Çin’den aralarında NOBEL Edebiyat Ödüllü Me Yan’ın da bulunduğu bir grup belgesel-gezi kanalı CCTV –Outlook ekibi günlerdir Türkiye’de çekim yapıyor. Özellikle Türkiye’nin turizm alanlarında yapılan çekimler aynı zamanda ülkemizin Çin’de tanıtımında önemli bir rol oynayacak.

Ekip, İstanbul, Muğla, Dalaman, Safranbolu, Kaş Kapadokya ve Bodrum gibi turizmin yüzü sayılan mekânlarda çok ses getirecek çekimler gerçekleştirdi.

“Silk Road New Discovery- Turkey-Today “ adını taşıyan belgesellerin her biri 30 dakika olacak ve 4 bölümden oluşacak. Çin’in en önemli havayollarından China sourthein Airlines’in sporsonluğunda gerçekleşen bu belgeselleri Çin’de en az 300 milyon kişinin izleyeceği de ifade ediliyor.

Bunları niye yazıyoruz?

Çünkü Çin’den yurt dışına çıkan Çinli sayısı giderek artıyor. Bu açıdan Türkiye de Çin’liler için önem taşıyor.

Çinli yetkililer her zaman, ülkelerinde Türkiye’nin tanınmadığını, bu nedenle iyi tanıtım yapılması halinde Türkiye’nin Çinli turistler için cazibe merkezi olabileceğini her zaman söylüyorlar.

CCTV’nin çekimlerini yaptığı tanıtımın en büyük özelliği ülkemizin modern yüzü, tarih ve kültür zenginliği ve özellikle de Türkiye’nin Avrupa’nın yüksek fiyatları ile kıyaslandığında her açıdan doyurucu bir destinasyon olduğu ana tema olarak işleniyor. İpek Yolu’nun Türkiye’den geçtiği her noktanın da işleneceği programların bir başka özelliği daha var.

Dikkat ediniz, Çinliler artık Türkiye’de “evet” diyebilecek.

Çünkü özellik taşıyan programlarda İstanbul’daki evlilik çekimleri aynı zamanda “evlilik turizmini” canlandırmayı da hedefliyor. Özetle “Çin’de nişanlan, Türkiye’de evlen” sloganının Çin’de büyük ilgi göreceği tahmin ediliyor. Program yetkilileri de bunun ülkelerinde tutacağı görüşündeler.

CCTV ekibi, bu çekimlerden sonra yeniden Türkiye’ye gelecek. “Evlilik turizmi” konusunu detaylandıracak. Düğünler için hazırlanan farklı temalardaki organizasyonlarda çekimler yapan Çinli Televizyon ekibi Çinli çiftlerin Boğaz’ın eşsiz manzarasında, ya da Türkiye’nin farklı doğal-tarihi güzellikleri tanıklığında “evet” demeyi hedefliyor. Bunun için de özellikle İstanbul ve Kapadokya’nın ilgi odağı olabileceğine parmak basılıyor.

Çin’in geliri yüksek olan aileler, şimdilerde Çin’de nişanlanıyor, Çin dışında da “evet” diyor. Bunun için Yunanistan adalarını tercih edenlerin sayısının giderek arttığına da dikkat çekiliyor.

Yunan Adalarındaki “evlilik turizmi” Türkiye’yi de etkiliyor. Geçen yıl Santori Adası’na giderek “evet” diyen Türk çiftin sayısının 9 bini geçtiği de belirtiliyor. Bu sayının her yıl artmakta olduğunu gördüğümüzde Yunanistan’ın bu konuda iyi çalıştığını da söylemeliyiz.

Söz Türkiye’den, turizmden ve tanıtımdan açılmışken, bu konunun sadece Çin Televizyon ekibin çektiği tanıtım belgeselleri ile sınırlı kalmaması gerektiğini de söylemeliyiz.

Türkiye’yi yurt dışında gerektiği gibi tanıttığımız söyleyemeyiz.

Zaten ne zaman yurt dışına çıksak, ilgililer ile görüşsek, hep aynı yakınmayla karşılaşıyoruz. “Türkiye iyi tanıtılamıyor” deniliyor.

Türkiye’nin turizm açısından çok büyük bir zenginliği ve potansiyeli var. Üstelik, Avrupa’da turizm alanında iddialı olan ülkelerden daha ucuz ve daha zengin olmasına karşılık beklenen turist ağırlayamıyoruz.

Özellikle de gelir düzeyi yüksek grupları ikna etmede gücümüz yetmiyor.

Yıllardır eksikliğini gördüğümüz tanıtım konusundaki çalışmalarımıza ağırlık vermemiz halinde Türkiye’deki turizm potansiyelinin de patlama yapabileceğini söyleyelim. Bu konuda Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın öncülük etmesi kaçınılmazdır.

Nitekim Çin’den Türkiye’ye gelen CCTV Ekibi’nin Bakanlık kanalı ile belgeseller çekmesi bu alanda atılmış olumlu bir adım olarak değerlendirilmeli ve bunun başka ülkelerce de gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.

Bakanlık dışında, turizm sektörü temsilcilerinin çabalarının yeterli olmadığını da biliyoruz. İyi niyetle yola çıkan turizm sektörü temsilciler, sınırlı çalışma yapabiliyor. Bakanlık bu çalışmaların önünü açar, destek verir, projelerin hayata geçmesinde rol oynamaya başlarsa Türk turizmi çok daha önemli noktalara da taşınabilir.

Bakıyoruz, turizmde söz sahibi olan ülkeler, tanıtım için çok büyük paralar harcıyor, ekip halinde çalışma gerçekleştiriyor. Sonuç da alıyorlar. Türk turizmini ayağa kaldırabilecek çalışmalarda para harcamaktan, ekip halinde çalışma yapmaktan kaçınmamız gerekiyor. Bir başkası bunu yapabiliyorsa, biz neden yapamayalım ki…