Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ''Şunu göz ardı etmemeliyiz ki İslamiyet'i terörizmle tanımlamaya çalışmakta ısrar eden pervasız siyasetçiler ve basın yayın kurumları, bu terörist saldırıyı besleyen faktörlerin başında gelmektedir.'' dedi. Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlüğün ortadan kaldırılması konulu oturumda konuştu. Tek bir kişinin dahi güvende olmadığı bir dünyada hiç kimsenin güvende olamayacağının altını çizen Çavuşoğlu, meseleye bu açıdan yaklaşılması gerektiğini ve ortak tehditlerle ancak ortak bir duyarlılık ve kararlılık gösterildiği takdirde mücadele edilebileceğini söyledi.

Dünyanın neresinde olursa olsun, terörü ve terör olaylarını besleyen radikalleşme sürecinin temelinde hayali ve çarpık tarihi anlatılar ile zehirli komplo teorilerinin mevcut olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

''Şunu göz ardı etmemeliyiz ki İslamiyet'i terörizmle tanımlamaya çalışmakta ısrar eden pervasız siyasetçiler ve basın yayın kurumları bu terörist saldırıyı besleyen faktörlerin başında gelmektedir. Anlamı barış olan yüce dinimiz İslam'ı terörle yan yana göstermeye çalışan hadsiz, haksız ve kasıtlı yaklaşımları bu platform altında bir kez daha reddediyor ve kınıyoruz. İslami terörizm, Hristiyan terörizmi, Musevi terörizmi veya Budist terörizmi gibi kavramları hep birlikte elimizin tersiyle itmeliyiz. Terörün dini, dili, ırkı, milliyeti yoktur. Terör, insanlığa karşı bir suçtur. Bu gerçeği idrak etmek ve idrak ederken herkes için ortak bir anlayışa sevk etmek siyaset ve medyanın ortak sorumluluğudur."

Yükselen adaletsizlik, önyargılar, ayrımcılık, hoşgörüsüzlük, nefret suçları ve söylemine karşı etkili önlemler almanın tam da zamanı olduğunu belirten Çavuşoğlu, bu dehşet verici eğilimlerin toplumlarımızı zehirlemesine ve şiddet üretmesine izin verilemeyeceğini vurguladı.

Mevcut mevzuatların etkin biçimde uygulanması ve ayrıca yeni yasal düzenlemeler getirilmesi gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu,
toplumun tüm unsurlarının, fikir oluşturucuların, siyasi liderlerin, medya ve dijital medya aktörlerinin seferber edilmesinin mutlak bir zaruret olduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, konuşmasında şu değerlendirmelerde bulundu:

''Terör eylemlerini fitilleyen, gerçekleştiren, finanse eden ve destekleyenlerin hesap vermelerini sağlamalıyız. Bu doğrultuda nefret suçlarının takibi, kaydı ve raporlanması hayati öneme sahip. Dünyamız, nadir görülen belirsizlik ve değişim sürecinden geçiyor. Çatışmalar daha karmaşık hale geliyor. Yurtta barış ile dünyada barış, tüm ülkelerde birbiriyle bağlantılı olmaya devam ediyor. Barışa yönelik tehditlere kayıtsız kalmak ve BM Genel Kurulunun bütün imkanlarını kullanmamak, yüz yüze olduğumuz sınamalara karşı verebileceğimiz en kötü yanıt olacaktır.''

''Din veya inanç temelli terörizm ve diğer şiddet eylemleriyle mücadele'' başlıklı A/73 ve L/79 simgeli ortak sundukları kararı kabul etmek için toplandıklarını belirten Çavuşoğlu, bu kararın uluslararası camiaya birlik içinde şu mesajı vereceğini söyledi:

''Ayrımcılık ve terörün her türü küresel tehdittir. Çifte standartların ya da muğlaklığın olmadığı tek, tutarlı ve net bir adalet ölçüsüne sahibiz. Biz İslam düşmanlığını da antisemitizmi de Hristiyan karşıtlığını da insanlık suçu olarak görüyoruz. Ayrımcılık ve terörün her türünü, hiçbir tereddüt olmaksızın kınıyoruz, lanetliyoruz. Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadan güçlerimizi birleştirmeyi taahhüt ediyoruz.''

Çavuşoğlu, bu toplantının ve kararın kabul edilmesinin uluslararası toplum için bir mihenk taşı, bir milat olacağını ve herkes için temel bir yol haritası niteliği taşıyacağını belirtti.

BM Genel Sekreter Antonio Guterres’e, dini mekanlara saldırıları önlemek ve bu mekanların kutsiyetini muhafaza etmeye yönelik bir eylem planı geliştirmek amacıyla BM Medeniyetler İttifakı Girişimine ve Yüksek Komisere yönelik isabetli çağrısından dolayı teşekkür eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin kurucularından birisi olduğu bu girişimin potansiyelini gayet iyi bildiğini söyledi.

Çavuşoğlu, ''Genel Kurula, dünya genelinde bütün önyargılara, ayrımcılığa, hoşgörüsüzlüğe, şiddete, nefrete, ırkçılığa ve teröre karşı mücadele etme konusundaki ortak kararlılığımızı güçlü şekilde teyit etme çağrısında bulunuyorum. Sözlerimi, 800 yıl önce Anadolu'da yaşamış ve mesajlarıyla bütün insanlığı kuşatan Mevlana Celaleddin Rumi'nin davetini hatırlatarak tamamlıyorum: Hoşgörünün kulakları ile dinleyin, şefkatin gözleri ile görün, sevginin dili ile konuşun.'' ifadelerini kullandı.