İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kendi evladının evine bile haber vermeden, karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP'nin başındaki zatın, bu eşkıyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık." dedi.Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) 12. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yıllardır gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsine uygulanan oyunlara karşı kendini, hem dışarıda hem içeride güvence altına alacak yeni ekonomik sistemiyle tüm vaktini ve enerjisini kendi hedeflerine yöneltme imkanına kavuştuğunu söyledi.

Vatandaşlardan ve iş dünyasından ülkenin bu tarihi atılımına destek vermelerini beklediğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu ülke hepimizin, bu devlet hepimizin. Elde ettiğimiz kazanımlar hepimizin olduğu gibi uğradığımız kayıpların bedelini de hep birlikte ödediğimiz unutulmamalıdır. Dün vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle, emperyalistlerle yaptığımız mücadelede mesele nasıl Tayyip Erdoğan veya şu parti, bu parti meselesi değil, tüm Türkiye'nin bekası meselesiyse bugün de ekonomide aynı mücadeleyi veriyoruz. Demokraside, temel kalkınma ve hizmet altyapılarında, güvenlikte, ülkemizi çıkardığımız seviyenin nimetlerinden 84 milyonuyla, 81 vilayetiyle hep birlikte istifade ettik, ediyoruz. Bugün de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme mücadelesini başarıyla sonuçlandıracağımızdan hiç endişeniz olmasın. Bunun nimetlerinden yine hep birlikte yararlanacağız."

- "Aşamayacağımız hiçbir engel, hiçbir tuzak yoktur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sebeple hiçbir ayrım yapmaksızın, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına "Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için gelin, büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye destek olun." çağrısında bulunduklarını anımsatarak, şöyle devam etti:

"Kendi paramıza sahip çıkarak destek olun. Sinsi bir şekilde yayılan yanlış, yalan, art niyetli haberlere itibar etmeyerek destek olun. İşinize, gücünüze, ekmeğinize sıkı sıkıya sarılarak destek olun. Girişimciyseniz yeni yatırımlar yaparak destek olun. Çalışabilecek durumdaysanız en yakından, en kolayından başlayarak istihdama katılarak destek olun. Sanayiciyseniz makinelerinizi daha çok çalıştırıp, üretiminizi arttırarak destek olun. İhracat yapıyorsanız mevcut pazarları genişleterek, yeni pazarlar bularak teslim. Turizmciyseniz önümüzdeki sezona daha güçlü şekilde hazırlanarak destek olun. Çiftçiyseniz daha çok ekerek, daha çok hayvan besleyerek, daha çok mahsul elde ederek destek olun. Küçük işletmeciyseniz, esnafsanız, ekmek teknenize daha sıkı sahip çıkarak destek olun. Ticaret erbabıysanız, aldığınız, sattığınız ürünlerin fiyat dengesini kısa vadeli yüksek kazanç hırsıyla değil, kendinizin ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözetip belirleyerek destek olun. Emekliyseniz, ev kadınıysanız, geçiminizin ve evinizin bereketini artıracak yöntemlerle destek olun. Velhasıl, her birimizin bu mücadeleye vereceği bir destek mutlaka bulunuyor. Biz, milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri olduğumuzda, kardeş olduğumuzda, hep birlikte Türkiye olduğumuzda, Allah'ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mücadele, aşamayacağımız hiçbir engel, hiçbir tuzak yoktur."

Bunu geçmişte yaşadıkları nice hadisede hep beraber gördüklerini aktaran Erdoğan, "Kendi paramıza sahip çıkarak, rahmetli Özal'ın döneminde bunu gördük. Kendi paramıza sahip çıktık. Bütçe disiplinini koruyarak daha çok üretmek ve ihracat yapmak suretiyle cari dengeyi fazlaya çevirerek inşallah ekonomide de aynı neticeyi elde edeceğimize yürekten inanıyorum." dedi.

- "(CHP) Partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke için böylesine büyük ve tarihi devrimleri hayata geçirmenin gayretiyle gece gündüz koştururken, birilerinin de akla ziyan iddialarla, çocuksu davranışlarla kendi kalibrelerini sergilediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"CHP'nin başındaki zat, son günlerde terör örgütünün güdümündeki partiyle kurduğu sıkı fıkı ilişkilerin de etkisiyle olsa gerek kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasına randevu istedi. Merkez Bankası, kendisine randevuyu verdi, gitti. Kendisi brife edildi fakat çıktı, çıktıktan sonra da yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibiliyet bozuk. Arkadan İstatistik Kurumu'ndan randevu istedi. Tabii İstatistik Kurumu, randevu vermedi. Ne dedi? Dedi ki 'Siz imtihanı kaybettiniz.' Niye? 'Merkez Bankasına gittiniz. Orada içeride başka, dışarıda başka hareket ettiniz. Dolayısıyla İstatistik Kurumu, sır bir kurumdur. Siz burada da aynı yollara başvurursunuz. Talebiniz neyse bize bildirin. Biz sizin talebinize gerekli cevabı veririz.' dedi. Ve bunlar kalktılar İstatistik Kurumunun önüne geldiler, orada gösteri yaptılar. İçeri giremediler. Şimdi bir süredir helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini ne kadar demokrat, özgürlükçü, kucaklayıcı göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada işte böyle hortluyor."

- "Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaptığı açıklamaya da değinen Erdoğan, şunları aktardı:

"Sosyal medyadan 'Yarın şuradayım.' diyerek, kapısına dayandığı kamu kurumlarına, emrivaki ile gittiği için tabii olarak kapıda kalıyor. Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanlığında yaşadık. Halbuki, aynı partinin TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi olan milletvekilleri, davet edildikleri 20. Milli Eğitim Şurası'na katılma tenezzülünde bile bulunmadılar. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitim meselelerini görüşmek üzere komisyon üyeleri, Bakanlığımıza davet edilmişlerdi. Bu davete de sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Milli Eğitim Bakanımız, çeşitli vesilelerle sık sık Meclis'e gidiyor. Kendisine orada da her zaman ulaşmak ve konuşmak mümkündür. CHP'nin amacının, Milli Eğitim Bakanlığına gidip orada Bakan'la ve Bakanlık bürokrasisiyle eğitimimizin meselelerini konuşmak, görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Kendi evladının evine bile haber vermeden, karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP'nin başındaki zatın, bu eşkıyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık. Her şeyden önce, devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir. Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi, Savunma Bakanlarımı gönderdim. Yeri geldi Dışişleri Bakanımı gönderdim. Gidin brife edin, bilgilendirin diye ama sen adam değilsin ya. Dürüst değilsin dürüst. Sana Dışişleri Bakanı'nı gönderen, sana Savunma Bakanı'nı gönderen bu Cumhurbaşkanı her noktada 'Merkez Bankası bağımsız değil.' diyordun. Hem Merkez Bankası da seni kabul etti, buyur demek ki bağımsız ama sen bağımsız değilsin. Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabii. Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyor."

- "Milletimiz, bu zorbalara hak ettikleri dersi ilk fırsatta sandıkta verecektir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bırakarak, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma, istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Ama dert başka olunca ortaya işte böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor. Atalarımızın 'Üzüm üzüme bakarak kararırmış.' dediği gibi bunlar da Kandil'in kuklası, yoldaşlarıyla otura kalka, edebiyle siyaset yapmayı unutmuşa benziyorlar. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Ya sen iktidara mı geleceksin? Kandil'deki yoldaşlarınla kol kola, dirsek dirseğe dolaşan adam sen değil misin ya? Ankara'dan İstanbul'a onlarla birlikte yürüyen sen değil misin ya? Senin neren onlardan kopuk? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Bu kadar yavrularımız bizim şehit edildi hiç umurunda değil. Zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya? Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınızı kurdunuz bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz? Milletimiz kendi değerlerine düşmanlığı, kamu görevlilerine ve kurumlarına saldırıyla bir adım öteye götüren bu zorbalara hak ettikleri dersi inşallah ilk fırsatta sandıkta verecektir."

ASKON'un 12. Genel Kurulu'nun hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, yönetimde sorumluluk üstleneceklere başarı diledi. Erdoğan, "Tabii Haziran 2023'e de bu demektir ki çok iyi hazırlanmamız gerekiyor." dedi.

- Genel Kurul'dan notlar

ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 1545-1555 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Ahmed Şemseddin Karahisar’ın yazdığı Mushaf-ı Şerif’in aslına uygun olarak el işçiliğiyle 6 ayda hazırlanan ilk sayfasını takdim etti.

Toplantıya, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Irak Özel Temsilcisi Veysel Eroğlu, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman da katıldı.

ASKON'un hazırladığı "Büyük Direniş" adlı videonun gösterildiği programda, Ayasofya İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu da Kur'an-ı Kerim okudu.

(Bitti)