Sevgili okuyucularım bu hafta rahatsız olmam nedeniyle arkadasım İlkgül Karaca konuk yazar olarak yine güzel bir şehir paylaştı. 

 

Viking yerleşim yeri olarak kurulan Dublin Krallığı, Norman işgalinin ardından İrlanda'nın başlıca şehri olmuş. 17. Yüzyıldan itibaren hızla genişleyen Dublin 1800 yılında Britanya İmparatorluğunun ikinci büyük şehri olup; İrlanda'nın 1922'de ayrılmasından sonra İrlanda'nın başkenti olmuş.

 

Evet kısaca Dublin'in tarihinden bahsettikten sonra şehre nasıl gidilir, nereler gezilir, neler yapılır'a geçebilirim.

 

 

Ben Dublin'e Belfast'tan gittiğim için otobüs yolunu tercih ettim. Ayrıca trenle de gidebilirsiniz. Bu arada bir de tüyo vereyim size. Bildiğiniz gibi Dublin Bağımsız Güney İrlanda da ve oraya gitmek için "Schengen" vizesi gerekiyor. Ancak Kuzey İrlanda'dan geçildiğinde otobüs ya da trenle direkt Dublin'e şehirlerarası yolculuk şeklinde giriyorsunuz ve vize ya da pasaport sorulmuyor. Sonuçta İngiltere'de olmanızı sağlayan vize var. Ama yanınızda Euro bulundurmanızda fayda var. Yoksa kart kullanmak zorunda kalabilirsiniz, çünkü İngiliz Pound'u kullanılmıyor orada. 

 

Dublin küçük, şirin ve neşe dolu, eğlenceli bir şehir. Ben gittiğimde maraton olduğundan şehir turu alamadım ve yürümek zorunda kaldım. Ama dediğim gibi küçük bir şehir olduğundan yürürken bir çok yeri tesadüfen görmüş, öğrenmiş oldum.  Ayrıca İrlandalılar da çok sıcakkanlı insanlar, yolunuzu kaybettiğinizde seve seve yardımcı oluyorlar.

 

 

Şimdi görülmezse olmazlar'a gecelim mi? 

 

- Trinity College 

İlk karşıma çıkan oldukça eski ve görkemli bina "Trinity College" oldu. 16. yy'da açılan, İrlanda'nın en eski Üniversitesi olup bir çok ünlü İrlandalı yazar buradan mezun olmuşlar. 

 

 

- Christchurch Katedrali (The Cathedral of Holy Trinity)

Tahminen 11. yy'da gotik tarzda inşa edilen katedrali gezebilir ve bahçesinde kurulan tezgahlardan alışveriş edip çimlerde şanslıysanız güneş'in keyfini çıkarabilirsiniz. 

Ben gerçekten çok şanslıydım, hava güzel ve güneşliydi. 

 

-St Patrick Katedrali

İrlanda'nın en büyük katedrali. 12. yy'da yapılmış ve bu da gotik tarzında. 

 

- Dublinia

İrlanda tarihinde önemli rol oynayan Vikingler ve İrlanda da Ortaçağ'a ait yaşam biçimlerini gösteren balmumu heykellerin bulunduğu 3  katlı bir müze. 

 

 

- Guinness Store

İrlanda deyince ilk akla gelen şey; Guinness-siyah bira. İrlanda'nın en eski ve ünlü birası Guinness'in eski fabrikası da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. 

 

 

- Dublin Kalesi ve Chester Beatty Kütüphanesi 

Şehrin içinde karşınıza çıkan Dublin kalesi aynı zamanda hükümet binası olarak da kullanılmakta. Dublin kalesinin bahçesinde bulunan kütüphane de görmeye değer. Çok değerli minyatür ve el yazmalarını burada görebilirsiniz. 

 

- Oscar Wilde House / American College

Evet dünyaca ünlü yazar Oscar Wilde'ın çocukluk yıllarını geçirdiği ev.

1994 yılında Amerikan Koleji bu evi alıp restore edip hem müze, hem de sergi salonu haline getirmiş. Ayrıca evin üst 2 katında öğrenciler ders almaktalar.

Benim vaktim olmadığı için gidemedim ama kesinlikle ziyaret edilmeye değer bir yer. 

 

 

- Temple Bar 

Dublin'in barlar sokağı. Bu kadar tipik, renkli, eğlenceli pubları yanyana birarada her yerde göremezsiniz. Her pubtan ayrı, sokağa yayılan canlı müzik, günün hemen hemen her saatinde sizi içeriye davet ediyor. Ruh haliniz nasıl olursa olsun müziğe ayak uyduruyorsunuz. Tabi ki Guinness ya da Cider eşliğinde. 

 

- Molly Malone heykeli

Görülmesi gereken, nerdeyse Dublin'in sembolü bir heykel. Molly Malone çok popüler bir şarkı olup neredeyse Dublin'in marşı haline gelmiş. 1988 Dublin Milenyum kutlamaları sırasında, 13 Haziran Molly Malone günü olarak ilan edilip Dublin belediye başkanı Alderman Ben Briscoe tarafından açılısı yapılmış heykelin.  

Grafton Caddesi'nde bulabilirsiniz bu meşhur heykeli. 

 

- Carrolls hediyelik eşya dükkanı

Benim gibi gittiğiniz her yerden hatıra birşeyler topluyorsanız burası kesinlikle kaçmaz. Fiyatlar oldukça makul ve aradığınız herseyi bulabilirsiniz. Ben bu mağazayı cok sevmiştim.

 

Evet bu güzel şehri gezdikten sonra şimdi Temple Bar'a gidip renkli publardan birine girip, neşeli İrlanda müziği eşliğinde Guinness içme zamanı.

Şerefinize!