünün, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölge müdürlükleri (EMEA) Londra’da. Londra’da yaklaşık 3000 bankanın şube ya da iştiraki bulunmakta.

Bankaların geçen yıl ödedikleri kurumlar vergisi yaklaşık, 100 milyar sterlin düzeyinde. Çalışanların maaşlarından kesilen vergiler, alışverişlerinden ödedikleri KDV ve ekonominin genelinde yarattıkları çarpan etkisi ile bunun 3 katına, yaklaşık 300 milyara denk geldiğini söylemek çok da yanlış olmaz. Bankacılık sektöründe yaşanabilecek %10 luk bir daralma dahi, Brexit yanlılarının kurtulmak istedikleri Avrupa Birliği ekonomisine yapılan yıllık 30 milyar sterlinlik katkı ile başa baş olacaktır. Bu hesabada sigorta, varlık yönetimi, hedge fonlar gibi finansın diğer kesimlerinin katkıları dâhil değil.

Turizm, Sağlık ve her türlü destek hizmetlerinde gördüğümüz gibi Britanya’nın ciddi iş gücü açığı bulunmakta ve Avrupa birliğinden gelen genç ve çalışkan halk, bu açıdan da önemli bir kaynak olmaktadır.

Geri Dönüşü var mı?

İmkân dâhilinde, ama çok zor görünüyor.Boris Johnson, hem yerim, hem de yarına saklarım dediği pastayı, anlaşılan bundan sonra, ancak rüyasında görebilecek. Avrupa Birliğinin de mevcut durumu kendi yararına kullanmak için elinden geleni arkasına koyacağını düşünmek, saflıktan ötedir. Mevcut ayrılık paketinin Avrupa Birliğinde daha fazla tartışılmak istenmemesi, kısaca kendin ettin kendin buldun denmesi çok da tartışma götürmez.

Ne yapılabilir?

Amiyane tanımla, Önümüzdeki maçlara bakarsak, Britanya’nın maksimum faydayı sağlamak değil ama en azından zararı minimize etme şansı olabilir.

Peki, nasıl olacak?

Bu konu üzerinde yıllardır tam mesai çalışmalarına rağmen bir sonuca ulaşamayan uz- manlara karşı ukalalık edecek değilim. Birkaç delinin attığı taşı 40 milyon akıllı da çıkara- maz. Ekonomik, politik, demografik bir çok boyutu var ancak bilinen gerçek şu ki, Britanya Politikacıları günün sonunda pragmatik ve rasyonel davranırlar.

Brexit ile Birlik’ten çıkmak yerine birlik ile ilişkileri yeniden tanımlamak çok daha yararlı olur.

Mevcutta düzgün çalışan kurum, yasa ve süreçlere çomak sokmak yerine, bürokrasiden, karar alma süreçlerine kadar, birliğin korumacı ve piyasa şartlarına aykırı eylem ve po litikalarından kurtulmak, Britanya kadar Birliğe de çok büyük katkı sağlayacaktır.

M. Kemal Şahin, Bankacı

Risk Yönetimi Danışmanı