Geçen gün, Makine Kimya Endüstrisi(MKE) Genel Müdürü Ahmet Taşkın, görünürde hiçbir neden yokken, sürpriz bir kararla istifa etti. Taşkın’ın istifası hakkında kamuoyunun farkındalığı, Kırıkkale’de iki bakanın da katıldığı törene gitmemesiyle anlaşıldı. Kırıkkale’deki tören; TUBİTAK SAGEile MKE’nin birlikte çalışacağı ve geliştireceği ARGEprojeleri içindi. Yani MKE Genel Müdürü, bu törende başrolde ve ev sahibi konumundaydı.

Törene Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikliile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün katılmasına rağmen Taşkıntavır koydu, katılmadı, yerine Genel Müdür Yardımcısıiştirak etmek zorunda kaldı.

Ankaragücü Üzerinden Seçim Yatırımı

MKEKurumu içinden bize ulaşan haberlere göre iktidar, Genel Müdür Ahmet Taşkın’dan bir istekte bulunuyor. Ankara Maltepe’de,MKElojmanlarının arkasında bulunan, mülkiyeti MKE’ye ait olan ve halen Ankaragücü Spor Kulübütarafından halı saha ve kafe olarak kullanılan araziyi bedelsiz olarak Ankaragücü’ne vermesi isteniyor.

Bu yıl şampiyon olan Ankaragücü’ne daha çok gelir lazım. Arazinin üstünde AVMyapılması ve kulübe gelir sağlanması planlanmış. Seçimden önce işi bitirmek istiyorlar. Amaç; bu devir işini Ankaragücütaraftarları üzerinden seçim yatırımına dönüştürmek. Çünkü kamuoyu yoklamalarında, Ankara’daki durum iktidar için bayağı sıkıntılı!

Hukuksuz Bir Devir İçin Kendimi Yakamam

MKE Genel Müdürü Ahmet Taşkın, iktidarın yasadışı bu talebine taş koyuyor ve direniyor. Ancak baskılar dayanılmaz boyutlara ulaşınca; “Ben böyle hukuksuz bir devir işi için kendimi yakamam”diyerek istifa ediyor.

Yine bize ulaşan haberlere göre; Emniyet Genel Müdürlüğü’ne siber suçlarla mücadele amacıyla, taşeron firmadan 500 eleman alımı için ihale açılıyor. Ancak İhale Komisyonu, hukuki engeller olduğu gerekçesi ile olumsuz görüş veriyor ve ihale yapılamıyor. Fakat, baskılar karşısında komisyon istifa ediyor. Bu ihale gerçekleşmedi diye Siber Suçlar Daire Başkanıve İstihbarat Daire Başkanları görevden alınıyor.

İlk İşaretler Bürokrasiden Gelir!

Bir iktidarın gidici olduğunun ilk işaretleri daima bürokrasiden gelir. Hele iktidar suça, kanunsuzluğa, yolsuzluğa ve hukuksuzluğa bulaştı ise; vakit geçmeden yollarını ayırmaya çalışır. Görünen o ki, bürokrasi artık 24 Haziran, bilemediniz 8 Temmuz’dan sonra iktidarın kalacağına inanmıyor, risk almıyor ve hukuksuzluklarına ortak olmak istemiyor.

Hatta bürokrasi, iktidar seçimi kazansa bile Türkiye’yi fiilen yönetebilme imkânını kaybettiğini, yakın bir gelecekte devr-i sabık olacağını görüyor. Durumdan anlaşılan; bundan sonra iktidara karşı bürokrat direnişinin yeni örneklerine tanıklık edeceğiz.

Herkes Ayağını Denk Almalı

Evet, herkes bilmeli ve ayağını ona göre denk almalı. Bugün ülkemizi ekonomi başta olmak üzere her konuda iflas ettiren, iç barışımızı dinamitleyen, iktidarda kalmak için her şeyi göze alan, ülkemizin güvenliği ve çıkarlarını yok sayarak, veremeyeceği ödün bulunmayan bu iktidar iradesi ile esenliğe çıkabilmemize imkân ve ihtimal yoktur.

İktidar giderse, ülkemiz için her şey bir anda güllük gülistanlık olmayacaktır. Çünkü iktidarın yarattığı tahribatın boyutları çok büyük. Ama iktidar gitmeden de ülkemizde hiçbir şey olumlu yönde değişmeyecektir.