Uzun yıllardır İngiltere'de yaşıyorum son 5  senedir de Londra artı Milano. Ne kadar gariptir ki bunca senedir hala adanın güney batı ucuna gidememiştim. Bir nedeni var mı yok. Hiç fırsat olmadı da diyemiyeceğim, bir çok fırsatım oldu ama tercihim olmadı diyelim. Bologna uçağından iner inmez ilk National Express otobüsü ile 11 saatlik gece yolculuğu ile  kendimi Penzance'de buldum.

Öyle plansız programsız gidince de konaklayacak yer bulamadım tabii sadece Cornwall değil Devon çevresi hatta Bath'a kadar Google'ladım sadece bir otelde yer bulabildim oda denize çok uzak olmasına rağmen gecesi tek yatak 295 Euro. Neyse otel arama sevdasından vazgeçip günü değerlendirmeye karar verip geleneksel Cornish kremalı çay için harika bir restorana girdim.

Ev yapımı Scone krema ve reçel şimdiye kadar tattıklarım arasında en wow dedirten olmadı ama gerçekten lezzetliydi. Cornwall'a kırk yılda bir gelmişiz dünyaca meşhur böreklerininde tadına bakmadan gitmeyeyim deyince 2 adet te Cornish Pasty yedik bu kadar kaloriyi yakmak için yüzme hayalleri yaparken çok kötū bir hayal kırıklığı yaşadım çünkü deniz çekilmişti.

Bu bahsettiğim St Ives'te hemen belirteyim. Penzance'de fazla yapılacak aktivite bulamayınca arkadaşımın tavsiyesine uyup gerçekten çok begendiğim St Ives'te daha fazla vakit geçirdim. Rengaren çiçeklerle kaplanmış taş villaların ihtişamına bayıldım. St Ives çok çekici bir kasaba Fransız havası var.

Ilk görūşte hemen aklımdan geçen şu oldu 'Ben neden daha önce buraya gelmemişim  ki?" Penzance'den bindiğim otobüs daracık kavisli yollardan, birbirinden şirin minik köylerin içersinden geçerek bizi St Ives'e getirdi.

Havanın güzel olması nedeniyle yerli turist akımında olan Cornwall'da kalbimi bırakarak gece otobüsüyle Londra'ya döndüm. 

Dip not: Cornwall'a sırf Cornish Pasty yemek için bile gidebilirim gerçekten çok lezzetliydi.

Haftaya görüşmek üzere