İran'daki Tahran Terbiyet Müderris Üniversitesi Öğretim Üyesi Veli Gülmuhammedi, ABD'nin nükleer anlaşma ve yaptırımlar konusuna kısa vadeli bakmadığını ve 3 aydan önce yaptırımların kalkmasını beklemediğini söyledi.Uluslararası ilişkiler uzmanı Gülmuhammedi, nükleer anlaşmanın geleceği, yaptırımların akıbeti ve Çin ile İran arasında imzalanan 25 yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması konularında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.ABD'nin 3 aydan önce nükleer anlaşma ve yaptırımlarla ilgili somut bir adım atmayacağını savunan Gülmuhammedi, İran'da haziranda yapılacak seçimlere işaret etti.

Gülmuhammedi, "Washington İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmış durumda. Seçim sonuçları netleşmeden ABD anlamlı, hissedilebilir ve güçlü bir adım atmayacaktır. Beyaz Saray, İran cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının nasıl olacağını görmek istiyor." yorumunu yaptı.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümeti ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in "temel mirasının" nükleer anlaşma olduğuna dikkati çeken İranlı akademisyen, ülkede asker kökenli birinin iş başına geçmesi ve reformistlerden kimsenin yönetimde olmaması ihtimalinin Washington için önemli olduğunu ve bunun nükleer anlaşmanın akıbetini de etkileyebileceğini ifade etti.

ABD'nin nükleer anlaşma ve yaptırımlar konusuna kısa vadeli bakmadığını belirten Gülmuhammedi, şöyle devam etti:

"İran ile ABD arasındaki ikili görüşmeler ve iki tarafın da içinde olduğu nükleer anlaşma müzakereleri Ruhani döneminde gerçekleşmeyecek. ABD, böyle bir görüşmenin İran'ın yeni hükümetiyle olmasını isteyecektir. İran'da muhafazakar bir isim cumhurbaşkanı olursa ABD ile müzakerelerden kolay kolay çekilmeyecektir. Muhafazakar cumhurbaşkanı, 'Bu Ruhani ve Zarif'in işidir' demeyecektir. (Donald) Trump'ın anlaşmadan çekilmesi gibi bir olay İran'da tekrar etmeyecek. Daha uzun süreli ve kalıcı bir anlaşmanın olmasını tercih edecektir."

- "İran ile ABD nükleer anlaşmanın canlandırılması için siyasi iradeye sahipler"

Viyana'da yapılan toplantıların ana muhataplarının Tahran ve Washington olduğunu hatırlatan İranlı uzman, "İran ve ABD, aralarındaki büyük ihtilaflara rağmen stratejik düzeyde nükleer anlaşmanın canlandırılması için siyasi bir iradeye sahipler. Viyana'daki görüşmeler bu realite doğrultusunda atılmış ilk adımdır. İran, ABD ve üçüncü tarafların açıklamalarından da bunu anlıyoruz. İki taraf da karşılıklı olarak atılan adımları yakından takip ediyor." diye konuştu.

Halihazırda yürütülen sürecin ve Viyana'daki görüşmelerin "olumlu" olduğu görüşünü paylaşan Gülmuhammedi, şu değerlendirmede bulundu:

"ABD ile İran, aralarındaki mevcut ihtilaflara rağmen ilerleme kaydediyor. ABD nükleer anlaşmaya dönüş için füze programı ve bölgesel faaliyetler konusunda İran'ın adım atmasını istiyor. İran ise sadece nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçirilmesinde ısrar ediyor. Tarafların hangi şartları öne sürdüğü ve nükleer anlaşmaya nasıl dönecekleri de gelişmelere bağlı olacaktır. Nükleer anlaşma ABD'deki yönetimlerden daha geniş bir meseledir. ABD'de sistem, şahıslardan daha önemlidir."

Gülmuhammedi, Tahran'ın 3 ay önce el koyduğu Güney Kore gemisini serbest bırakmasını ve Güney Kore Başbakanı Chung Sye-kyun'un Tahran'a yaptığı ziyareti ABD ile İran'ın "nükleer anlaşmayı ihya etme konusunda siyasi iradeye sahip olduklarını gösteren ilk somut gelişme" olarak nitelendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden'ın nükleer anlaşmaya daha erken dönmek istediğini ancak üzerinde baskı olduğunu ifade eden İranlı akademisyen, "Biden'ın, Kongrenin olumlu görüşünü alması gerekiyor. Cumhuriyetçiler ve muhalif Demokratlar var. Bir diğer önemli mesele de ABD'nin Suudi Arabistan ve İsrail gibi bölgedeki geleneksel müttefikleri. Bu iki devlet de Biden'ın nükleer anlaşmaya dönmemesi için sıkı bir lobi faaliyeti yürütüyor." yorumunda bulundu.

İsrail'in lobi faaliyetlerinin de ötesine geçerek İran'ın Suriye'deki müttefiklerine hava saldırıları düzenlediğini ve Biden'ı ikna etmek için İran'ı daha agresif adımlar atmaya zorladığını ileri süren Gülmuhammedi, şunları kaydetti:

"ABD, yaptırımların kalkmasının İran'ın bölgesel faaliyetlerinde değişim meydana getirdiğini görür ve kendisi ile müttefiklerinin çıkarlarını riske ettiğini hissederse bunu devam ettirecektir. Biden, Trump'tan sonra göreve geldi. Trump, maksimum baskı politikası uygulamış ve bu alanda bazı kazanımlar da elde etmişti. Biden da bu kazanımları kaybetmek istemeyecektir."

Gülmuhammedi, Viyana'daki görüşmeler esnasında İsrail'in İran'ın Suriye'deki müttefiklerinin mevzilerine çok sayıda saldırı düzenlediğini ve ABD'nin bölgesel müttefiklerinin de Biden'a baskı uyguladığını söyledi.

ABD'nin İran'ın caydırıcı bir aktöre dönüşmemesi için katı tutumundan vazgeçip yaptırımları kaldırabileceği öngörüsünde bulunan Gülmuhammedi, "İran'ın uranyumu zenginleştirmesi ABD ve bölgedeki müttefikleri için hassas bir mesele. Santrifüjlerin güncellenmesi ve sayılarının artırılması da ABD'yi etki altına alacak yeni bir kart olabilir. Nükleer anlaşmanın diğer tarafları oluşan müzakere ortamının bozulmaması ve İran'ın anlaşmadan çıkmamasını önemsiyor." ifadelerini kullandı.

-"İran ile Çin anlaşması Tahran ve Washington değil, Pekin ve Washington ilişkilerini de etkileyecektir"

İran ile Çin arasında imzalanan 25 yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması'nın da yaptırımların kalkmasını sağlayacak bir faktör olduğunu ve bunun Biden yönetiminin karar alıcı organlarını etkileyeceğini savunan Gülmuhammedi, "İran ile Çin anlaşması Tahran ve Washington değil, Pekin ve Washington ilişkilerini de etkileyecektir. Eğer ABD ile Çin arasındaki gerilim şiddetlenirse İran bu anlaşmayı bir kart olarak kullanabilecektir." diye konuştu.

Gülmuhammedi, ABD'nin Çin ile yapılan anlaşmanın kısa sürede hayata geçmeyeceğini bildiği için bunu hemen bir kart olarak değerlendirmeyeceğini belirterek, "Çin ile Washington arasındaki gerginlik artarsa, Pekin Tahran'ın tavrını sertleştirmesini sağlamak için iş birliğine özel bir önem verecektir ve buna yoğunlaşacaktır." dedi.

TAHRAN (AA) - MUHAMMET KURŞUN -