Türkiye Gazeteciler Cemiyeti her ayın ikinci cumartesi günleri “Basın Müzesi Şiir ve Musiki Günleri” düzenliyor. Cemiyet Genel Sekreteri Ahmet Özdemir’in çabası ve girişimleri ile düzenlenen bu anlamlı günler bir şiir akıcılığınde sürüyor. Fırsatımız olursa bu güzel ve anlamlı günlerden birine katılmak istiyoruz.

Ahmet Özdemir, kendisini sanata, şiire ve folklora adamış değerli bir gazeteci, yazar ve hemşerimizdir. Her gün İstanbul Gazetesi’ndeki köşesinde de doyumsuz şiir, sanat, folklor yazıları ile okurları ile buluşuyor. 

Özdemir’in son düzenlediği şiir ve musiki günlerini okurken, eskilere gittik.

Yıllar öncesi rahmetli gazeteci ağabeyimiz ve hocamız Tahir Kutsi Makal böylesine günlere imza atardı. Şair Rauf Alanyalı’nın İstanbul dışındaki yalısında sanata, şiire gönül verenler toplanır, saz heyeti yerini alır, öncelikle fasıl başlar, daha sonra şarkılara geçilirdi. Bu arada şairler, yeni yazdıkları şiirlerini okur, yeni besteler varsa bunlar da burada icra edilirdi.

Bu gecelerin bir başka özelliği de İstanbul dışından da sanata ve musikiye gönül vermiş olanların da katılımının sağlanmasıydı. Bu, bir yerde sanatçıların birbiri ile tanışıp, kaynaşmasını sağlaması açısından da önemseniyordu. Bu birlik ve bütünlük bizlere de öylesine önemli dostlar kazandırmıştır.

Daha sonraki yıllarda Ankara’dan İstanbul’a taşınan Şair Fevzi Halıcı ile şair Ayhan İnal’ın Pera Palas’da düzenledikleri şiir günleri de aynı keyif ve lezzette devam etmişti. 

Burada bir parantez açalım konuyu Ankara’ya da taşıyalım:

Yakınlarda yitirdiğimiz Toprak Ana Güzide Taranoğlu da Ankara’da yıllardır doğum gününe denk gelen geceleri “Şiir ve musiki “ile süslerdi. Ankara Radyosu’nun ses ve saz sanatçıları Taranoğlu’nun evinde buluşur, şairler ve gazeteciler de bu gecelere ayrı bir renk katardı. Gece geç saatlere kadar süren bu musiki ve şiir geceleri Taranoğlu’nun ölümüne kadar hiç aksatılmadan sürmüştür.

Taranoğlu aynı zamanda hemen her ay evinde şairleri toplar, şiir günleri de yapardı. Bu şiir günlerine Ankara dışından katılanlar da olurdu. Taranoğlu aynı zamanda Gürpınar Sanat Dergisi’ni de ölümüne kadar çıkarma başarısı göstermiştir.

Söz Güzide Taranoğlu’ndan açılmışken, çok değerli eşi Doktor Bilal Taranoğlu’nu da burada musikiye, şiire ve sanata verdiği sonsuz destekleri nedeni ila anmadan geçemeyeceğiz.

Bu gecelerde çok dostlar edindik. Çok yeni şiirler, şarkılar dinledik. 

Şimdi, Ahmet Özdemir’in nöbeti devralmış olduğunu görmek ve böylesine zengin içerikli günlerin yeniden parlamaya başlamış olmasını büyük bir keyifle izleme ve okuma fırsatını buluyoruz.

Öncelikle şunun altını çizelim:

Şiirle, musikiyle uğraşanlar sevgi dolu insanlardır. Çevresine, insanlara gönlünü açan, kucaklayıcı ve paylaşımcı insanlardır. Gönüllerinden insan sevgisi eksik olmaz. Biz, mesleğe başladığımız günden bugüne hep bu insanların içinde olmaktan mutluluk duyduk, pişman olmadık.

Ahmet Özdemir’in düzenlediği şiir ve musiki günlerinde bu ayın konusu olarak “insan” seçilmiş. Toplantı da A.Kadir’in “insan” şiiri ile açılmış. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 66.ncı, Türkiye tarafından kabul 60.yıldönümlerinden söz edilmiş. İnsan hakları konusunda Türkiye’nin karnesinin zayıflığı da masaya yatırılmış.

Dikkat edilecek olursa, sanatçılar her zaman sosyal sorumluluk duygusundan da hiç ayrılmıyorlar. Toplumun her kesiminin sorunlarını gerek yazdıkları şiirlere, gerek mısralara döküyorlar. Sosyal sorunları önemsiyorlar, kayıtsız kalmıyorlar, katkı sağlamaya çalışıyorlar. Bunlar küçümsenebilir mi?

Toplantılar bunlarla da sınırlı kalmıyor. Gecede yapılan sunumda yüzyıllar önce Anadolu’da Türk tasavvufunda, gelenek ve göreneklerinde insan haklarının dile getirilip uygulandığı da örnekleri ile anlatılmış. Ahmet Yesevi’den, Hacı Bektaş’tan, Mevlana’dan ve Yunus Emre’den özlü sözler ve şiirlerle devam edilmiş.

Aynı zamanda Can Yücel ve Cahit Irgat’tan insanlık üzerine şiirler okunmuş. Gece zenginleştirilmiş.

Bu kadar özel, bu kadar dolu ve önce “insan” diyen bu topluluğun içinde olunmaz mı? 

Biz, bu tür etkinlikleri önemsiyoruz. Türkiye’nin bazı il ve ilçelerinde de bu tür günler, geceler düzenleniyor. Bunları daha da genişlemesi, daha da yaygınlaştırılması gerekiyor. Çünkü şiirle, musiki ile sanatla uğraşanlar, bu toplumun çimentosudur.

 Bu nedenle de Ahmet Özdemir’e, katkı sağlayanlara, günlere katılanlara bir teşekkür etmek istedik.