13 Mart’ta Bodrum’a çok yakın olan Çökertme sahilinde çok şirin bir bungalov kamptaydık. Geceyi kampta mangal, şarap ve eğlence ile geçirdik. Ertesi gün Bodrum’a, evlerimize döndük, işte eve giriş o giriş oldu. Son kaygısız, endişesiz, özgürce eğlendiğimiz gezi oymuş. Bunu 15 Mart sabahı, haberlerde durumun ciddiyetini görünce anladık. 

Yaş sınırlamasına girmediğim için o günden bugüne kadar sadece haftada bir, taze sebze ve meyve almaya Bitez semt pazarına gitmek ve nispeten ıssız arka mahalle sokaklarında saatlik yürüyüşler yapmak için dışarı çıktım.

Bodrum normal nüfusun üzerine ilk panikle büyük şehirden gelen yüz bin civarı yazlıkçıya rağmen sakin ve büyük ölçüde kurallara uyuyor. İlk günlerde Bodrum’a giriş yolundaki araç trafiği kilometreleri bulunca, belediye başkanımız Ahmet Aras ‘Gelmeyin’ çağrısı yaptı. Zira Bodrum’da sağlık altyapısı yerel nüfusa ancak yetecek kapasitede. İki özel, bir devlet hastanesi ve sınırlı sayıda yoğun bakım ünitesi var. Buna rağmen girişler devam ediyordu. Neyse ki hükümet genel seyahat yasağı koyunca büyük bir riskten korunmuş olduk. 

Deniz kenarında yürüyebilmek, kürek sporu gibi aktiviteleri yapabilmek, şimdilik uzak görünse de sahip olduğumuz çok şey var, bunlar için minnet duyup sıkı bir şekilde kurallara uyuyoruz. Bir tek maske konusunda sıkıntı yaşadık, çünkü ticari satışı yasaklandı ve devlet tarafından gönderimde de aksaklık oldu. Yani maskesiz dışarıda dolaşmak yasak ve cezaya tabi, ama maske bulmak imkânsız. Yeni bir kararla maske satışı serbest bırakılınca bu sorun da giderildi.

Burada tüm süpermarketler mükemmel şekilde hizmet veriyor. Sabahki online siparişlerimiz akşam kapımıza bırakılıyor. Ödemeyi de kartla online yaptığımız için hiç insanla temas etmeden her ihtiyacımız karşılanıyor. Fırıncılar her gün sokak sokak taze ekmek, ramazan pidesi dağıtmaya çıkıyor. Üstelik çocukluğumuzdaki gibi, mikrofonla anonslar yaparak, tam nostalji…

Semt pazarları görülmemiş bir titizlikle belediye tarafından organize edilmiş durumda. Tek giriş-çıkış hazırlanmış, girişte ateş ölçülüyor, dezenfektan ve maske veriliyor. Tüm satıcılar maske ve eldivenli, üstelik ürünler yarım, bir ya da iki kiloluk paketlerde poşetlenmiş, müşteri ürünlere elleyemiyor. Tabi eskisi gibi meyveleri, fesleğenleri koklayıp almak isterdim ama buna da şükür. 

İçme suyu dağıtıcıları da acayip! Whatsapp’tan su istiyorsunuz, size tahmini saat veriyor ve boş damacanayı kapıya bırakmanız isteniyor. Böylece hiç insan teması olmadan suyu kapıda buluyorsunuz.

Bodrum’un hareketli gecelerini, güneşli, denizli dolu dolu günlerini, arkadaşlarla partilemeyi hepimiz çok özlesek de, küçük yerde yaşadığım için ve hiçbir eksiğim olmadan evimde yaşayabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum. Umarım en kısa sürede bu süreç hepimiz için birer anı olarak geride kalır. 

Sevgi ve sağlıkla kalın.

Fatma Kaya ve Ece Pınar Nuhoğlu