Yoğun geçen kış mevsimi, bizi de vurdu. Özellikle soğuk havadan etkilendik ki, 15 gün süren grip ve soğuk algınlığını atlatmakta zorlandık. Bu süre içinde de önemli bilgiler edindik. Mevsim başında grip aşısı olmamıza rağmen, yine de gripten kurtulamadığımızı da gördük. Demek ki iyi önlem alınmadığı takdirde grip aşısı olmak da bir çare olmuyor.

Hiç kuşkusuz, yaşadığımız soğuk havalarda nefes alma güçlüğü de sıkıntılara neden oluyor. Doktorlar, soğuk havanın astım düşmanı olduğunu söylüyor. Bu rahatsızlığın çocuklarda görülme oranın daha da fazla olduğu ifade ediliyor.

Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hatalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, konu ile ilgili olarak özellikle yaşanan şu yoğun kış aylarında astımı artıracak ortamlardan uzak durulmasını öneriyor ve şu açıklamayı yapıyor:

“Çocuklar özellikle oyun oynadıktan, koştuktan, egzersiz yaptıktan sonra gelişen, nefes sıkışması, öksürük, hırıltı gibi belirtiler astımın en önemli belirtileri. Astımlı çocukların akciğerleri diğer çocuklara oranla çok daha fazla hassastır. Bu nedenle astımlı çocuklar diğer çocuklara göre daha sık hasta olur. Astımı olan çocuklar soğuk havadan, kokudan daha çok etkilenir. Soğuk havanın doğrudan, ağız ve burundan nefes yoluyla girmesi burunda tıkanma ve akciğerde bronşlarda spazm yaparak alerjik nezle belirtileri ve astım atağına neden oluyor. Bu nedenle soğuk havalar astımı olan çocuklarda bir tehlike yaratıyor.

 

Soğuk havalarda genelde ev içinde fazla kalınması ve gribal enfeksiyonların fazla olmasından dolayı da astım atakları daha sık gelişiyor. Tüm bu sebeplerden dolayı ebeveynler çocukları için kar soğuğuna karşı önlem almalıdır. Bu önemlerden bazıları;

 

-          Soğuk havayla doğrudan temas önlenmelidir. Bunun için ağız ve burnu kapatan kaşkol veya daha iyisi rüzgâr maskesi kullanılabilir.

 

-          Özellikle kayak yapmak isteyen astımlı çocuklar rüzgâr maskesi ve kar gözlüğü kullanmalıdır. Böylelikle soğuk havanın ısısı biraz yumuşatılarak, soğuk hava doğrudan akciğere ulaşamayacaktır.

 

Astım tedavisinde sebep olan alerjenden korunma, ilaç tedavisi ve bazı durumlarda aşı tedavisi yani immunoterapi yapılıyor. İmmunoterapi yöntemlerinde dil altı damla ve cilt altı enjeksiyon olarak iki ayrı şekil uygulanıyor. Tedavi başarısındaki en önemli unsurlar, tedavi seçiminin hastaya göre belirlenmesi ve ilaçların doğru teknikle ve düzenli bir şekilde aksatmadan kullanılmasıdır.”

 

Şimdi gelelim astımla mücadelede balığın önemine:

 

Balıklar bilindiği gibi omega-3 ile çocuk-yaşlı herkes için önem taşıyor. Ancak, somon alığında omega-3 daha yoğun ve yararlı olarak biliniyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Harmancı, çocukların haftada iki kez balık tüketmesinin, içeriğindeki yüksek omega 3 sayesinde astım ve diğer alerjik hastalıklardan korunmasına yardımcı olacağını söyledi.

Astım hasatlığını küçümsemeyelim. Giderek yaygınlaşıyor. Çocuk yaşlarda bu hastalığa yakalananlar ilerleyen yaşlarda grip, şiddetli öksürük ve soğuk algınlığı gibi rahatsızlıkları kolay atlatamıyor. Eğer bir de bu rahatsızlığı taşıyanlar sigara da kullanıyorsa işin içinden çıkmak daha da zorlaşıyor.

Geliniz bu konuda Harmancı Hoca’yı dinleyelim:

“Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre, alerjinin dünyada kronik hastalıklar arasında dördüncü sırada yer aldığını görmekteyiz. Avrupa'da son 20 yılda alerjik hastalıkların sıklığının iki kat arttığını ve 2050 yılında dünyanın en az yarısının bu tür bir rahatsızlığa yakalanacağının öngörüldüğünü hesaplanıyor. Söz konusu hastalıkların başında astımın geldiği görülüyor. DSÖ verilerine göre, dünyada 300 milyon kişinin astımdan etkilendiği ve her sene 250 binden fazla bireyin buna bağlı olarak hayatını kaybettiği görülüyor. Ülkemizde de dünyaya paralel olarak alerjik hastalıklarda artış dikkat çekmektedir. Alerjik hastalıklardan astım, Türkiye'de de her 100 erişkinden 3-5'inde, 100 çocuktan da 5-10'unda bulunmaktadır. Buna göre yaklaşık 4 milyon kişinin astımlı olduğunu söyleyebiliriz" 

Şimdi yazımızın can alıcı noktasına gelelim ve Koray Harmancı’nın şu önerilerine dikkat edelim:

"Günümüzde 'omega 3' adı verilen doymamış yağ asitlerden zengin beslenme yerine karbonhidrat tüketiminin artması, serbest dolaşan tavukların yumurtalarıyla beslenmenin ve koyu yeşil yapraklı sebze tüketiminin azalması, bitkisel yağların aşırı tüketimi gibi nedenlerle omega 3 açısından fakir diyetle beslenilmekte ve bu da alerjik hastalıkların sıklığındaki artışın sebeplerinin başında sayılmaktadır. Burada önemli bir nokta da her balığın aynı miktarda omega 3 ihtiva etmediğidir. Özellikle omega 3'ten zengin balıklar, yağlı balıklardır. Başta hamsi olmak üzere sardalya, istavrit, alabalık, somon, ton balığı, uskumru ve lüfer gibi bu yağlı balıkları tüketmek gerekir. Özellikle çocuklarımıza haftada iki öğün balık yedirdiğimizde hem daha sağlıklı olmasını hem de astımdan ve diğer alerjik hastalıklardan korunmasını sağlayabiliriz."

Biz de tüm okurlarımıza bu bilgileri verdikten sonra sağlıklı, huzur içinde geçirecekleri bir kış mevsimi diliyoruz.