Herkese merhabalar, öteki tatil beldelerine haksızlık etmek istemem ama şahsi fikrim Bodrum ülkemizin en güzel tatil beldesi. Fransa’nın St Tropez yakıştırmaları bu beyaz, mavi ve yeşil renkli şehre hakaret olur. Bayram ertesi olduğundan mi ne Bodrum da bu yaz çok kalabalık yok fiyatlarda hiç uçuk değil. Yabancı turist çok az ama kaliteli. Çok sevdiğim iki arkadaşımın İstanbul'un bunaltıcı yaşamından kaçıp buraya yerleşmesinden sonra Bodrum daha bir anlamlı oldu. Daha önceleri Yahşi, Gumbet, Gümüşlük gibi koylarda kalmışlığım hatta Erdek'teki yazlıktan kaçıp bir günlüğüne Kos adasına gitmek için banklarda sabahlamışlığım  bile vardır. (Gençlik bir başka oluyor tabii) Bu kez Bodrum merkezde kalıyoruz, garaja çok yakın olsun dedik ki minibüslere atlayıp öteki koylarda da  gezelim. Dün ilk kez Yalı Çiftlik'te yüzmeye gittik. Benim için çok sakindi ama denizin turkuazlığı gerçekten görülmeye değer. Orta direk için ideal bir koy gibi geldi bana şezlonglar ücretsiz plaj mis, tertemiz.

 

 

Sonra Gölköy’ü keşfettim arkadaşlarım sayesinde denizden hiç çıkmadığını bir gündü. Ve gecesinde Agop'un meyhanesi. Meyhane deyince öyle aklınıza kapalı, rakı kokulu bir yer gelmesin. Denizin üzerinde yemek yerken sizi yormayacak canlı müzikle günün yorgunluğunu atıyorsunuz. Mezeler zaten bir efsane. Yolunuz düşerse uğrayın derim bu atmosferi yaratan tatlı adamla tanışın. Dün çok merak ettiğim Limon kafede efsane olan gün batımını seyrettim. Kelimelere sığmaz bir güzellik. Rezervasyonumuz olmadığı için yemeğe kalamadık en az bir hafta öncesinden yer ayırmak gerekiyormuş. Ortamın enerjisi ve çalışanların güler yüzlülüğü bana Ayşe Arman bu kadar övmekle haklıymış dedirtti. Halikarnas disco'nun artık olmaması bir burukluk yaratıyor ama gece hayatı o kadar alternatif sunuyor ki kendinize uygun olan mekanı bulmakta hiç zorlanmiyorsunuz. Bodrum'da hayat o kadar dinlendirici, aynı zamanda eğlendirici ki Kos adasına geçmeye gerek bile görmüyoruz. Umarım seneye Bodrum 2018'le devam ederiz....

Haftaya görüşmek üzere.