KÜTAHYA (AA) - İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, 'Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hamdolsun bir devletten beklenecek hizmetler noktasında çok merhale katettik. Bugün memleketin ulaşım, eğitim, sağlık altyapısı, artık, Batı ülkeleriyle birçok alanda yarışır.' dedi.

Erdoğan, Kütahya'da Kadim Konağı'nda, Küresel Araştırma Düşünce Merkezi (GRTC) Genel Kurulu kapsamında, GRTC Başkanı Mustafa Önsay moderatörlüğünde düzenlenen 'Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü' başlıklı panelde, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişimini anlattı.

Türkiye'nin 25 yıl önce 200 milyar dolar milli geliri olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu sene sonu itibariyle bu rakamın 1,6 trilyon dolara çıktığını, ekonominin 25 yılda 8 kat büyüdüğünü dile getirdi.

Kişi başına düşen milli gelire değinen Erdoğan, 'Kişi başına 3 bin dolar milli gelirden, sene sonu itibarıyla 18 bin dolara dayanmış bir kişi başına milli gelir. Bu demektir ki toplumun 30 sene önceki beklentileri, sıkıntıları, dertleri farklı, bugünküler farklı. Kendi anne babalarınızın yaşadıklarıyla, şimdi çocuklarınızın yaşadıklarını kıyasladığınızda çok net olarak görürsünüz.' diye konuştu.

Ekonomik olarak gelişen Türkiye'de sivil toplumun gelişmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Sivil toplumda taleplerin çoğalması, gönüllü olmak isteyenlerin sayısının artması, beklenir. Sosyal ve siyasi açıdan da tabii ki ekonomik gelişmişliğimizin 2 katı daha geride olduğu 25 sene önce, siyasetten herkesin beklentileri, ülkeyi yönetenlerden... 'Devlet Baba', Demirel'e herkes niye 'baba' diyordu? Her şey ondan bekleniyordu. Nasıl bir evin içinde çoluk çocuk her şeyi babadan beklerse herkes, devletten her şeyi bekliyordu. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hamdolsun bir devletten beklenecek hizmetler noktasında çok merhale katettik. Bugün memleketin ulaşım, eğitim, sağlık altyapısı, artık, Batı ülkeleriyle birçok alanda yarışır. Bazılarında biraz geride, bazılarında biraz daha ileride noktasına gelmiş durumda. Cumhurbaşkanımız, siyasetin tesirini, müessir olduğunu ve bir şeyleri yapabildiğini de topluma gösterdi, kanıtladı ve önderlik etti birçok alanda ezberleri bozan çıkışlar yaptı, toplumun önünde gidip toplumun da paradigmalarını, toplumun da alışkanlıklarını etkiledi.

Türkiye'de bir İslamcı kesimden bahsedersek 'Tayyip Erdoğan, İslamcı kesimi nerelerden nerelere getirdi' diyebiliriz. Merkez sağdan bahsedecek olursak 'Tayyip Erdoğan, merkez sağı, Tayyip Erdoğan, Türkiye'de solu bile dönüştürdü' diyebiliriz, başka açılardan baktığımızda. Bu gelişmişlikle beraber düşündüğümüzde, hele hele Allah hayırlı uzun ömür versin, Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin, 'kıymeti' diyorum, değeri elbette ki Tayyip Erdoğan olmadığı zaman daha iyi anlaşılacak. Bu, 'sünnetullah' mı dersiniz, insanın Allah'ın tabiriyle 'zalim' ve 'cahil' olmasından mı dersiniz bilinmez ama böyle oluyor, böyle olacak. 'Ah Tayyip olsaydı, Erdoğan olsaydı, Tayyip Erdoğan olsaydı böyle olmazdı, bunlar çözülürdü, bunlar daha iyi olurdu, hey gidi heyler.' Yani bunlar, başka büyük liderlerden sonra da hep olmuştur elbette.'

- Türkiye'de sivil toplum

Erdoğan, Türkiye'de siyasetin artık, güçlenen sivil toplumun, bir konunun dertlisi, gönüllüsü olanların yönlendirmesine ihtiyacı olacağına dikkati çekerek, sağlık alanında o hastalığı çeken, o hastalığı çekenlerin yakınlarının oluşturduğu yapı, herhangi bir sektörün yatırımcılarının oluşturduğu meslek kuruluşu, eğitimin erbabının daha iyi olmasıyla ilgili fikirlerini anlatması gerektiğini ifade etti.

Bugüne kadar sivil toplum kuruluşlarının sahalarında derinleşmediğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

'Derinleşmedikleri için de siyaset bir şey yaparken dosyayı hazırlayıp yani 'efradını cami ağyarını mani' mi diyoruz, şekilde bir konuyu çalışıp siyasetçinin, kanun yapıcının önüne getiremediğini biliyoruz maalesef. Bu sebeple sivil toplumda, nasıl ki ecdadımız 'en ihmal edilmiş saha ne' diye düşünmüş, 'en eksik olduğu neresi' diye düşünmüş, onun vakfını kurmuş. Göçmen kuşları bile gözetmiş. Ne derler, Peygamber Efendimizin hiçbir emri kalmamış ki bir vakıfla kurumsallaştırılmasın, Rabbimizin Kur'an'da hiçbir emri, yasağı kalmamış ki bir vakıfla kurumsallaştırılmasın.'

Gençlere, dertli olduğu konularda çalışan bir yer varsa oraya katılmalarını, yoksa da dernek, vakıf, kulüp kurmalarını önerdiğini anlatan Erdoğan, 'Bunun Türkiye'nin gelişmesinin bir parçası olduğunu düşünüyorum. İslam aleminin geri kalan kısmında da sivil toplumun ne kadar zayıf olduğunu düşünürsek, bunu biz Türkiye'de başardığımız zaman siyasette ve ekonomide artık görmeye başladığımız ümmete liderlik pozisyonunun sivil toplumda da peşi sıra geleceğini düşünüyorum.' değerlendirmesinde bulundu.

- 'Önemli fikir insanlarımız neyin peşinde gittiler'

Bilal Erdoğan, 200 yılı aşkın bir 'batılılaşma' hengamesi olduğuna, elit sınıfların bu hezeyanlara kapıldığına dikkati çekerek, 'Toplumun önünde gidenler, o batılılaşmaya kendilerini kaptırdıkları için değerlerinden kopuyorlar, kültürlerinden uzaklaşıyorlar, kimliğini reddetmeye meylediyorlar. Toplumun geri kalan kısmı da bu şekilde önünde yürümesini beklediği insanların maalesef kendisinden hep uzaklaştığını gördü.' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Türkiye'nin ekonomik, altyapı, siyasi bir sürü başarılarının olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Gelişmek için teknolojide, bilimde, fende, ekonomi olarak büyümede ilerlemek için kimliğimizi reddetmek gerekmediği, dinimizden uzaklaşmaya ihtiyaç olmadığı, kültürsüzleşmek veya Batı kültürünü taklit etmek gerekmediği anlaşıldı diye düşünüyorum. Bunu halen daha çok insana yaygınlaştırmamız, anlatmamız gerekiyor. Onun için son dönem Osmanlı entelektüellerinin yerli ve milli olanları olsun, Cumhuriyet döneminde işte Mehmet Akif Ersoy çizgisinde önemli fikir insanlarımız olsun, neyin peşinde gittiler? 'Biz Müslüman olarak, Türk olarak, Anadolu insanı olarak, kültürümüzle, kimliğimizle, inancımızla da dünyanın zirvesine yarışabiliriz, koşturabiliriz. Bunun için gavura benzemek, kimliğinden kopmak, geçmişi reddetmek, tarihle bağını koparmak gerekmez.' Bunu, Selçuk Bayraktar gibi isimlerle, Türkiye'nin aldığı merhalelerle artık, delillendiğini görüyoruz. Müslüman olarak, Türk olarak, Anadolu olarak kendi atlı sporlarımızı, kendi yağlı güreşimizi, aba güreşimizi, kuşak güreşimizi, şalvar güreşimizi yaşatarak, atlı okçuluğumuzu yaşatarak.'

Kültür ihyasından bahsederken hiçbir zaman bir 'Batı reddiyesi', 'başka kültürlerin reddiyesi'ni kastetmediğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Ben kendim 15 sene Batı'da yaşamış bir insanım. Batı kültürünü biliyorum, sevdiğim var, sevmediğim var, beğendiğim var ama yemekten örnek vereyim, yeme-içme sektöründe olduğum için 'hamburger yemeyin çocuklar' demiyorum. Lahmacunu unutmayın. Bakın pidemiz, lahmacunumuz, kebaplarımız var. Yani her bir Türk çocuğunun kendi kültürünü, öğelerini, büyük isimlerini, estetik anlayışını bilerek yetişmesini sağlayalım. Ondan sonra başka yerlerle sağlıklı iletişim kurabilsin. Kendi toprağında kök salmadan başka yerlere uzanmaya çalıştığı zaman saksı devriliyor. Bakıyorsun, ucu bucağı nerede, toprak dağılmış, hiçbir şey yok, kök yok çünkü. Köksüzleşmek yerine, köklerimizden ilham alarak, dallarımızın budak vermesi, ucu bucağı görmeden her yere yayılması... Bunu sağlama gayesi, kültürümüzü korumanın, geçmişimizle sağlıklı bir şekilde yeniden ilişkilerimizi kurmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.'

- 'Kendimizi bulmak için birkaç nesil bu gayrete devam etmemiz gerekiyor'

'Yükselen Kadınlar Girişimcilik Eğitim Tırı' Düzce'de
'Yükselen Kadınlar Girişimcilik Eğitim Tırı' Düzce'de
İçeriği Görüntüle

Erdoğan, her alanda başarmak için önceki dönemde en iyileri yapanların bugün yaşasa ne yapacağını düşünmek ve onların kafalarının nasıl çalıştığını çözmek, üretken olmak gerektiğini ifade etti.

'Herhalde kendimizi bulmak için birkaç nesil bu gayrete devam etmemiz gerekiyor.' diyen Erdoğan, bugün 'sivil toplum kuruluşu' denilen, ecdadın 'vakıflar' olarak başardığı ve Amerika'nın bile kuruluşunda örnek aldığı, belli işleri devamlı hale getirmek, bir insanla başlayıp ondan sonra kendi meşrebimize göre kurumsallaştırmak için güçlü kurumlar inşa etmek gerektiğine işaret etti.

Doğru organizasyonel yapı, sürdürülebilir finansal kaynaklarla israf etmeyen verimli kurumlar kurgulamanın önemine değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

'Bunları başarırsak yeniden, inanıyorum ki biz o kaybettiğimiz, zayıflayan, erimiş kaslarımızı yeniden güçlü, yeniden işler hale getirebiliriz. O zaman da 'Medeniyet nöbeti devri' var. Arıyorlar. 'Alan var mı?' diyorlar. Gerçekten Batı'dan göçüyor bu iş. Talip olabiliriz ama çok hazır olmamız, çok çalışmamız lazım. Bu transformasyon, dönüşüm, geçiş döneminde kafamızı kaldırmamız lazım. Bir fırsat penceresi açılabilir. Allah nasip ederse de gerçekten bu iş olabilir. Bu millet, yeniden dünyada paradigma kurmaya başlayabilir. Evvel Allah'ın izniyle.'

Kaynak: AA