AKP Kurmaylarının yaptırdığı bir ankette, Gülen cemaatinin parti üzerindeki oy oranının ancak % 3 olduğu tespit edilmişti. Hatta Başbakan Erdoğan, yakın çalışma arkadaşları ile yaptığı değerlendirme toplantılarında bu oyun % 1 dolaylarında gezindiğini ifade etmişti. Bütün bu tespitler kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra cemaat kanadından bir açıklama geldi. Bu açıklama “Boyun eğmeyeceğiz” anlamı taşıyor. Daha sonra da açıklamalarda “ Cemaatin gücünü küçük görenler, bu gücün nerelere dayandığını görecekler” deniliyor. Bir noktada AKP’ye karşı meydan okunuyor. 

                                            HESAPLAR TERS DÖNEBİLİR

                                              AKP dışında Gülen cemaatinin oy oranının ne kadar olduğu konusunda tam bir bilgi sahibi değiliz. Sadece AKP ve cemaat kanadından gelen açıklamalarla yetiniyoruz. Cemaate yakın çevrelerin ifade ettikleri rakamlarla hesap yapıyoruz. 

                                            Geçenlerde bu isimlerden birisi ile görüştük. Adının yazılmaması kaydı ile bize söylediklerini özetleyerek sizlerle paylaşıyoruz:

                                             “ Bizim, oy potansiyelimizi küçük gösterenler yanlıyor. Cemaatin etkilediği ve cemaate bağlı birçok kurum, kuruluş ve diğer irili ufaklı cemaatler var. Bugüne kadar bu parti oy oranını yükseltmiş, üst üste 3 defa iktidar olmuşsa bunda cemaatin gücü inkâr edilemez. Biz, yanlış gördüğümüz noktalarda sesimizi yükseltiyor, uyarıyorsak bu bizi yönetenlerce de dikkate alınmalıdır. Bize gönül verenlerin sesini duyuruyoruz. Kitap ve sünnete uygun olmayan hiçbir hareketin içinde olmamız da düşünülmesin. Dershaneleri, okulları, okuma salonlarını faydalı görüyoruz ve bunu savunuyoruz. Bunu savunmak, korumak, yanlışı söylemek neden iktidar olanları bu kadar öfkelendiriyor? “Eğitimde reform yapıyoruz” deniliyor. Böyle bir reform yapılacaksa bu ancak toplumların talepleri doğrultusunda yapılmalıdır. “Ben böyle istiyorum” anlayışı ile yapılan hareketleri tasvip etmiyoruz ve sonuna kadar da bunun karşısında olacağız.”

                                              ÇARPICI BİR İDDİA

                                              Aynı konuda, AKP kurmayları ile de görüştük. İlginç bazı görüşler ortaya attılar. Yine adının yazılmasını istemeyen Erdoğan’a yakın isimlerden birinin söyledikleri de şöyle:

                                                “Gezi olayları ile başlayan dış güçlerin oyunu, şimdi cemaat kanalı ile ortaya konulmak isteniliyor. Gezi’de başarılı olunmayınca başka alanlara kaymalar başladı. Amerika’da kurgulanan bazı senaryoların var olduğu izlenimini edindik. Amerika, Erdoğan’a karşı şimdi Hoca Efendiyi kullanmak istiyor. Yerel seçimler öncesi partimiz ve Başbakan yıpratılmak isteniliyor. Bu da oy oranlarımızı etkilemeye yönelik bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Biz, oynanmak istenilen bu oyunu gördük. Önlemlerimizi de ona göre alacağız.”

                                                    Bu arada önemli bir not daha düşelim: AKP kanadından Fethullah Gülen ile görüşmeler yapmak üzere etkili bir ismin bugünlerde Pensilvanya’ya gitmeye hazırlandığı haberleri geliyor. Nur cemaatine yakınlığı ile bilinen bu ismin AKP ile cemaat arasındaki buzları eritmek için elçilik ve ikna görevi yapacağı ifade ediliyor.

                                         Osman Şimşek, Fethullah Gülen ile birlikte Pansilvanya’da kalıyor. Cemaat ile ilgili açıklamaları da Şimşek yapıyor. Gülen’in mesajlarını kamuoyuna duyuruyor. Osman Şimşek, son açıklamalarında “İlla da onlar (AKP) dedik, bin pişman olduk. Cemaat, artık faydalı gördüğünü destekleyecek. Erdoğan’a da yanıt uygun zamanda uygun biçimde verilecek” diyor. 

                                               CEMAAT BOYUN EĞMİYOR

                                                  Örneğin, Erdoğan’ın “Cemaat ne istedi de vermedik, ne istedi de yapmadık?” açıklamalarına cemaat kanadından Osman Şimşek’in yanıtı da ağır oldu. Bu açıklamada da şu ifadeler kullanıldı:

                                           “ Diğer taraftan “Ne istediler de yapmadık?!” denildiği ifade ediliyor. Riyâset, bir ihsan ve ikram makamı değil bir hizmet vasıtasıdır. Halkın haklı ve makul taleplerini karşılamak idarecilerin boynunun borcudur. Hukuka aykırı olmamak veya özel bir muamele gerektirmemek şartıyla hiçbir ayırım gözetilmeden mümkünse her vatandaşın isteğini yerine getirmek idarecilerin sorumluluğudur. Hizmet erlerinin hiçbir zaman hiç kimseden kanunlara aykırı veya imtiyaz ifade eden bir talepleri olmamıştır/olmayacaktır.Heyhat, geceler boyunca kendisi için hâcet namazları kıldığımız, uğruna olmadık hakaretlere uğradığımız ve sadece bir oy katkıda bulunmak için bile saatlerce uçak seyahatine dahi katlandığımız bir insan ve bir siyasi hareket bugün bizi “karşı taraf” kabul ediyor; dahası çirkin bir komplonun parçası görüyor. (Allah şahit ki bunları başa kakmak için değil, nabzımızın atışını beyan kasdıyla söylüyorum.)