Dünya, korona virüsü(covid-19) süreci ile ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşamaya başladı. Korona virüsü dünya için bir milat olmuştur. İnsanoğlunun tüm alışkanlıkları ve yaşam biçimimi yeniden tasarlanmaya başlanmıştır…

Yazımın en başında özellikle bir konuya dikkatlerini çekmek istiyorum. Günümüzde dünyada yayınlanan haberlerin %80'inden çoğunun kaynağı; AFP (Agence France-Presse), AP (Associated Pres), Reuters, BBC (The British Broadcasting Company), UPI, Reuters ve Associated Press haber ajansları olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Dünyada o gün yaşanan en önemli olayların neler olduğu, o olaylara karşı nasıl düşünmemiz/bakmamız gerektiğine, kimin haklı, kimin haksız, olduğunu bu haber ajanslardan öğreniriz. Dünyadaki ALGI yönetimini işte bu haber ajansları organize etmektedir. Günümüzde söz konusu haber ajanslarına ek olarak sosyal medyayı yani Facebook ve Twitter’i de özellikle bu çerçeve içerisinde dâhil etmemiz gerekmektedir.

Bu bağlamda şunu unutmamalıyız ki, VİRÜSTEN DAHA HIZLI YAYILAN ŞEY KORKU’dur! Virüsün hızlı yayılmasının sebebi ise izin verilen insanların evlerinde oturmak yerine sağda solda kalabalık ortamlarda gelişi güzel gezmeleridir! Hükümetler insanlara tatil yaparak gezmeleri için izin vermemiştir. Hükümetler insanlara evlerinde mümkün olduğunca her şeyden izole bir şekilde hastalığın yayılmaması ve bulaşmaması için izin vermişlerdir. 

KKTC’de hükümet insan sağlığını göz önünde bulundurarak kamu ve özel sektör çalışanlarına ilk aşamada 14 gün idari izin vermiştir. Hükümet yasakçı bir anlayışla olağanüstü hal ilan ederek birçok özgürlükleri sınırlandırıp yasaklamak yerine demokratik bir yaklaşım göstermeyi tercih etmiştir. Burada insanlarımıza düşen en büyük sorumluluk ve görev polis/asker zorlaması olmadan ailelerini düşünerek kendi istekleri ile evlerinde kalmalarıdır!

Bakınız corona ilk olarak soğuk savaş döneminde tespit edilen bir virüs çeşidi olarak karşımıza çıkmıştır. Hastalığın solunum yoluyla bulaşarak ölüme yol açtığı tespit edilmiştir. Virüsün öldürücü şekilde yayılması ise Soğuk Savaş’tan sonra olmuştur. 

2003’te SARS ismiyle Çin’den Asya’ya yayılarak yüzlerce insanı öldürdükten sonra ancak kontrol altına alınabilmiştir. Sonrasında ise ilginç bir şekilde ‘Arap Baharı’ başladıktan sonra bu kez de MERS ismiyle Arabistan’da ortaya çıkarak birçok insanın ölümüne neden olmuştur. öldürdü. Son olarak ise 2019 Aralık ayı içerisinde Çin’den tüm dünyaya mutasyona uğrayarak yayılmaya başlamıştır. 

Dünya, korona virüsü(covid-19) ile süreci hatırlayacak olursak nereden duyarak öğrendi ve takip etti? Haber kanalları gibi görülse de en önemlisi küresel şirketler ve küresel markalardan öğrendi! Bunu herkesin unutmadan bir yere not etmesi gerekir!

Dünya blokchain tabanlı dijital topluma evrilmeye başlanmıştır. 21. Yüzyıl 4. sanayi devrimi çerçevesinde dijital topluma dönüştürülebilme çalışmaları tam gaz devam etmektedir.

Endüstri 4.0 ya da 4. Sanayi Devrimi olarak nitelendirilmekte olan bu düzen/sistem birçok çağdaş otomasyon sistemini, veri alışverişlerini ve üretim teknolojilerini içeren kollektif bir terimdir. Bu devrim nesnelerin interneti, internetin hizmetleri ve siber-fiziksel sistemlerden oluşan bir değerler bütünüdür ve aynı zamanda bu yapı akıllı fabrika sisteminin oluşmasında da önemli ölçüde rol oynamaktadır. 

Dünyaya yön vermeyi kendilerine amaç edinip bu yönde hedefler koyarak bunlara ulaşmak üzere uzun yıllardır çalışmalar sürdüren mekanizmalar durmaksızın çalışmaya devam etmektedirler. Bu mekanizmaların özellikle son 150-200 senedir ne tür girişim ve gelişmeler yaşadıkları bilinen gerçeklerdir.

Bu yapıları devletler olarak tanımlamanın çok doğru olmadığını düşünüyorum. Bu yapılar küresel şirketler ve onların arkasındaki güçlü sermaye yapısı ve kendilerini gizlemeyi başarabilenlerdir…

BlockchainGeleceğizi Nasıl Etkileyecek? Başlıklı köşe yazımda, teknolojiyi, sermayeyi dolayısı ile dünya düzenini yönetmeye soyunanlar kim, kimler?  Diye sorarak bazı hatırlatmalar yapmıştım.  

1776’da ilan edilen Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ne baktığımızda o tarihte ABD’deki Alman ve Fransız grupların Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde oldukça etkili olduklarıne dikkat çekmiştim. 

Öyle ki Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde İngiliz Kralı’na hitaben bizi soyup soğana çevirdin, vatandaşlarımıza eziyet ettin gibi ifadeler yer almaktadır!

Burada gözden kaçırılmaması gereken konu ABD’deki Alman ve Fransızların el ele vererek İngilizlere karşı savaş açtıkları gerçeğidir. Sonuç itibarı ile ABD’deki Alman ve Fransızlar o tarihte İngilizleri ABD’den kovdurmayı başarmışlardır!

İngilizlerde bu gelişmenin ardından 1789’da Fransız Kralı’na karşı Fransız İhtilali’nin hayata geçirilmesini sonuna kadar desteklemiştir! Fransız İhtilali konusunda daha pek çok etken söz konusu olsa da ana etken olarak İngilizlerin Fransız Kralı’nı cezalandırma isteği bu biçimde öne çıkmaktadır!

Bu konuda bizim için üzerinde durulması gereken en önemli konu Fransız İhtilalinin imparatorlukların hızla yıkılıp ulus devletlerin oluşmasına vesile olması durumudur!

1905’de Rus, 1908’de Abdülhamit ve 1911’de Çin Devrimi Fransız İhtilalinin etkileri üzerine gerçekleşmiştir. 1905’deki devrimin ardından 1917’de Bolşevik Devrimi gerçekleşmiş ve Rusya’da Komünizm ilan edilmiştir.  1908 Abdülhamit devriminin ardından Osmanlı dağılmış ve içerisinden birçok ulus devlet çıkmıştır. Yine 1911’de yaşanan Çin Devriminin ardından 1945’de MAO üzerinden Çin’e Komünizm gelmiştir. 

Burada en dikkat çekici ayrıntı 1905 Rus, 1908 Abdülhamit ve 1911 Çin Devrimlerindeki tüm finansör ve organizatörlerin aynı akıl ve  kişiler olduğu gerçeğidir!

İşte günümüzde Dijital Dünya Düzeni ve onun en önemli dayanaklarının başında gelen Blockchain teknolojisinin arkasındaki finansör ve organizatörlerinde aynı akıl ve kişiler olduğu ifade edilmektedir!

İşte dünyayı yeniden tasarlamayı kafalarına koyan bu küresel yapılar dün nasıl imparatorlukların ulus devletlere dönüşmesini sağlayan süreçleri tetiklemişlerse günümüzde de ulus devletleri tasfiye ederek yerine blokchain tabanlı yeni dünya dijital düzenini hakim kılabilmeye yönelik bir takım açık ve örtülü girişimlerde bulunmaktadırlar.

Bu bağlamda korona virüs(covid-19) sürecini blokchain tabanlı yenidünya dijital düzenine geçişte kimse görmemezlikten gelerek yok sayamaz!

Bakınız korona virüsü(covid-19) ile ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü bir açıklama yaparak, kâğıt paraların hastalığın bulaşması noktasında önemli riskleri içermesi nedeniyle temassız dijital seçeneklerin kullanılmasını önermiştir!

Dünyayı yeniden istedikleri yönde tasarlamaya çalışan küresel yapılar nakitsiz toplum dönüşümünü gerçekleştirmeye yönelik görüldüğü üzere bir takım adımlar atmaktadırlar. Bu dönüşüm olduğunda kimin nereye ne kadar para harcadığı da tas tamam ortaya çıkarılmış olacaktır!

Korona virüsü(covid-19) süreci ile birlikte yaşanmakta olan bir diğer değişim de dinler ve ibadetlerle ilgili olarak yaşanmaya başlanmıştır. Korona virüsün(covid-19) yayılmasını engellemek maksadı ile insanların toplu olarak bir araya gelmemeleri teşvik edilerek bu yönde telkinlerde bulunulmaktadır. Her dinin ve mezhebin kutsal saydığı mekânlar korona virüsü(covid-19) sürecinin ardından hızlıca boşaltılmıştır! 

Önümüzdeki süreçte Bazı dinlerde ayinlerin dijital platformlardan yapılmasının planlandığı konuşulmaya başlanmıştır. Yeri gelmişken ifade etmek gerekirse Hıristiyanlıkta online günah çıkarma sürecinin başlatılmış olduğunu hatırlatmak isterim. Tüm dinlerde vaazların ve ibadetlerin internet üzerinden dijital platformlardan verilmesi mi isteniyor? 

Korona virüsü(covid-19) nedeniyle tatil edilen okullarda dijital/online eğitime geçilme girişimleri gündeme gelmiştir. Bunun bir sonraki aşamasında yapay zekâ ile öğretmenleri aradan çıkartarak dijital eğitim dönüşümleri mi gündeme getirilmek isteniyor? Korona virüsü(covid-19) süreci denemesi ile insanlığa dijital dünya düzenine geçiş denemesi mi yaptırılmaktadır? Öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki süreçte korona virüs konusu geride kaldığında birçok eğitim kurumunun online eğitimi öncelikleri arasına alacakları ciddi anlamda ifade edilmeye başlanmıştır!

Yine önümüzdeki süreçte en önemli yaşayacağımız değişimlerin başında yapay zekâya bağlı olarak robotların hayatımıza tahminlerimizin ötesinde girerek etkileyeceği ifade edilmektedir. Peki, insanlık buna ne kadar hazır?

Dünyadaki birçok ülke dijital dünyanın gereklerine özgü bir takım yasal düzenlemeleri gündemlerine alarak hayata geçirmeye başlamışlardır!

Bundan sonraki süreçlerde bulaşıcı virüslere dayalı hastalıkların artması durumu söz konusu oldukça insanların evlerine kapanmaları sık sık gündeme gelecektir. Böyle bir durumda ise insanların yapay zekayla artırılmış gerçeklik teknolojisi ve online alışverişlere yönelecekleri dillendirilmektedir.

Hatırlanacağı üzere TeslaMotors ve SpaceX şirketlerinin kurucusu ElonMusk, NeuraLink adlı yeni bir şirket kurduğunu ve insan beynini bilgisayar arayüzlerine bağlayacak teknolojiler üzerinde çalıştıklarını açıklamıştı.ElonMusk, bu bağlamda ne diyordu? Ben sizlerin beynine bir cihaz ile bağlanarak ya bilgi transferi yapacağım, ya da yeni hafıza yükleyeceğim! 

ElonMusk’ın iddia ve hedeflerinin ancak 7G teknolojisi ile hayata geçirilebileceği ifade edilmektedir. Şu anda dünyada 5G teknolojisi kullanılmakta. Yakın gelecekte bu bağlamda hayallerimizin de ötesinde çok ciddi değişim ve dönüşümler yaşayacağımız gibi bir durum söz konusudur!

Bakınız Corona virüsü süreci ile birlikte şu görülmeye başlanmıştır ki insanlar bu tehlikeyi bir daha yaşamamak adına kendilerine gönüllü olarak çip takılmak istenip istenmediği sorulacak olursa birçok insanın gönüllü şekilde çip taktırmak için koşa koşa gitmeye hazır oldukları gibi bir algı yaratmışlardır! 

O kadar ki sosyal medyadaki hesap sahipleri ölseler dahi kendileri veya vasilerinin istemesi durumunda dijital olarak hayatını kaybeden kişinin geçmiş hafızasının kayıt altında tutularak sınırsız şekilde dijital olarak yaşatılmasının planlandığı bir sürece doğru gitmekteyiz.

Bakınız 1981'de basılmış 2 kitap ve 9 Ocak 1988’de basılmış bir dergi var. Kitapların isimleri End of Days ve TheEyes of Darkness! Derginin ismi ise The Economist Dergi kapağı!

- End of Days kitabında "2020 yılında tüm dünyada ağır bir zatürre salgını olacak ve kısa bir süre içinde kaybolacak" denilmektedir.

- TheEyes of Darkness kitabında ise : "Bir ülkenin bir şehrini komple yok edebilecek Wuhan-400 adında biyolojik bir silahtan bahsediliyor." Yazının sonunda konuya daha geniş şekilde yer ayrılmıştır.)

- Üçüncü olarak ise The Economist Dergi Kapağı. The Economist 9 Ocak 1988'de yayınlamış olduğu dergi kapağında bakınız neyi resmediyor. "Dolar yanıyor.Doların küllerinden (phoenix) anka kuşu üzerinden kripto/dijital para doğuyor! Yıl 1988! Tesadüf mü?

-Dördüncü olarak da dünyanın en zengin ailelerinden olan Rockefeller ailesine ait Rockefeller Vakfı’nın 1 Haziran 2010 tarihinde yayınlamış olduğu son derece şaşırtıcı bir rapor var.

Bu rapora göre(2010’da yazılan rapora göre) gelecek 15-20 yılda teknolojinin getireceği düzenler irdelenmiş. Raporun önemli yanı şu: Bazı senaryolar oluşturulmuş ve söz konusu senaryoların yaratacağı etkiler incelenmiştir.

Rapor "önceden belirlenebilir durumlar" ve "belirsizlikler" olarak iki kategoriye sahip.

Tüm senaryolar "Çin, Hindistan ve diğer ulusların" yükselerek çok kutuplu bir küresel sistemin ortaya çıkmasıyla başlıyor.

Ben bu bağlamda yazılarımda uzun bir süreden buyana dünyada tek kutuplu dünya düzenin yerini çok kutuplu dünya düzenine bıraktığını sık sık değinmekteyim. 

1 Haziran 2010 tarihli rapora dönecek olur isek, neredeyse bugünü ifade ediyor.

Çin, özellikle yakın geçmişte yükselmeye geçmiş. 2017 yılında ABD ile Çin arasında ticari/askeri bazı sürtüşmeler başlamış. 2019 da ise NATO'nun Çin’i tehdit olarak nitelediği görülmüştür.

Buna karşın Çin ise kendi vizyonunu "yeni ipek yolu" ile ortaya koyarak alternatif bir düzen seçeneği ortaya çıkarmıştır.

Rapor gelecek için dört önemli senaryo oluşturuyor. 1- CleverTogether, 2- Hack Attack, 3- Smart Scramble, 4- Lock Step.

İlk senaryo koordineli ve başarılı bir dünya öngörüyor. Küresel sorunlar el birliği ile çözülüyor. Bu senaryoda güçlü ittifaklar ve daha temiz bir dünya görülüyor.

İkinci senaryo nispeten daha güvensiz ve düzensiz. Ana tema teknolojinin kontrolsüzleşmesi üzerine.

Üçüncü senaryo ise merkezi otoritelerin zayıfladığı, bireylerin ve yerel toplulukların ön plana çıkarak sorunları çözmeye giriştiği bir senaryo.

Dördüncü senaryo ise yani "LOCK STEP" ise yukarıdan aşağıya hükümet kontrolü öngören, otoriter bir düzene geçileceğini belirtiyor!

Bu senaryoya göre dünyaya salgın bir hastalık bulaşıyor ve 7 ayda 8 milyon inşa ölüyor!

Salgının ekonomi üzerine öldürücü bir etkisi oluyor. Rapor, felaket senaryosu için "pandemi" kavramını kullanıyor.

Yeri gelmişken ifade edelim günümüzde Dünya Sağlık Örgütü, corona virüs için kıta ve tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen “Pandemi” olarak nitelendirme kararını aldıklarını açıkladı.Pandemiler veya pandemik hastalıklar, bir kıta, hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara (epidemi) verilen genel addır.

Senaryoya göre: Virüs Güneydoğu Asya da yayılıyor. Uçuşlar durduruluyor. Uluslararası ticaret duruyor. Turizm zayıflıyor. İşyerleri ve ofisler boş kalıyor. Rapor, olacakları daha 2010 yılından nokta atışı şekilde yazmış.

Rapora göre insanlar salgından korunabilmek için hükümetlere sınırsız yetki vermeye başlıyor.

Yaşanan kriz sonucu toplumlar kendi egemenliklerinden vazgeçiyor ve güvenlik karşılığında kontrollü bir dünyaya geçiş yapılıyor.

Yeni düzende teknolojik gelişmeler hükümetler kontrolüne giriyor, gelişme yavaşlıyor. Yenilikler hükümetler tarafından hayata geçiriliyor.Pandemi korkusu gıda kontrolünü ön plana çıkarıyor. Sağlık taramaları önkoşul haline geliyor. Teknoloji kısıtlanıyor.

Son bir bilgi, ABD’de Roche ilaç şirketinin corona virüsü tedavi edecek ilaç geliştirildiği bizzat ABD Başkanı D. Turump tarafından dünyaya duyurularak kendilerine teşekkür edildi. Roche ilaç şirketi bilindiği üzere Rockefeller ailesine ait. Yukarıda da ifade ettiğim üzere 2010 yılında yayınlanan ilgili raporu yayınlayan da Rockefeller ailesine ait olan Rockefeller Vakfı. Ne tesadüf öyle değil mi?

Alın sizlere bir tesadüfler zinciri daha! Dünyayı etkisi altına alan salgınların tarihlerine kısaca bir göz atalım! 1720 - Marsilya Salgını. 1820 - Kolera Pandemisi. 1920 - İspanyol Gribi ve son olarak da 2020  Corona Virüsü!

Tüm dünya Corona Virüsüne karşı adeta savaş açarak tedbir üstüne tedbirler alırken İngiltere Başbakanı Boris Jhonson, virüsün kontrollü olarak yayılmasını hedefleyen ‘sürü bağışıklığı’ planını açıkladı! Bu süreçte İngiltere ve Almanya’nın tavır ve tutumlarını nasıl değerlendirmek gerekiyor? Corona Virüsü süreci görüldüğü üzere içerisinde birçok gizem ve tesadüfleri barındırmaktadır! Bakalım zaman ilerledikçe daha ne gibi yeni gizem ve tesadüfleri duyup öğreneceğiz?

Yeri gelmişken ifade etmeliyim ki Covid19 yeni corona virüs’ün ilk olarak Çin’de yayılmaya başlaması, virüsün Çin kaynaklı olduğunu göstermez. Konuyla ilgili olarak görüldüğü üzere birçok iddia söz konusudur!

Sonuç itibarı ile söz konusu kurgu ve dönüşümleri yapanların içerisinde bulunduğumuz süreçte göstermek istedikleri en önemli dönüşümlerin başında artık bundan sonraki süreçte internet üzerinden dijital olarak iş yapabilmenin ne kadar önemli olduğu konusu olduğunu düşünüyorum. 

Corona Virüs gerekçesi bahanesi altında Dijital Dünya Düzeni test edilmeye başlanmıştır. İnsanoğlu kabul etse de etmese de dünyada çok ciddi değişim ve dönüşümler yaşanmaya başlanmıştır. Bu noktada en önemli konu insanlığın mevcut yaşanmakta olan ve gelecekte yaşanması öngörülen değişim ve dönüşümlere ne kadar hazır olduğu konusudur! Herkes hiç zaman kaybetmeden dijital dünyaya ve yeni mesleklere yönelik olarak gerek kendilerini gerekse çocuklarını bilinçli bir şekilde hazırlamaya başlamalıdır. Konu ile ilgili düşüncelerim şimdilik bu kadar. Hepimize kolay gelsin… 

***

EK Notlar…

Amerikalı bilim-kurgu yazarı Dean Koontz, 1981’de yayınlanan ‘The Eyes of Darkness’ (Karanlığın Gözleri) romanında adeta bugünkü coronavirus’ü tanıtmıştı. O günkü baskıyı müstear ismi Leigh Nichols ile yapmıştı. Romanın bir sayfasında Sovyet Rusların Moskova yakınlarındaki Gorki’de biyolojik bir silah geliştirdiği ve ismini “Gorki-400” verdikleri geçiyordu. Ancak Soğuk Savaş’tan sonra yazar asıl ismi, Dean Koontz, ile 21.yüzyılda yaptığı yeni baskılarda bu kez okuyucularını Ruslara değil Çinlilere şüpheyle bakmaya yönlendirdi. Nitekim aynı romanda “Ruslar” yerine “Çinli” ve “Gorki-400” yerine “Wuhan-400” yazmaktadır. Kitabın Soğuk Savaş sonrasındaki baskılarında aynı diyaloglar değiştirilerek ve şu şekilde düzenlenmiştir;

“Bunu anlamak için…” dedi Dombey, “…yirmi ay önceye bakmak gerekir. O günlerde, Li Chen isminde Çinli bir bilim adamı ABD’ye iltica etmişti. Elindeki disket kaydında Çin’in on yılda ürettiği en ciddi ve tehlikeli yeni biyolojik silah vardı. Bu maddeye, Wuhan şehri yakınındaki gen klonlama laboratuvarında üretildiği için ‘Wuhan-400’ dediler. Bu laboratuvarda üretilen insan yapımı dört yüzüncü mikroorganizma türüydü.”

“Wuhan-400, muhteşem bir silahtır. Sadece insana zarar verir. Diğer canlılara bulaşmaz. Wuhan-400 de frengi hastalığı gibi canlı insan bedeninin dışına çıktığında bir dakikadan uzun süre yaşayamaz. Yani şarbon ve öldürücü diğer mikroplar gibi diğer nesnelere ve yerlere bulaşmaz. Wuhan-400’ü taşıyan bir beden öldüğünde bu mikrop da o bedenle birlikte ölür. Ölen cesedin ısısı 30 derecenin altına düştüğünde Wuhan-400 ortadan kaybolur. Bütün bunların avantajını görüyor musun?”

“Anladığıma göre, Çin bir şehri veya ülkeyi ortadan kaldırmak istediğinde Wuhan-400’ü kullanabilir ve sonrasında ele geçirdiği yerleri dezenfekte için ayrıca mücadele vermek zorunda kalmaz.”

Dünya çapındaki büyük gelişmeleri yakından takip eden bir roman yazarı adeta yeni Soğuk Savaş’ın ABD ile Çin arasında yaşanacağını öngörmüş ve nokta atışlar yapmaya başlamıştı. 2019’un sonlarında Çin’de yayılmaya başlayan ve 2020 başlarında dünyayı tehdit eden Wuhan çıkışlı salgın, ismi geçen romanı yeniden gündeme oturttu. Romanın ilgili sayfaları dünya genelinde virüsten daha hızlı bir şekilde yayıldı. İlginçtir ki, Trump Hükümeti ABD’nin Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşını yönetmeye çalışırken ekonomik rekabeti derinden sarsacak biyolojik bir mesele ortaya çıkmıştı. Bu yeni meselede Çin’i suçlayan Beyaz Saray’a karşı Çin Hükümeti Amerikan saldırıları karşısında muhatabını Soğuk Savaş mantığından kurtulmaya davet etti. Tam da böyle bir zamanda Wuhan çıkışlı virüs ABD ile Çin arasında yeni bir propaganda savaşını da başlatmış oldu.

***

Bunları en iyi şekilde araştırıp en doğru şekilde öğrenmeliyiz!

Tarihimizi iyi bilmeliyiz. Karanlık ortaçağı(Enginizasyon Mahkemelerini Dini Skolastik Dönemi), İspanya’da yaşayan Endülüs Müslümanlarını(madde kavramı başta olmak üzere bilim ve sağlığa yapmış oldukları katkıları) Reform ve Rönesans’ı hazırlayan nedenleri iyi bilmeliyiz. 

1876 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesini, ABD’de 18. Yüzyılın sonlarında başlayan ekonomik değişimi, tarım/çiftçilerin nasıl bankerler tarafından ele geçirilerek tekelleştiğini, Amerikan Federal Rezerv Bank gerçeğini, Amerikan Vakıflarının tarihi geçmişlerini iyi bilmeliyiz. İmparatorlukların yıkılmasına vesile olan ihtilallerin nasıl tertiplendiğini, ardından nasıl ulus devletlerin kurulduğunu en doğru biçimde öğrenmeliyiz. Atom bombalarının ne şekilde atıldığını, NATO, BM ve CİA’nin ne şekilde kurulduğunu iyi bilmeliyiz. 

Dünyayı devletlerin değil onların perde gerisinde iyi biçimde kamufle olmuş organizasyonların yönettiklerini iyi bilmeliyiz! Dünyayı yöneten organizasyonların önümüzdeki süreçte dünyada yaşayan insan nüfusunu bir şekilde azaltma amaçlarının olduğunu, kağıt parayı ortadan kaldırım blockchain tabanlı dijital dünya düzenine geçmek istediğini bilmeliyiz! 7G teknolojisi ile birlikte insan beynine arayüz takarak hafıza transferi yapılmak istendiğini hatta daha da ileri gidilerek insana yeni hafıza transfer edilme planlarının olduğunu bilmeliyiz…