BULGARİSTAN'ın Kırcaali şehrinde annesinin kucağında Bulgar askerlerin açtığı ateşte yaşamını yitiren ve totaliter rejim döneminde direnişin sembolü haline gelip, 'Türkan bebek' olarak anılan 17 aylık Türkan Feyzullah, 41'inci ölüm yıl dönümünde Edirne'de aynı ismi taşıyan anıtı önünde anıldı.Bulgaristan'da 1984'te uygulanan zorunlu asimilasyon girişimine karşı Kırcaali'nin Mogilyane köyünde düzenlenen protesto yürüyüşünde annesinin kucağında Bulgar askerleri tarafından vurularak öldürülen Türkan Feyzullah, Edirne'de adını taşıyan heykelinin bulunduğu parkta anıldı. Edirne Belediyesi ile Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin ev sahipliğinde yapılan programa, Edirne Valisi Yunus Sezer, Belediye Başkan Yardımcısı Gökçe Onur Öktem, Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sabri Mutlu, Bulgaristan'dan çok sayıda soydaş, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve bölge halkı katıldı. Saygı duruşunda bulunulup, İstiklal marşının okunmasının ardından sivil toplum örgütleri Türkan bebek anıtına çelenk koyarken, Yunus Sezer ve protokol de karanfil bıraktı.

Annesinin Kucağında Bulgar Askerlerin Açtığı Ateşte Yaşamını Yitiren 'Türkan Bebek

'KİMLİK MÜCADELESİNDE BİRÇOK SOYDAŞIMIZI KAYBETTİK'

Vali Sezer, 1984'te yaşananların insanlığın utanç duyacağı bir olay olduğunu dile getirerek, 'Biz çocuklarımıza her sene bir milletin isminin ve kimliğinin değişmemesi için vermiş olduğu mücadeleyi anlatıyoruz ve bu mücadelede de hayatını kaybeden 20 aylık bir bebeği anlatıyoruz. Çocuklarımıza bunu anlatmak insanlık adına aslında utanç verici. Bu Bulgaristan'da yapılsın ya da dünyanın herhangi bir yerinde yapılsın, hepimiz için utanç verici bir olaydır. Burada sadece Türkan bebeğimiz değil, aynı zamanda Türkan bebeğimizle beraber o mücadelede Türklüğün mücadelesi, Türklüğün kimlik mücadelesinde aslında birçok soydaşımızı kaybettik. Birçok soydaşımız, işkenceler nedeniyle yıllarca hapishanelerde kaldılar. Yerlerinden ve yurtlarından oldular. Aslında geriye baktığımız zaman çok da zaman geçmemiş, 41 yıl gibi bir zaman geçmiş. Allah bir daha göstermesin. Allah bir daha Türkan bebek gibi bebeklerimizin ve insanların, kimlikleri nedeniyle, dinleri nedeniyle insanlık dışı muameleye kalmalarını kimseye nasip etmesin' ifadelerini kullandı.

'YAŞAM HAKKININ KORUNMASI İNSANLIK GÖREVİDİR'

Gökçe Onur Öktem de Türkan bebeğin insan ve yaşam hakkının ihlal edildiği karanlık bir dönemin sembolü olarak tarihe geçtiğini belirterek, 'Bu acı olay sivillerin ve özellikle çocukların korunmasının evrensel hukuk ve insanlık vicdanı vazgeçilmez bir ilke olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Geçmişte yaşanan bu tür acılar, bizlere yalnızca yas tutmayı değil, hafızayı diri tutmayı, tarihten ders çıkarmayı ve benzer ihlallerin bir daha yaşanmaması için sorumluluk almayı zorunlu kılmaktadır. Bizler tarihten ders çıkarma ve insan uğruna her koşulda savunma kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. İnsan onurunun, kimliğinin ve yaşam hakkının korunması zaman, mekan ve koşullardan bağımsız olarak ortak bir insanlık görevidir' dedi.

Annesinin Kucağında Bulgar Askerlerin Açtığı Ateşte Yaşamını Yitiren 'Türkan

'TEMENNİMİZ; BARIŞIN VE HUZURUN KOL GEZDİĞİ BİR BALKAN COĞRAFYASI'

Bulgaristan'da yaşayan Türklerin ülkesine saygılı ve bağlı olduğunu belirten Cevat Güneş ise 'Maalesef bunun sonucu hep bir gözyaşı ve göç ile mükafatlandırıldı diyebilirim. 41 sene önceki insanlarımız vatanını seven insanlar olarak kimlikleri için özgürlük isterken kırıp dökmediler. Bugün ise ikili ilişkilerimiz en üst seviyede, iyi olduğumuz komşumuzla her türlü alanda ortak çalışmalar yapıldığını görmekteyiz. İkili ilişkilerimizin bulunduğu bu ortamda maalesef siyasi krizler komşumuzu etkilemiş haliyle, soydaşlarımız da bu etkiden nasibini almıştır. Bizler Balkan Türkleri temsilcileri gibi soydaşlarımızın yaşadığı coğrafyalarda soydaşımızın refah içinde olmasını görmek istiyoruz. Türkan bebek, isimlerinden vazgeçmeyen istemeyen Türklerinin kimlik mücadelesinin en küçük şehidi olarak henüz 2 yaşını doldurmadan, annesinin kucağında şehit edilmişti. Lakin bu total baskıcı rejimin sonucuydu. Ümidim ve dileğim; bu baskıcı stratejik kimlik değiştirip başka kisvelere bürünüp, soydaşlarımıza baskı ve korku yıllarını tekrardan geri getirip baskı yapmamasıdır. Bizler barışın, huzurun ve birlikteliğin kol gezdiği bir Bulgaristan ve Balkan coğrafyası temenni ediyoruz' diye konuştu.

'ZULMÜ YAPANLAR HALA CEZA ALMADI'

İletişim Başkanlığından Türk dünyası paneli
İletişim Başkanlığından Türk dünyası paneli
İçeriği Görüntüle

Sabri Mutlu da 'Dile kolay Türkan bebeğimiz şehit olalı 41 yıl oldu. Burada şehit yakınlarımız da var, gazilerimiz var, onların acısını öncelikle paylaşıyorum. Türkan bebeğimize, annesine, diğer şehitlerimize ve 1985 ve daha sonrasında Bulgaristan'daki totaliter rejim tarafından şehit edilmiş tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Üzülerek şunu belirtmek istiyorum; hala Bulgaristan'da bu zulmü yapanlar cezasını almadı, cezasını çekmedi. Hala bizim aramızda dolaşmaktadırlar. Bizim tek derdimiz, tek amacımız, bu insanımızın yaşadığı o sıkıntıları, kim yaşattıysa cezasını çekmesini istiyorum, ceza almasını istiyoruz' ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından törende, 75'inci Yıl İlkokulu öğrencileri tarafından günün anısına şiirler okundu. Şiirlerin okunduğu sırada programa katılan bazı kişiler gözyaşlarına hakim olamadı.(DHA) Olgay GÜLER-Batuhan SEVER/EDİRNE, (DHA)

Kaynak: DHA