ANKARA (AA) - SEFA ŞAHİN - İslamiyet'in yayılması, Mekke'de cahiliye devrinin sona ermesi ve böylece sağlıklı bir dini hayata geçilmesi açısından büyük önem taşıyan Mekke'nin fethinin üzerinden 1389 yıl geçti. Fetih Suresi'nin okunarak Mekke'ye girilmesiyle 11 Ocak 630'da kazanılan fetihle, şehirde barış ve huzur hakim kılındı.

Mekke'nin fethine zemin hazırlayan gelişmeler, Mekkeli Kureyşlilerin müttefiki Beni Bekir Kabilesi'nin, Hudeybiye Antlaşması'na aykırı hareket ederek Müslümanların himayesindeki Huzaa kabilesine saldırmasıyla başladı.

Bu olay üzerine Kureyşlilere haber gönderen Hz. Muhammed, saldırıyı yapan kabileyle ittifakın sona erdirilmemesi durumunda antlaşmanın sona erdirileceğini bildirdi. Hz. Muhammed komutasında İslam ordusu, teklifin kabul edilmemesi üzerine 31 Aralık 629'da savaşa hazırlandı.

Hazreti Muhammed'in, "Size karşı konulmadıkça, size saldırılmadıkça hiç kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz ve hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz" emri ve Fetih suresinin okunmasıyla İslam ordusu Mekke'ye girdi. Çatışmalarda Mekkelilerden 6 kişi öldü, Müslümanlardan ise iki veya üç kişi şehit oldu.

Hz. Muhammed Mekke'ye girdiğinde genel af ilan ederek, kimseye zarar verilmeyeceğini duyurdu, ardından içinde 360 putun bulunduğu Kabe'ye yönelip tüm putları kırdırdı. Daha sonra Müslümanlar ile Kabe'yi tavaf eden Hz. Muhammed, ilk hutbeyi okuyup namaz kıldırdı.

İslamiyet'in yayılması, Mekke'de cahiliye devrinin sona ermesi ve böylece sağlıklı bir dini hayata geçilmesi açısından büyük önem taşıyan fetih, şehirde barış ve huzuru hakim kıldı.

- "Fetih Suresi'nde Mekke'nin fethi müjdelendi"

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Aycan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mekke'nin fethinin İslam tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu belirterek, Fetih Suresi'nde Mekke'nin fethedileceğinin müjdelendiğini belirtti.

Aycan Mekkelilerin, Müslümanlar ile yaptığı Hudeybiye Antlaşması'nı ihlal ettiğini ancak daha sonra antlaşmayı yenileme talebinde bulunsalar da bir geri dönüş olmadığını anımsatarak, Hz. Muhammed'in 10 bin kişilik ordu ile Mekke'yi fethetmek için yola çıktığını kaydetti.

Ordunun hedefinin gizli tutulduğunu ve Mekkelilerin yakalanıp Hz. Muhammed'in huzuruna getirildiğinde onlara kötü davranılmadığını anlatan Aycan, şunları söyledi:

"Mekke'nin fethi, tevhit mücadelesinin şirke karşı bir üstünlüğü, zaferi, galibiyeti anlamına geliyor. Sadece bir şehri ele geçirmek değil o şehirde hakim olan anlayışın tasfiyesi anlamına geliyor. Hz. Muhammed, dört koldan Mekke'ye giren ordu komutanlarına talimat vererek, kesinlikle hiçbir cana kıyılmaması ve öldürülmemesini istiyor. Hatta Peygamber Efendimiz, bu dört birlikten birinin başında olan ensardan Sa'd bin Ubade'yi, 'Bugün artık savaş günüdür' şeklindeki sözünden dolayı görevden alarak, oğlu Kays bin Sa'd'ı getiriyor."

- "Müslümanlar bölgede bir güç olarak kabul edildi"

Mekke'nin fethini kolaylaştıran zeminin Hudeybiye Antlaşması ile atıldığını vurgulayan Aycan, bu antlaşma ile İslamiyet'in diğer kabile, topluluk ile devletlere yayıldığına ve Müslümanların, Arap Yarımadası'nda bir güç olarak kabul edildiğine dikkati çekerek, "Mekke'nin fethinden sonra kabileler onlarca, yüzlerce heyetler göndererek İslam'ı kabul ettiklerini, Medine ile birleşmek istediklerini beyan ettiler. Bu şekilde İslamiyet, Arap Yarımadası'nda yayılmış oldu." diye konuştu.

Aycan, Mekke'nin fethinin birlik, peygamberlik ve ahiret anlayışının hakim kılınması ile Müslümanların terk etmek zorunda kaldığı şehre geri dönmeleri anlamına geldiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Peygamber Efendimiz Mekke'ye girdikten sonra hiç kimseye zarar verdirmiyor. Kabe'nin anahtarlarını istiyor. Kabe'yi açtırarak putları kırdırıyor, arkasında namaz kıldırıyor, insanlara hitap ediyor. Yine Mekke'de uygulanacak sistemin düzenin ana hatlarını o insanlara aktarıyor. Oradaki ana hatlar, kesinlikle putperestliğe müsaade edilmeyeceği, Kabe'nin sadece Allah'a has kılınacağı, kabile kavgaları ile kadınlara ve kız çocuklarına kötü muamelelerin kaldırılacağı, içki, fuhuş, kumar, fal okları gibi geçmişte Mekke'de cari olan sistemin ortadan kaldırıldığıdır. Sadece hacılara su verme ve yemek yedirme işleri ile Kabe'nin anahtarının geçmişte olduğu gibi Abdüddaroğulları'nda olacağı şeklinde uygulamalar yapılmıştır. İslam oraya egemen kılınmış oldu."