Frankfurter Allgemeine Zeitung Ankara'daki üçlü Suriye zirvesine katılan ülkelerin çıkarlarının farklı oluşuna işaret ediyor:
"Ruhani, Suriye'de askeri çözüm olamayacağı şeklindeki sözlerinde son derece haklı. Ancak Suriye'nin siyasi çözümün de bu kadar uzağında olmasında, başta Putin olmak üzere Ankara'da buluşan üç liderin de rolü var. Putin, çatışmaların sona erdirilmesini siyasi bir sürece bağlamayı amaçlayan Birleşmiş Milletler'in barış planını, İran ve Türkiye'nin de katıldığı Soçi ve Astana konferanslarıyla sekteye uğrattı. Aynı zamanda Beşar Esad da muhalifleriyle konuşmaya hiç niyetli görünmüyor. Esad'ın zafere ulaşmasını, ona yardım edenler sağladı. Suriye'de demokratik rejime geçilmesi onları ilgilendirmiyor. İsyanın nedenleri ortadan kalkmadı. Bunda, Ankara'da birbirlerini kutlayan muzafferlere de sorumluluk payı düşüyor.”
Stuttgarter Zeitung Ankara'daki üçlü Suriye zirvesine katılan liderler arasında tam görüş birliği sağlanamadığına dikkat çekiyor:
"İç savaşın hüküm sürdüğü Suriye'de söz sahibi olmak isteyen Türkiye, Rusya ve İran aralarındaki görüş ayrılıklarını giderebilmiş değiller. Bunun en önemli nedeni, bütün aktörlerin yedi yıldır devam eden savaştan sonra hedeflerine müzakere masasında değil, savaş meydanlarında ulaşabileceklerine inanmaları. Türkiye'nin kuzey Suriye'deki askeri müdahalesi buna örnek. İran, Türk ordusu tarafından ele geçirilen Afrin'in Şam yönetimine devredilmesini istiyor. Ankara ise oralı olmuyor. Bu ortamda çatışmaların sona erdirilebilmesi için sürdürülen siyasi çabaların başarıya ulaşma şansı olamaz.”
Neue Osnabrücker Zeitung, ABD ile Çin arasındaki ticari anlaşmazlığı konu alan yorumunda ABD Başkanı Donald Trump'ın "önce Amerika" anlayışını abarttığını savunuyor:
"ABD'nin ithal çelik ve alüminyuma koyduğu ek gümrük vergisinin tırmanın krizin habercisi olduğu belliydi. Başkan Donald Trump ülkesinin Çin ile ticarette verdiği açığı azaltmak istemekte haklı da olsa öncelikle uzay, makine endüstrisi ve telekomünikasyon teknolojisinde Çin'in telif haklarını hiçe saymasını gerekçe göstermesi sudan bir bahanedir. Trump, diplomatik bir politikacıdan çok bir işadamı gibi davranıyor. Şayet telif hakları söz konusu olsaydı, Trump'ın diplomatik beceri göstermesi gerekirdi. O zaman Çin'in daha etkili yasalar çıkarıp, patent başvurularını daha çabuk karara bağlamasında ısrarcı olabilirdi. Ama yapmadı. Trump'ın gözü, ek gümrük vergileriyle azaltmayı amaçladığı 20 trilyon dolarlık borç stokundan başkasını görmüyor.”
Stuttgarter Zeitung Trump'ın ticaret politikasında sonbahardaki Kongre seçimlerinin de rol oynadığını yazıyor:
"En büyük müşterisi Çin'in yüzde 25 oranında gümrük vergisi biçtiği Amerikan soya üreticisi geçim kaynağını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Çin'in böyle karşılık vereceğini ne Trump ne de yüksek oranda değer kaybeden borsalar tahmin edebilmişti. Çin sonbahara kadar Amerikan soya fasulyesi olmadan da ayakta kalabilir. Trump'ın Cumhuriyetçilerini kasım ayında Kongre seçimleri bekliyor. Cumhuriyetçi adaylar ticari anlaşmazlık yüzünden ana seçmen kitlelerinin öfkesine hedef olabilirler. Tırmanmakta olan ticari anlaşmazlıkta Çin'in elinin çok daha güçlü olduğu görülüyor.”
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe