Ertuğruloğlu, Kıbrıs müzakereleri ve KKTC’nin tanınması konularında Kıbrıs Postası’na açıklamada bulundu.Kıbrıs Türk ve Rum tarafında yapılacak seçimlerin ardından ‘müzakere sürecinin yeninden başlayacağı’ yönündeki açıklamaları ‘altı doldurulmamış’ açıklamalar olarak değerlendiren Ertuğruloğlu, müzakere sürecinin çöktüğünü ifade ederek, “Crans Montana ile bu süreç çöktü. Bunu herkesin görmesi gerekir. Kimse kendisi çok çözümcü ancak gerçeklikleri söyleyenleri de çözüm karşıtı suçlama kolaycılığına soyunmasın, artık kimse bunu yutmaz” şeklinde konuştu. Seçimlerden sonra müzakerelerin tekrar başlayacağı yönünde açıklama yapan siyasileri “popülist olma önceliğiyle konuşan siyasiler” olarak değerlendiren Ertuğruloğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Popülist olma önceliğiyle konuşan siyasiler seçimlerden sonra müzakereler tekrar başlar gibi altı doldurulmamış ve bana göre koşulları yerine getirilmemiş sadece bir beklenti yaratmak adına söylenen sözlerden başka bir şey değil. Bu konuda benim daha önce de neler söylediğim ortadadır. Daha önce başka, bugün başka, yarın başka konuşan birisi de değilim. 50 yıldır sürdürülen yöntemlerle bir yere varılamayacağı aynı parametrelerle aynı yöntemlerle devam edip de 50 yıldan sonra farklı netice beklemenin mümkün olmadığı gerçeğini dikkate alarak herkesin bu yorumları yapmasını bekliyorum.

Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devleti, Türkler de Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bir etnik azınlık olarak görüldüğü sürece hiçbir müzakere sürecinden iki tarafın da kabul edeceği eşitlik temelinde bir ortaklığın gündeme geleceği mümkün olmadığı bir kez daha vurgulamak isterim. UBP’nin iktidarında 50 yıldır denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış sürece onay vermeyeceğimizi, ancak başarı şansı olan ve gerçekten eşitlik zemininde gerçekleştirilen bir müzakere sürecine destek vereceğimizi, bunun dışında boşuna harcayacak bir zamanımız olmadığını bir kez daha vurgulamak isterim. Her iki taraf da masaya devlet olarak oturursa ve bunca yıldır yapıldığı gibi ‘sözde masaya iki devlet olarak oturuyoruz ancak taraflardan biri devlet diğeri azınlık olarak dünyada muamele gördüğü sürece masadaki sözde eşit toplumlar olarak oturmamızın hiçbir anlamı yoktur. 50 yıldır müzakerelerde bir netice alınamamasının tek nedeni de budur. Bu gerekçe orada durduğu sürece kimse Kıbrıs Türk halkı ile artık alay etmesin.

Bu şekilde müzakerelere devam edeceğiz şeklinde bir beklenti yaratmasın. Gerçekçi değildir, mümkün değildir, olmayacak bir şeydir. Bu Kıbrıs Türk tarafının ya da UBP’nin müzakerelere karşı olduğu yönünde yorumlanmamalıdır. Tam tersini söylüyoruz, müzakereden yanayız ancak gerçekten eşit olarak masaya oturacaksak ve başarı şansı varsa müzakereden yanayız. Yine oturup da yıllarımızı boşuna harcamanın hiçbir anlamı yoktur. Bizi başarı şansı olmayan müzakere süreçlerine kilitleyip hiç başka seçeneği gündeme getirmemizi garantiye alarak üzerimizde ambargolar uygulatarak bizi dünyadan soyutlayarak güya müzakere ediliyor ve Kıbrıs konusuna çözüm bulunacak yok böyle bir tablo bitti… Crans Montana ile bu süreç çöktü. Bunu herkesin görmesi gerekir”

Müzakere süreci ile ilgili görüşlerini açıklayan Ertuğruloğlu, Rum tarafının açık açık sergilediği, Kıbrıs Türk tarafını azınlık gördüğü realitesine rağmen, sanki Kıbrıslı Türklerle eşitlik temelinde bir anlaşmaya tarafmış gibi göstererek Kıbrıs Türkü’nde bir beklenti yaratmayı marifet sananların artık bundan vazgeçmesi gerektiğini ifade ederek, “Bu mesajın sadece partilere değil başta Sayın Cumhurbaşkanı’na iletiyorum” dedi ve şöyle konuştu:

“Kimse kendisi çok çözümcü ama gerçeklikleri söyleyenleri de çözüm karşıtı suçlama kolaycılığına soyunmasın, artık kimse bunu yutmaz. Rum tarafının açık açık sergilediği, Kıbrıs Türk tarafını azınlık gördüğü realitesine rağmen sanki bizlerle eşitlik temelinde bir anlaşmaya tarafmış gibi göstererek Kıbrıs Türkü’nde bir beklenti yaratmayı marifet sananlar artık bundan vazgeçmeli. Bu mesajın sadece partilere değil başta Sayın Cumhurbaşkanı’na iletiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı artık KKTC’nin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğunu anlasın ve çözümün KKTC devletinin kabulünden geçtiğini görsün. Bu devleti ortadan kaldırarak çözüme gidileceği rüyasından da uyansın”

Güney’deki liderlerin ve siyasi partilerin söylemlerinin ‘aynı’ olduğunu ve tümünün Kıbrıs’ın işgal altında olduğu yönünde açıklamaları bulunduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, tüm bunlar göz ardı edilerek ‘Kıbrıs Türkü’ne sözde kendini çözümcü gösterecek, uzlaşıcı gösterecek diye yalan söyleyen siyasi yapının’ uyanması gerektiğini kaydederek, “Rum tarafında neler oluyor neler söyleniyor, ENOSİS kararları gündeme getiriliyor tekrardan, bu adanın bir Helen adası olduğu pervasızca vurgulanıyor, bizleri azınlık olarak gördükleri pervasızca söyleniyor. Hala daha bunlar yokmuş gibi çözüm, görüşme…

Biz kim onlar kim ve hangi sorunu çözeceğiz. Rum’un tarih ettiği sorunu mu çözeceğiz. Güney’de cumhurbaşkanlığı seçimleri var, tüm adayların tarif ettiği sorun belli, ‘Türk işgali 74’te başladı, Türkler azınlık’… Farklı konuşan bir lider var mı güneyde, farklı konuşan bir siyasi parti var mı güneyde? Hangisi kazanacaksa bize ne, Anastasiadis tekrar kazansa ne fark eder, karşısındakilerden birisi kazansa ne fark eder. Farklı konuşan biri mi var? Vizyonu farklı olan biri mi var? Adayı Helen adası olarak görmeyen bir Rum lider mi var güneyde? Kıbrıs Türkü’nü azınlık olarak görmeyen bir Rum lider ya da parti mi var güneyde… Kiminle muhatabız? Tüm bunlar göz ardı edilerek Kıbrıs Türkü’ne sözde kendini çözümcü gösterecek, uzlaşıcı gösterecek diye yalan söyleyen siyasi yapının uyanması lazım. Gerçekleri konuşalım… Bunları söyleyince biz kötü oluyoruz. Bunları söylemeyeceksiniz, Kıbrıs konusunda pembe tablo çizeceksiniz. Güney’de kardeşlerimiz var bizimle yanıp tutuşuyorlar mı anlaşmak için? Bu tabloları söyleyeceksiniz” dedi.

Müzakereler devam ettiği sürece KKTC’nin tanınmasının başka yolu aranmadığı ve gündeme getirilmediğini belirten Ertuğruloğlu, KKTC’nin varlığının çözüm ve tanınma önündeki bir engel olmadığını kaydederek, “Tanınma politikasını bugüne kadar defalarca vurguladım ancak bir türlü bu mesajı almak istemeyenler var. Bizi eleştiriyorlar, KKTC diye bağırıyorsunuz, bunca yıldır neden tanıtamadınız diye… Biz müzakereler devam ettiği sürece yıllardır tanınma politikasını gündeme getiremedik. Müzakere süreci ile çelişkili olur diye tanınma talebini gündeme getiremedik. Tanınmamızı, müzakere sürecinin içinde gerçekleştirme siyaseti ile bugünlere gelindi. O da KKTC’nin tanınmasını arzu eden liderler olduğu zaman. Olmadığı zamanlar da oldu, Sayın Talat ve Sayın Akıncı zamanı KKTC’nin tanınmasını vizyonunun bir parçası olarak oluşturmamış cumhurbaşkanları döneminde o da istenmedi ve çözüm KKTC’nin ortadan kaldırılması diye yorumlandı. Biz ona hiçbir zaman inanmadık, çözüm KKTC’nin ortak olacağımız tarafla kabulünden geçer siyasetini gündemimizde tuttuk, hala daha da bizim için geçerli olan bu. KKTC çözümün önündeki engel değildir. Tam tersine KKTC çözüme giden tek yoldur. Bunu herkesin algılaması lazım, Rum tarafından önce bizim kendi içimizdekilerin bunu algılaması lazım” dedi.