Süddeutsche Zeitung'daki yorumda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Twitter'da paylaştığı ve onu başı CNN logosu şeklinde montajlanmış bir kişiyi döverken gösteren video eleştiriliyor:

"Trump, başı haber kanalı CNN logosu şeklindeki kişiyi patakladığı videoyu gerçekten komik mi buldu? Bu onun kaba mizah anlayışının mı, sözde adil olmayan haberlerden duyduğu hayal kırıklığının mı, yoksa gazetecilere yönelik gizli bir şiddet çağrısının mı göstergesi? Bunu kimse bilmiyor, Trump'ın da umurunda değil. Bu da, 28 saniyelik görüntüden herkesin istediği anlamı çıkarabileceği anlamına geliyor. Trump yanlılarının çoğu bu görüntülere haince gülebilir. Ama belki nefretle kör olmuş biri eline silah alıp, Başkan'ın yaptığını yapabilir.”

Freiburg'da yayımlanan Badische Zeitung'da da aynı konuya ilişkin şu satırlar yer alıyor:

"ABD Başkanı hafta sonunda bir gazeteciyi nasıl dövdüğünü gösteren bir video paylaştı. Eğlence olsun diye mi? Ya da bir şaka mıydı? Belki de Donald Trump bile bunu bilmiyor. Belki de sevilmeyen medya mensuplarına nasıl davranılması gerektiğini kendince göstermek istedi. Her ne olursa olsun, en azından Batı dünyasının en güçlü siyasetçisinin Twitter üzerinden böyle bir video paylaşması, fanatik sempatizanları tarafından şiddete çağrı olarak algılanıbilir. Bu sorumsuzca bir tutum ve Trump'ın skandallarında yeni bir dip noktası. Milyarder iş adamının Beyaz Saray'a taşınmasının ardından bulunduğu makamın Trump'ı değiştireceği yönünde umutlar vardı. Ancak Trump, bu makamı değiştirdi. Böylelikle ABD, ortakları için giderek daha riskli bir hâle geliyor.”

Berliner Zeitung'da Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) üzerinde uzlaşma sağladığı ve vergilerin azaltılmasını, ailelerin desteklenmesini ve işsizliğin azaltılmasını öngören seçim programı ele alınıyor:

"İçerik açısından bakıldığında, klasik bir Hristiyan Birlik (CDU/CSU) programı. Uzun süre boyunca ihmal edildiği hissine kapılan iş adamlarına avantaj olarak vergi indirimi sağlanacak. Muhafazakârlar anahtar bir kavram olarak aileye bayılıyorlar…  Ama bir yandan da Hristiyan Birlik partileri seçim mücadelesine şu hisle giriyor: Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) adil olma talebine karşılık Hristiyan Birlik güvenilir olma sözü veriyor. Huzursuzluğun yaşandığı bir dönemde deneyimli Başbakan Merkel'in güveni sağlaması gerekiyor.”

Mannheimer Morgen gazetesinde de Hristiyan Birlik partilerinin seçim programı işleniyor:

"Bu seçim programının kimse için sürprizi yok, yeni bir fikir içermiyor ve kışkırtıcı değil. Ve hedef işte tam da bu. Neden siyasi rakiplere hücum etmelerini sağlayacak koz verilmeli ki? Herşey yolunda giderken, neden temel reformlar planlansın ki? Çoğunluk toplumda uyum isterken, neden kutuplaşma yaratılsın ki? Son duruma göre, Angela Merkel ve Horst Seehofer bu tutumla başarılı olabilir.”

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe