Geçen hafta Antalya başta olmak üzere Türkiye’de güney il ve ilçelerimizde hortum, kuvvetli rüzgar ve uzun yıllardır görülmeyecek dercede yağmur felaketlerini yaşadı. İki yada daha fazla yurttaşımızın kaybolduğu telef olduğu haberlerini izledik ibretle, hayretle, korkuyla. Geçtiğimiz yıllarda da ülkemizi ve bazı diger ülkeleri kuraklık tehlikesi etkiledi. Öyle ki bir yerde kuraklıktan kırılırken diğer bir yerde yağış ve fırtınadan afetler oluyordu.

Bizlerde ah vah diyerek geçiştiriyorduk. Hani derler ya gülme komşuna gelir başına. Herhalde o seralarda emekçi kardeşlerimizin emeklerinin nasıl heba olduğunu izlemişsinizdir. Daima onların yanında olduğumuzu da bilmelerini isteriz. Ama bunlar doğa olayları. Bunların olabileceğini bilim insanları hep bizlere söylüyorlardı. Gerekli tedbirlerin neler ise alınmasını istiyorlardı. Ama bizim ülkemizde okuma oranı düştükçe dinini yaşayanların daha çok olacağı empoze ediliyordu.

Ben asla çocuğumu okula göndermem diyenlerin sayıları aratarak devam ediyordu. Cumhuriyet kurulduktan buyana ülkemizde kendisini dini yetkili sananlar sürekli eğitimle, ilimle uğraşmışlardır. Kendi çıkarlarının öngördüğü doğrultuda  dinimizi de alet ederek karalamalı fetvalarla insanları yanıltmaya çalışmışlardır. Bu günlerdede bize oy veriniz sizi verdiğiniz oy berat belgeniz olacaktır diye atıp tutmaktadırlar. Hatta Türkçe mealleri yayınlanan kutsal kitaplarımızın tamamını yakmakla tehdit etmektedirler. Bunlar okumuş, ilim sahibi olmuş neyin nasıl, niçin neden olduğunu bilen araştırıp inceleyen insanların yapacakları şeyler değildir. Sadece onlar kendilerine göre yorum yapacaklar, diğer insanlarda onlara uyacaklardır.

Bu ilmi ilke edinen insanların yapacakları işler eğildir. Hepimiz olan ve biteni anlamalı ona göre hareket etmeliyiz. Doğal olayların olabileceğini görerek tedbirler almalıyız. Çevremizi temiz tutmalı ve ağaçlandırmalıyız. Evlerimizde yaktığımız yakıtların verdiği zararları bilerek önlemler almalıyız. Sularımızı temiz tutmalı ve onları boşa harcamadan işlerimizi görmeliyiz. Yaptığımız her kirlilik kendimize ve çocuklarımız hastalık olarak dönecektir. Ondan sonrada geçtiğimiz günlerdeki felaketlerin olmasına zemin hazırlamış olacağımızı unutmamalıyız. Bunlarda nasıl olur? Eğitimle, bilinçlenmeyle olur. Geleceğimizi düşünmekle, çocuklarımızı, torunlarımızı düşünmekle olur. Hepinize sağlıklı ve duyarlı günler diliyorum.