ANKARA (AA) - Başkent Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 'Sosyolojinin Geleceği, Geleceğin Sosyolojisi: Yapay Zeka Çağında Sosyal Bilimler' sempozyumunda, son dönemde birçok alanda dönüşüme kapı aralayan yapay zekanın sosyal bilimlere etkileri ele alındı.
Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Mustafa Gündüz, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, yapay zeka ve sosyal bilimler kesişiminde bilgi üretiminin çok önemli olduğunu, bu alanda yapılan çalışmaların artması gerektiğini söyledi.
Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Füsun Eyidoğan ise 'Üniversitemizde birçok farklı etkinlik düzenleniyor ancak bizlerin üniversitelerde sadece öğrenciye ve sınıf içi etkinlikler ve sınıf içi öğrenmelerle kendilerini geliştirmelerine yetmiyor. Dolayısıyla çok farklı sınıf dışı etkinliklerin de yer alması, farklı bilim adamlarıyla, bilim insanlarıyla, topluma yön verenlerle onları buluşturmak da çok büyük bir önem arz ediyor.' ifadelerini kullandı.
Yapay zekanın dijitalleşmenin bir parçası olarak gözükmekle birlikte, otonom özelliklere sahip olması nedeniyle hem klasik hem de dijital teknolojileri içerisinde barındırdığına işaret eden Eyidoğan, 'Ben tam da bu nedenle aslında bu otonom özelliklerden dolayı yapay zekanın sosyal bilimlerde ve özellikle de sosyoloji alanındaki kavramsallaştırılması ve oradaki bağlantıların kurulması adına çok iyi çalışılması gerektiğine inanıyorum.' dedi.
- 'Yapay zeka, akademik rolleri ve kurumları yeniden şekillendiriyor'
ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arsev Umur Aydınoğlu, Bilim ve Teknoloji Çalışmaları (STS) perspektifinden yapay zekanın akademi üzerindeki etkilerine ve etik kullanımına yönelik değerlendirmelerde bulundu. Aydınoğlu, 'Akademi dünyası yapay zekanın ani yükselişine hazırlıksız yakalandı ve bu durum hem zorluklar hem de fırsatlar barındırıyor. Teknolojinin sadece fizibilite veya kar odaklı geliştirilmemesi gerekiyor, aynı zamanda toplumsal, hukuki ve etik boyutlarının da incelenmesi gerekli.' değerlendirmesinde bulundu.
Yapay zekanın, akademik rolleri, pratikleri ve kurumları yeniden şekillendirdiğine işaret eden Aydınoğlu, 'Öğrencilerin ücretsiz yapay zeka araçlarına (Google Gemini gibi) erişimi, gelecekte bağımlılık ve akademik emeğin dönüşümü gibi sorunlara yol açabilir. Akademinin, toplumun en eğitimli kesimi olarak, yapay zekanın toplumsal boyutlarını inceleme ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunma sorumluluğu vardır.' diye konuştu.
'Bilim ve Teknoloji Çalışmaları' alanında yürüttüğü projede üniversitesinin farklı fakülte ve enstitülerden (sosyal bilimler, kimya, iç mimarlık, bilgisayar bilimleri vb.) yaklaşık 80-100 akademisyen ve 15-20 öğrenciyle odak grup görüşmeleri yapıldığını ifade eden Aydınoğlu, öğrencilerin yapay zeka kullanarak hazırladıkları ödevlerin kalitesi ve özgünlüğü konusunda öğretmenlerin 'polis' rolüne bürünmesi, yapay zeka kullanımında maddi eşitsizliklerin ortaya çıkması, yapay zekanın sunduğu bilgiyi sorgulamadan doğru kabul eden öğrenci profili, akademisyenlerin 'savaşı kaybettik', 'bizi baypas ediyorlar' gibi ifadelerle otorite ve güç kaybı hissi, yapay zekaya bağımlılık nedeniyle kendi düşünme ve yazma yeteneklerinin azaldığını hisseden akademisyenler ve geleneksel sınav sistemlerinin yapay zeka çağında işlevini yitirmesi gibi zorluklarla karşılaşıldığını belirtti.
Aydınoğlu, bu zorluklara rağmen yapay zekanın tıpkı yazı gibi devrimsel bir teknoloji olabileceğine, başlangıçta endişeler yaratsa da gelecek nesiller için yeni bir aydınlanma çağına yol açabileceğine inandığını vurguladı.
- Yapay zeka bilimsel bilgi üretme pratiğini kökten değiştirdi
ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Fevzi Zambak da etkinlikte 'Eski Bir Hayalin Peşinde: Yapay Zeka Sosyal Bilimler İçin Yeni Bir Umut Işığı Mı?' başlıklı konuşma yaptı.
Yapay zekanın sosyal bilimlerdeki metodolojik tıkanıklıkları aşmada stratejik bir rol oynayacağına değinen Zambak, yapay zekanın bu alanlara doğa bilimleri düzeyinde bir açıklayıcı güç kazandırabileceğini belirtti.
Yapay zekanın, sosyal bilimlerde doğru şekilde kodlanamayan parametreler ve fonksiyonlar için yeni bir 'formalizm' sunma potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Zambak, sosyal sistemlerin doğrusal olmayan ve dinamik yapısı nedeniyle geleneksel matematiksel modellerle analiz edilmesinin zorluğuna dikkati çekti.
Sosyal bilimlerde aranan ancak ulaşılamayan açıklayıcı gücün, bu yüksek boyutlu matematiksel yaklaşımlarla elde edilebileceğini savunan Zambak, yapay zeka sayesinde sosyal bilimlerde doğa bilimlerindeki gibi öngörücü bir güç sağlandığını dile getirdi.
Yapay zeka sayesinde sosyal bilim varlıklarının eylem tabanlı modellerle tanımlanabildiğini ifade eden Zambak, bir yazarın 4 yıllık verileri üzerinden yapılan çalışmada, yapay zekanın yazarın daha önce hiç yazmadığı bir konu hakkındaki görüşlerini ve kullanacağı cümleleri yüzde 92 oranında doğru tahmin edebildiğini aktardı.
Halkla ilişkiler, uluslararası ilişkiler, sosyoloji ve iktisat gibi bağımsız çalışan disiplinlerin, yapay zeka sayesinde birbirlerinin modellerini ve kavramlarını kolaylıkla kullanabileceği bir altyapıya kavuşacağını aktaran Zambak, yapay zekanın bilimsel bilgi üretme pratiğini kökten değiştirdiğini ifade etti.
Zambak, '2027 yılı itibarıyla nitelikli dergilerdeki araştırma süreçlerinin yüzde 95'inin yapay zeka tarafından yürütülebileceğini öngörüyoruz.' diye konuştu.
Genç araştırmacılara, yapay zekanın olumsuz etkilerine dair tartışmalardan ziyade, sunduğu metodolojik imkanlara ve 'umut ışığına' odaklanmaları tavsiyesinde bulunan Zambak, yapay zekanın, sosyal bilimlerin doğa bilimleri seviyesinde bir bilimsellik gücü kazanması için önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.




