Artık bu saatten sonra şu suçluydu, bu yapılmadı diye suçlamalar yerine bu ekonomik krizden nasıl çıkarız diye akıl üretmemiz gerekiyor. Bu günlere gelinirken yapılan hatalardan bir an önce dönülmelidir. Kendi suçumuzu başkalarının üstüne yıkarak bir yere varılamayacağını bari anlamış olmamız gerekiyor. Olan hepimize oluyor. Bizler hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Hep beraber yoksullaşıyoruz. Kimseninde umrunda değil. Yıllarca önce bu Amerika ve emperyalist güçlerin bize zarar verdiğini ve dahada verceğini söylendiğinde bunlar kominist diyerek karalayarak ileriyi gören yurttaşlarımızı, ilericilerimizi karalamışlardı. Yıllarca hapsanererde tutulmuş bazılarıda idam edilmişti. Şimdi bakıyoruzda daha o seviyeyi kavramaya çaılşanların gözleri yeni açılıyor.
Yeni yeni kendilerine geliyorlar.
Ama iş işten geçti.
Köprülerin altından seller sular geçti.
Genede zararın neresinden dönülürse kardır sözünü unutmadan gereken önlemleri almamız gerekiyor. Kabadayılık yapmanın uluslararası ilişkilerde yerinin olmadığını anlamış olmamız gerekiyor.
Uluslararası ilişkilerde diplomasi dili, davranışı, alışkanlığı diye bir şey vardır. Bir an önce diplomatik, ulusal antlaşmaların gereklerini yerine getirmeliyiz. Zaten çok geç kaldıkta bari bundan sonra ilşkilerimizde daha diplomatik dil ve davarnışlara dikkat eder şekilde hareket edelim. Yoksa dahada olacak güçlüklerin önüne geçemeyiz. Öyle bağırıp çağırmakla olmuyor bunuda görmemiz gerekiyor.
Üklemizde bu durumun önüne geçmek için önceliklerimizi gözden geçirip sıralamamız gerekiyor.
Herşeyden önce bu üretimi nasıl geliştiririz?
Nasıl bu badireden çıkarız diye kafalarımızı iyice zorlamalıyız.
Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.
Sen ben demenin, senden benden oldu demenin bir anlamı yok artık. Dolardaki artışın ve piyasalardaki yükselişin durdurulması için elimizden geleni yapmalıyız.
Önce adaleti ve eşit yargıyı kurmamız, eskiden olduğu gibi herkesin güvenini sağlyan bir yargıya geçmemiz gerekiyor. Eğitimden sağlığa yapıaln hataları gözden geçirmemiz gerekiyor.
En önemliside üretim, üretimdir.
Üretim olmadan tüketerek bir yere varılamayacağını da bilmemiz gerekiyor.
Bildiklerimizi de unutturacaklar.
Kendileride ne dediğini bilmiyorlar ama insanlara yüce dinimizi satarak lüks içinde yaşıyorlar.
Söylenenler karşısında nediyeceğimizi bilemez hale geldik.
Bildiklerimizi kutsallarımızı kendi çıkarlarına alet edenlerin sözlerini duyunca.
Din adına tecavüzleri bile kadınlarımızın ve kızlarımızın üstüne yıkmaya başladılar.
Kim nasıl giyinecek?
Kim kaç çocuk yapacak?
Kim hangi okulda okuyacak?
Yolda sokakta bizim istediğimiz gibi dolaşacaksınız vesaire.
Bunlar din değildir. Din, kuran-ı kerimde yazılanlardır. Din adına şarlatanların anlattıklarına inanmayınız.
Yoksa dinimize imanımıza kendimiz zarar veririz.
Hepinize sağlıklar dilerim.