İSTANBUL (AA) - BİLGAY DUMAN - Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) 30 Eylül 2018 tarihinde parlamento seçimleri gecikmeli de olsa gerçekleştirildi. 21 Eylül 2013’te son parlamento seçimlerinin ardından yasal süre gereği 4 yılda bir düzenlenmesi gereken seçimler 2017’de yapılamadı. Bu süreçte IKBY özellikle Mesut Barzani’nin liderliğindeki KDP’nin öncülüğünde bağımsızlık referandumu sürecine girerken, seçimler ikinci plana atıldı. IKBY Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu (KYSRK) tarafından, IKBY parlamento seçimleri için 24 Ekim 2017 tarihi belirlenmiş olsa da siyasi partiler adaylarını gösteremediği gerekçesiyle tarih belirtilmeden ertelendi. Bu süreçte IKBY hükümeti, bölgenin içinde bulunduğu siyasi problemler, güvenlik durumu, DEAŞ tehdidi ve finansal zorlukları öne sürerek parlamentonun görev süresini uzattı.

8 Mayıs 2018’de IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, IKBY parlamento seçimlerinin 30 Eylül 2018’de yapılabileceğini açıkladı. Ancak KDP dışındaki siyasi grupların büyük bölümü, IKBY'nin bu seçimlere hazır olmadığı gerekçesi ile seçimlerin ertelenmesi yönünde tavır aldı. Özellikle KYB, seçimlerin yapılmasına karşı ciddi bir tavır sergiledi. Ancak KDP'nin baskısıyla düzenlenen IKBY Parlamentosu’ndaki oturumda 30 Eylül 2018 tarihinin onaylanmasından sonra ise KYSRK seçim takvimini açıkladı. Bu takvime göre IKBY 2018 Parlamento Seçimleri için 11 Eylül 2018'de başlamak üzere 20 günlük bir propaganda süresi öngörüldü. Bu sürecin sonunda parlamento seçimleri pekçok tartışmayla birlikte gerçekleştirildi. Seçimlere dair kesin olmasa da ilk sonuçlar geldi. Ancak sonuçların değerledirilmesi ve önümüzdeki sürece ilişkin öngörülerde bulunulabilmesi için IKBY'nin nasıl bir ortamda seçimlere girdiğinin analizinin yapılması yerinde olacak.

- IKBY seçimlere nasıl girdi?

Aslında IKBY'nin 21 Eylül 2013'te yapılan parlamento seçimlerinin ardından derin bir siyasi krizin içerisinde olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Nitekim 30 Eylül 2018 seçimlerine kadar geçen 5 yıllık sürede bu krizin sancıları net olarak hissedildi ve IKBY'nin siyasi sürecinde önemli izler ortaya çıktı. Belki de bu süreçte IKBY'nin birkaç kez dönüşüm yaşadığını söylemek doğru olabilir. IKBY’nin iki ana partisi KDP ve KYB arasında 2004’te yapılan ve yönetimi paylaştıran stratejik anlaşma, 2013 seçimlerinde KYB kaybeden taraf olunca sona erdi. KDP, KYB’nin tüm itirazlarına rağmen, Goran ve İslamcı partilerle anlaşarak hükümeti kurdu, KYB ise sonradan dahil oldu. 9 ay sonunda hükümetin kurulmasıyla o gün patlak veren siyasi kriz ötelenmiş oldu.

DEAŞ'ın Haziran 2014’te Musul’u işgali ve Erbil’i tehdit eder hale gelmesiyle, DEAŞ'la mücadele öncelik haline geldi. Öte yandan Bağdat da petrol fiyatlarındaki düşüşü, ekonomik krizi ve DEAŞ'la mücadeleyi gerekçe göstererek IKBY’ye bütçeden gerekli ödemeleri yapmama ya da geciktirme yoluna gitti. Ancak bu durum IKBY'yi ciddi olarak ekonomik darboğaza soktu ve IKBY ne şirketlere ne de memurlarına para ödemeyemez haline geldi. IKBY'de neredeyse üç yıla yakın bir süre memur maaşları ya ödenmedi ya da yüzde 25'i gibi çok az bir kısmı ödendi. Bu süreçte 2013'te 2 yıl uzatılan Mesut Barzani'nin başkanlık süresinin Ağustos 2015'te dolmasına rağmen başkanlıktan çekilmemesi ile başlayan krizle birlikte, hükümetteki uyumsuzluk, Goran’ın KDP ile işbirliğinin kendisine taban kaybettirdiğini düşünmesi gibi sebeplerle bir araya gelince yeni bir kriz patlak verdi. Goran ve KYB, IKBY Başkanı’nı parlamentonun seçmesi konusunda ciddi bir baskı oluşturdu. KDP de görev süresi dolan Barzani’nin görevde kalması konusunda ısrarcı davrandı.

Ancak Goran’ın tavrı, KYB’ye nazaran daha sert oldu. Son aşamada mücadele tamamen KDP ve Goran çekişmesine döndü. Goran'ın desteğiyle Süleymaniye'de Mesut Barzani'ye karşı başlatılan gösterilerin kanlı bir hal almasının ardından KDP'li IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, Goran'ın hükümetteki bakanlarını görevlerinden aldı ve Goran üyesi olan IKBY Parlamento Başkanı Yusuf Muhammed Sadık'ın Erbil'e girişini yasakladı. Böylece IKBY hükümeti devam etse de 15 Eylül 2017'de “bağımsızlık referandumu” kararının onaylandığı toplantıya kadar, yaklaşık 2 yıl boyunca IKBY Parlamentosu'nda toplantı yapılmadı. Bu süreçte Mesut Barzani, kendisi ve lideri olduğu KDP üzerindeki baskıyı azaltmak ve en büyük rakibi KYB'ye karşı avantaj sağlamak için referandum hamlesini yaptı. Zira daha önce alınan karar gereği 24 Eylül 2017'de IKBY parlamento seçimlerinin yapılması gerekiyordu. Ancak 2013'teki uzun süren hükümet görüşmelerinin ardından kurulan hükümetin istikrarsızlık faktörü olması, bunun KDP tabanı dahil halk üzerinde ortaya çıkardığı etki, IKBY'nin karşılaştığı ekonomik zorluklar KDP'yi, IKBY siyasetinde zor durumda bırakmıştı. Bu durumda yapılacak bir seçimde ciddi bir puan kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan KDP, referandum hamlesiyle süreci tersine çevirmeye çalıştı. Bu sırada KYB, Celal Talabani'nin hastalığı sonrası liderlik problemleri ve iç çekişmelere maruz kalmıştı.Bu nedenle KDP, IKBY'de yaşayan Kürtlerin hayali olan “bağımsızlık” yönünde attığı hamlenin, KYB karşısında da avantaj sağlayacağını düşündü. Hatta KDP, özellikle KYB Genel Sekreter Yardımcısı Kosrat Resul üzerinden, KYB'deki iç dengeleri de bozmaya çalıştı. Nitekim KYB referandumla ilgili yapılan IKBY Parlamentosu'ndaki oturuma katılmış olmasına rağmen, KYB'de referanduma karşı çatlak sesler ortaya çıktı. Mesut Barzani, IKBY içerisindeki muhalefetin yanı sıra, uluslararası kabul görmemesine rağmen, referandumun gerçekleştirilmesi yönünde karar aldı.

25 Eylül 2017'de IKBY'deki “bağımsızlık referandumu” gerçekleştirilirken, Mesut Barzani Irak içerisinde ve uluslararası alanda büyük bir tepki ve yaptıırımlarla karşı karşıya kaldı. Bu süreçte Kerkük ve tartışmalı bölgeler olarak ifade edilen, IKBY sınırları dışında bulunan ancak fiili olarak IKBY’nin kontrolünde bulunan bölgelere yönelik 16 Ekim 2017’de Irak merkezi hükümetinin düzenlediği operasyonla, IKBY’nin anayasal sınırları olan Erbil, Süleymaniye ve Duhok dışındaki topraklar yeniden kontrol altına alındı. Bu operasyonlar sırasında KYB ile Irak merkezi hükümeti arasında bir anlaşmanın ortaya çıkması ve KYB’nin özellikle Kerkük’ten merkezi hükümetle anlaşmalı bir şekilde geri çekilmesi, KDP ile KYB’nin arası açtı. KDP, KYB’yi ihanetle suçlarken, KYB de IKBY’deki başarısızlıktan Mesut Barzani’yi sorumlu tuttu. Mesut Barzani üzerindeki baskı nedeniyle başkanlık görevini bıraktı.

Bu süreçte KYB içerisinden çıkan çatlak sesler 12 Mayıs 2018 Irak Parlamentosu seçimlerine doğru somutlaştı ve Celal Talabani’nin ölümünün ardından, KYB’nin en önemli lider adayları arasında gösterilen Berham Salih partisinden ayrılarak yeni bir siyasi oluşuma gitti. Öte yandan yine KYB’ye yakın olduğu bilinen, ancak referandum sürecinde “şimdilik hayır” sloganı ile Süleymaniye’de başlattığı protesto gösterileri sırasında halktan aldığı destekle siyasi bir oluşuma giden Şahsuvar Abdulvahid KYB’nin etki alanı içerisinde önemli bir destek topladı. Tüm bu süreçler IKBY’nin daha önceki seçimlere göre farklı bir seçim havasına girmesine neden oldu.

- 2018 IKBY seçimleri: Değişimin başlangıcı

IKBY’nin son 5 yıllık süreçte yaşadığı dinamikler, 2018 seçimleri ile birlikte etki ve sonuçlarını hissettirmiş görünüyor. Zira geçen 5 senenin en önemli somut karşılığı, 2009 ve 2013 seçimlerinden farklı olarak IKBY başkanlık seçimlerinin parlamento seçimleri ile birlikte yapılmaması. Zira IKBY’de referandum sonrası süreçte IKBY’deki başkanlık makamı kaldırılarak görevleri başbakanlık ve parlamentoya devredildi. Öte yandan seçimlere katılım oranında da önemli bir değişiklik oldu. Seçimlere katılım oranları Erbil'de yüzde 58, Duhok'ta yüzde 61, Süleymaniye'de yüzde 51 olarak gerçekleşti. Böylece 12 Mayıs 2018'de yapılan Irak parlamento seçimleriyle birlikte IKBY'de düşen seçimlere katılım oranı düşüş istikrarını sürdürmüş oldu. 2013’te yapılan IKBY parlamento seçimlerinde katılım oranı yüzde 73 olarak açıklanmıştı. Ancak bu rakamlar sahte ve usulsüz oy kullanımları da hesaba katılarak dikkate alınmalı. Nitekim seçimlerden hemen sonra hemen hemen bütün partiler, diğer partileri hile yapmakla suçladı. Hatta Yeni Nesil ve Goran, KYSRK’nın seçim sonuçlarındaki hileli durumu düzeltmemesi halinde seçim sonuçlarını kabul etmeyeceklerini duyurdu. Ancak bu durum daha önceki seçimlerden çok da farklı görünmüyor. KDP dışında KYB ve İslamcı partilerin de büyük bir itirazı yok gibi. Bu nedenle seçim sonrası siyasi süreç tartışmalı da olsa bir şekilde yürütülecek gibi görünüyor. İlk açıklanan resmi olmayan rakamlara göre, KDP'nin yaklaşık yüzde 45’le en yakın rakibi olan KYB'den iki kat fazla oy aldığı görülüyor. KYB'nin hemen ardından Goran, Yeni Nesil Hareketi, Komal (Kürdistan İslami Cemaati), Islaha Doğru Listesi (Kürdistan İslami Birliği ve Kürdistan İslami Hareketi) geliyor. Sonuçlar kesin olarak açıklanmasa da büyük oranda bir değişiklik beklenmiyor.

Buradan hareketle ilk veriler analiz edildiğinde, KDP’nin önemli bir başarıyı yakaladığı ve 2013 seçimlerindeki oy oranı ve sandalye sayısını artırdığı görülüyor. Bu durum KDP’nin parti tabanı ve teşkilatını harekete geçirmesi ve konsolide etmesiyle de ilgili görünüyor. Nitekim son 5 yılda yaşanan bütün krizlere rağmen KDP bir şekilde etki alanını koruyor. Bu sonuçlar bunun göstergesi. Daha önceki seçimlerde elde ettiği 38 sandalye, KDP’ye parlamentoda rahat bir hareket alanı sağlamıyor, başka grupların güçlü desteğine ihtiyacı ortaya çıkarıyordu. Ancak seçim sonuçlarının bu şekilde onaylanması halinde KDP parlamentoda tek başına büyük bir güç elde etmiş olacak. Zira parlamentoda çoğunluğu sağlamak için 56 milletvekiline ihtiyaç var. KDP’nin sayısı 11 olan kota sandalyelerinden 8 ya da 9’nun kendine yakın parti, grup ve kişilerden seçilmesini sağladığı biliniyor. Özellikle güvenlik güçlerinin oy verdiği özel oylama sırasında neredeyse kota sandalyelerine ilişkin tablo ortaya çıkmış durumda. Kota sandalyelerinin desteği de KDP’nin sandalye sayısına eklendiğinde parlamentoda büyük bir grubun desteğine ihtiyaç olmaksızın hareket imkanı sağlıyor. Bu durum KDP’yi IKBY siyasetinde en büyük güç haline getirmiş olacak.

Bölgenin diğer önemli aktörü KYB ise mevcut sonuçlara göre yeniden ikinci parti konumuna yükseldi. 2013 seçimlerinde Goran’a kaptırdığı ikinciliği, 2018 seçimlerinde bütün iç çalkantıları ve problemlerine rağmen geri almış durumda. Bu geri dönüşün en büyük sebeplerinden biri Goran’ın etki kapasitesini yitirmesi ve Berham Salih’in yeniden partiye katılması. Ancak KYB’nin KDP’nin neredeyse yarısı kadar oy almış olması da dikkate alınmalı. Diğer taraftan her şeye rağmen elinde bulundurduğu ekonomik güç, askeri yapı ve Süleymaniye ile çevresindeki idari gücü düşünüldüğünde KYB’nin etki alanı aldığı oy potansiyelinden daha büyük. Bu anlamıyla KYB’nin KDP ile birlikte IKBY’nin iki yürütücü gücünden biri olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Bu nedenle KYB’yi iktidar hesaplarının bir parçası olarak düşünmek gerekiyor. 2013 seçimlerinden sonraki tecrübe dikkate alındığında, KYB yeniden iktidarın dışında kalmak istemeyecektir. KYB partideki iç çöküşünü de iktidar olarak dengelemek isteyebilir.

Ancak KYB’nin de içerisinde bulunduğu Süleymaniye tabanlı Kürt siyasi hareketinde önemli bir hareketlilik var. Goran, lideri Noşirvan Mustafa’nın ölümünden sonra önemli bir temsil sorunu ile karşılaştı. Mustafa’nın ardından partinin liderliğini üstlenen Ömer Seyid Ali’nin parti teşkilatı ve bölge siyaseti üzerinde etkisiz kalması Goran’ın hamle gücünü zayıflattı. Bu nedenle KYB ile aynı seçmen tabanını paylaşan Goran’ın bir kısım oylarının KYB’ye geçtiği görülüyor. Öte yandan referandum sürecinde bulduğu destekle siyasi bir harekete dönüşen Şahsuvar Abdulvahid önderliğindeki Yeni Nesil Hareketi’nin de etkisi çabuk geçmiş gibi görünüyor. Nitekim Yeni Nesil Hareketi’nin Irak parlamentosu seçimlerinde aldığı oy oranına göre IKBY parlamento seçimlerinde aldığı oyda ciddi bir düşüş var. Bu durum KYB’nin oylarındaki artışın temel nedenlerinden biri olarak gösterilebilir. Ancak hem Goran hem de Yeni Nesil Hareketi’nin sadece güvenlik güçlerinin oy kullandığı özel oylamada dahi 15 binin üzerinde oy almış olması oldukça önemli. Zira güvenlik güçlerinin kontrolü fiilen KDP ve KYB’nin elinde. Ancak Goran içerisinde artık KYB’ye gitmeyecek kemik bir yapı oluşmuş durumda. Goran’ın gücünün zayıflaması, teşkilat olarak da zayıflamasına yol açabilir. Bu durumda Goran’dan KYB’ye kaymayacak olan muhalif tabanının Yeni Nesil Hareketi’ne geçme olasılığı oldukça yüksek. Ayrıca Yeni Nesil Hareketi’nin 12 Mayıs 2018 parlamento seçimlerinde Erbil’den aldığı oy da (48 bin civarında) düşünüldüğünde, Yeni Nesil Hareketi’nin sadece Süleymaniye bölgesi için değil, Erbil’deki muhalif yapının da adresi olabilir.

- Merkezi hükümet ile ilişkiler

Diğer taraftan İslamcı partilerin oylarında da bir düşüş söz konusu. Muhtemelen bir önceki parlamento döneminde elde ettikleri sandalye sayısına ulaşmaları mümkün olmayacak. Bunun en büyük sebeplerinden biri KDP ve KYB’ye alternatif olarak görünen bu partilerin, bu rolü iyi oynayamamış olması. Diğer taraftan her ne kadar muhafazakar bir tabana sahip olsa da IKBY’deki gelişme ve modernleşmenin de giderek İslamcı partilere olan ilgiyi azalttığı görülüyor. Bununla birlikte İslamcı partilerin birleşme çabasının olumsuz sonuçlanması da bu partilere oy veren halkın inancını yitirmesine sebep olduğunu söylemek mümkün. Bununla birlikte üç siyasi parti ile temsil edilen İslamcı kanadın kendi içindeki yarışta da Müslüman Kardeşler ekolünün temsilcilisi olarak bilinen Kürdistan İslami Birliği ile Kürdistan İslami Hareketi’nin oluşturduğu İslaha Doğru Koalisyonu’nun, daha muhafazakar ve radikal bir İslami görüşe sahip Kürdistan İslami Cemaati’nin gerisinde kalmış olması dikkat çekici oldu. Bu anlamıyla IKBY’deki İslamcı tabanın daha tutucu bir poziyon alarak, söylem ve teşkilat olarak katı yapısını koruyan Kürdistan İslami Cemaati’nin arkasında durduğu görüldü.

Bu tablo içerisinde, seçim öncesi dinamikler de hesaba katıldığında, daha önceki dönemden farklı olarak IKBY’de geniş tabanlı bir koalisyon hükümetinin ortaya çıkmayacağını söylemek mümkün. Nitekim KDP’nin bu oy oranı ile küçük bir partiyi yanına alarak koalisyon hükümeti kurması çok kolay. Ancak KDP’nin KYB’yi dışarıda bırakmak isteyip istemeyeceği ya da KYB’nin iktidar dışında kalmayı tercih edip etmeyeceği de önemli bir belirleyici olacak. Irak cumhurbaşkanlığı seçiminde KDP ve KYB çok güçlü bir biçimde karşı karşı geldi. Talabani ailesinin liderliğindeki KYB, Berham Salih’i Bağdat’a göndererek, güçlü bir lider figürünü elimine etti ve böylece parti teşkilatındaki kontrolü arttırdı. Irak merkezi politikasının Berham Salih’i, yani KYB’nin adayını tercih etmesi, KDP açısından Bağdat’la ilişkilerde önemli bir faktör. Bu nedenle KDP’nin IKBY yönetimi olarak Süleymaniye’de de etkisini sağlaması ve Bağdat’la ilişkiler açısından KYB’yi tamamen devreden çıkarması zor görünüyor.

Ancak KDP’nin hükümet kurma sürecinde KYB ile tek başına kalmak istemeyeceğini de söylemek mümkün. KYB, KDP’den daha az oy almış olsa da hem Süleymaniye’deki varlığı hem de Bağdat’taki etkisi nedeniyle siyasal olarak güçlü pozisyonda. KDP, bir hareket alanı sağlayabilmek ve KYB’yi hükümet içerisinde dengeleyebilmek için başka bir partiyi koalisyona dahil etmek isteyebilir. Ancak 2013’ten sonraki geniş tabanlı hükümetin kurulması zor görünüyor. Nitekim bu geniş tabanlı hükümetin yürütülmesindeki zorluklar geçen süreç içerisinde KDP’nin ciddi derece canını sıktı. Buradan hareketle KDP’nin KYB ile birlikte bir küçük partiyi daha yanına alarak bir hükümet kurması en olası senaryolardan biri olarak görünüyor. Aksi takdirde mevcut siyasi yapıyla KDP’nin KYB olmadan tek başına küçük bir parti ile hükümet kurması, referandum sonrası moral ve siyasal olarak çöküş içerisinde olan IKBY’deki idari ve siyasi ayrışmayı daha da körükleyebilir. Bu durumda KDP kendi bindiği dalı da kesmiş olacaktır.

[Bilgay Duman, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) uzmanıdır]