İngiltere, tarihi ve zenginliği ile hesaplaşıyor. Bugün hesabını veremediğiniz bir poundu sokamadığınız veya çıkartamadığınız adada, yüzyıllar içinde biriken zenginliğin kaynağını sorgulamaya başlayan kalabalıklar, sokaklarda eylem yapıyor, utanç tarihinin heykellerini denize atıyor.

BUGÜN : EFENDİLERİN SERVETİ HİÇ AZALMIYOR

Pandemi bütün dünyanın ekonomisini derinden sarstı değil mi? İşçiler, memurlar, küçük esnaf, üretim yapanlar endişe içinde. Herkes, belirsizliğini koruyan geleceğe korku ile bakıyor. Acaba yarın işleri olacak mı, evde yemek pişecek ve çocuklar okuluna gidebilecek mi? Diğer yandan yarım yamalak devlet önlemlerine karşılık, herkes daha da borçlandı. En iyi ihtimalle bu borçlarını üzerine eklenecek faizleri ile birlikte sonbahara ertelemiş durumda. Yani herkesin kayıpları var. Acaba gerçekten öyle mi?

Haziran ayında, Institute for Policy Studies tarafından hazırlanan raporda, pandeminin asıl kazananları açıklandı. Amerikalı milyarderlerin serveti pandemi döneminde yüzde 19 artış gösterdi. Amerika’da 18 Mart ve 10 Nisan 2020 tarihleri arasında, işsizlik oranı yüzde 15’e çıkıp 22 miyondan fazla insan işini kaybederken, aynı üç hafta içinde Amerikalı milyarderlerin serveti 282 milyar dolar yani yüzde 10 artıyor.

Rapora göre, en zengin beş Amerikalı’nın (Jeff Bezos, Bill Gates, Mark Zuckerberg, Warren Buffett ve Larry Ellison) servetleri pandemi döneminde 100 milyar dolar arttı. Bu beşlinin servet artışı, geri kalan 600 milyarderin toplam servet büyümesinin neredeyse beşte birine karşılık geliyor. Yani sadece milyarderlerin toplam servet artışı 500 milyar dolar. Bu kulağa basit geliyorsa şöyle izah edeyim. Dünyadaki tüm insanlar pandemi başladığından beri Amerikalı 600 kişiye adam başı 65 Dolar vermiş durumda.

DÜN : BRISTOL’ÜN KÖLE TACİRLERİ

Minneapolis’te George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi ile başlayan ırkçılık karşıtı gösteriler önce Amerika’nın tüm eyaletlerine sonra da tüm dünyaya yayıldı. Geçen Pazar günü Bristol’de yapılan gösteride eylemciler bir heykeli yerinden sökerek denize attı.

Yaşadığı dönemde Bristol’ün en önemli insanı kabul edilen Edward Colston’ın heykelinin denize atılma nedeni, Colston’ın köle taciri olması. Colston 1672-89 yılları arasında 100 bin Afrikalıyı Amerika’ya taşıyarak köle olarak satıyor. Colston bu arada, güçsüz veya hasta olduğu için, yol boyunca 20 bin Afrikalı’nın da öldürülerek denize atılmasından mesul. Bu işlenen suçun ise karı büyük, Bristol’ün refahı Colston’un bu ticaretinden kaynaklanıyor.

Bugün İngiltere’de eylemciler Colston’un heykelini denize atarken aynı zamanda çok ciddi bir talepte daha bulunuyor: İngiltere’nin servetinin nereden geldiğinin sorgulanması, tarihe yazılması ve çocuklara anlatılması. Devlet bu protestoyu haklı görmekle beraber, vandallık yapılmaması uyarısında da bulunuyor.

Hükümet’in bu açıklaması da dikkat çekici. Çünkü yaşadığı dönemde Colston bunu tek başına yapmıyor. Edinburgh’da ise – Colston’dan yüz yıl sonra, köle ticareti sorgulanmaya başladığı yıllarda İçişleri Bakanı olan – Henry Dundas’ın heykeli kaldırılıyor. Dundas kölelik karşıtı yasanın çıkmasını onbeş yıl geciktirerek 630 bin Afrikalının daha köle olmasından suçlu kişi. Dundas’ı farklı kılan ise Colston gibi sıradan bir tüccar değil, Devlet’in kendisi olması.

İngiltere’de şu da tartışılıyor bugün. Colston ve Dundas’ın heykellerine yapılanları haklı bulacaksak, İngiltere’deki heykellerin yarısını da aynı şekilde kaldırmamız gerekiyor. Çünkü İngiltere’nin birçok heykeli bu kölelik ve sömürü tarihinin baş aktörlerine ait.

YARIN : EFENDİ AYNI AMA, KÖLE ARTIK UYANDI

Colston Amerika’ya zorla götürdüğü tüm kölelerin bedenlerini şirketinin baş harflerinden oluşan RAC arması ile damgalıyor. Böylelikle kölelerin Colston’a ait olduğu anlaşılıyor. Bugün ise yeni bir efendi pandemiyi bahane ederek dünyadaki herkesi ID2020 ile damgalamayı hedefliyor. Amaçları ise çok iyi niyetli; herkesin tek bir damga ile ülkesinde ve dünyada rahatlıkla hareket edebilmesi, tüm kamusal hizmetlerden yararlanması.

ID2020 Alliance (ittifakı) kimlerden oluşuyor peki? Hepsi tanıdık şirketler; Accenture (küresel yönetim danışmanlığı şirketi), Gavi (uluslar arası aşı ittifakı), Rockefeller (uluslar arası insani gelişim vakfı), Ideo (uluslar arası tasarım şirketi) ve elbette Microsoft (çok uluslu teknoloji şirketi). Bu ittifak, henüz bir sosyal platformun sözde güvenlikli sunucularındaki veriyi dahi koruyamazken, ID2020 ile birçoğu totaliter rejimler tarafından yönetilen dünyada, kişisel verileri koruyacağını iddia ediyor.

Ekonominin efendilerinin talebi geçen 300 senede hiçbir değişiklik göstermiyor, 300 senedir aynı mantığa sahip: köleleri damgalamak. Bunu zorunluluk haline getirmek için ise ellerinden geleni yapacaklarına dair kimsenin şüphesi olmasın. Damgası olmayan mı? İşte o ne bir ülkeden diğerine geçiş yapabilecek, ne de ileride içecek bir tas çorba bulabilecek.

Peki biz ne yapacağız, ne yapmalıyız? Bunda gerçekten sorgulanacak bir şey yok. Damgalanmayı reddedeceğiz! Artık efendilerin Afrika’dan Amerika’ya taşıdığı köleler değiliz, olmayacağız. Artık eline armasını alan bedenimizin istediği yerini damgalayamayacak. 300 bin senedir bu dünyada damgasız dolaştı insanlık, son 300 senede ise sürekli damgalandı. Buna artık dur demenin zamanı geldi. Damgalanmaya hayır!