Süddeutsche Zeitung muhalefet kanadının Türkiye'deki 24 Haziran seçimleri öncesinde güç birliği yapma girişimlerine ayırdığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:
"Muhalefeti temsil eden partiler hiç şimdiki kadar yoğun görüşmemişlerdi. Hatta CHP sansasyonel bir hamle yaparak, formaliteler yüzünden seçime katılması tehlikede olan İYİ Parti'ye 15 milletvekili verdi. Aralarındaki bütün anlaşmazlıklara rağmen muhalefet partilerinin Erdoğan karşıtı ittifak kurmaları mümkün görünüyor. Şimdi bütün iş partilerin kimi aday göstereceklerine ve ikinci turda muhalefetin oylarını birleştirebilecek bir aday üzerinde anlaşabilmelerine kalıyor. Üzerinde en çok durulan isim, Erdoğan ile arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle aktif siyasetten çekilen AKP'nin kurucularından eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Gül şimdilik susmayı tercih ediyor. Gül'ün siyasete döneceğine dair çıkarılan söylentilerde ne kadar gerçek payı olduğu bilinmiyor. Öyle ya da böyle, muhalefetin adayı kim olursa olsun, adayın asıl adı 'Demokrasi' olacaktır."
Badische Neueste Nachrichten gazetesi ise Cumhuriyet gazetesi yazar ve çalışanlarının hapis cezasına çarptırılmalarını yorumluyor:
"Davaya konu olanlar için şaşılacak bir şey yok. Ne Cumhuriyet'in mesai arkadaşları ne de yurt dışına çıkma yasağı uzatılan Alman muhabir Meşale Tolu tarafsız soruşturma bekliyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisi AKP devlet mekanizmasındaki sertleşmeleri ortadan kaldırıp uluslararası normları hâkim kılmak üzere yola çıkmıştı. O yıllarda yargı İslamcıların peşindeydi. Erdoğan bile hapsedilmişti. AKP ise sistemi reformdan geçirmek yerine eski ortamı bu kez tersine olmak üzere yeniden canlandırdı."
Süddeutsche Zeitung Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Merkel'in peş peşe yaptıkları Washington ziyaretlerine ayırdığı yorumda Donald Trump'ın iki liderin arasını açmak isteyebileceğine işaret ediyor:
"Washington'a yapılan ziyaretler Avrupa'nın ağırlığına ölçek olacaktır. Lakin ortaya yeni bir problem, Avrupa adına kimin konuşacağı çıkıyor. Angela Merkel uzun yıllar Avrupa Birliği'nin tartışılmaz siyasi lideri olarak kendini kabul ettirdi. Bu konuma gelmek için çok çalıştı ama Fransa'nın zayıflığı da kendisine yardımcı oldu. Şimdi taze bir güç olarak Emmanuel Macron sahneye çıktı. Donald Trump iki lider arasında rekabet yaratmaya tevessül edebilir. Trump ile görüşmeleri Macron ile Merkel'in birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını gösterecektir. Bunun mutlaka dezavantaj olması gerekmez. Görev sürresinin sonu yaklaştıkça Merkel'in liderlik rolü zaten zayıflayacaktır. Merkel kibir yapmamalı, yapmayacaktır da, yerini Macron'a bırakması gerekir."
Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Avrupalı liderlerin Washington'a yaptıkları ziyaretlerde Fransa ile Almanya'nın çıkarlarındaki paralelliklerin göze çarptığını vurguluyor:
"Şartlar ve dekor farklı da olsa Merkel ile Macron'un birbiri ardına Washington'a gidip bütün ulusal nüanslara rağmen Avrupa'nın ABD Başkanınkinden son derece farklı olan bakış açısını dile getirmeleri güzel bir rastlantıdır. Macron Kongre'deki konuşmasında, Donald Trump'ın 'önce Amerika' ajandasının ana akımını oluşturan ulusalcılığı ve izolasyon politikalarını eleştirip, çok taraflılıktan yana çıktı. Merkel de Başkan ile yapacağı buluşmada aynı görüş açısını tekrarlayacak. İhracata bağımlı Almanya'nın başbakanından zaten serbest dünya ticaretini ve güvenilir uluslararası kuralları savunmaktan başka bir şey beklenemez."
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe